Minho şaşkınlıkla Jisung'a baktı.
Mh: Bir şansımız var mı?
Jg: Y-yani bilmem ki. Belki.
Mh: Jisung...
Js: Efendim.
Mh: Beni ne kadar umutlandırdığının farkındasındır umarım.
Js: Seni bu kadar etkilediğimi bilmiyordum.
Mh: Beni sandığından daha çok etkiliyorsun.
Jisung kızaran yüzünü saklamak için yüzünü yastığa gömdü.
Minho ise gülümsemekle yetindi.
Mh: Açsın değil mi?
Js: Evet.
Mh: Ben yemek hazırlayayım sonra yiyelim.
Js: Tamam.
Mh: Biraz soğuksun. Bir sorun mu var?
Js: Kabus gördüm sadece. Önemli değil.
Mh: Korktun mu?
Js: Biraz.
Minho Jisung'u ona dönecek şekilde yatırdı. Sağ elini tutup kalbinin üzerine koydu. Kendi elimi de Jisung'un alnına koydu.
Mh: Şimdi sadece kabusuna odaklan ve gözlerini kapat.
Jisung Minho'nun dediklerini yaptığında Minho da gözlerini kapattı.
Biraz sonra Minho gözlerini açıp uzaklaştı.
Mh: Tamam. Gözlerini açabilirsin.
Jisung gözlerini açıp Minho'ya baktı.
Js: Ne yaptın?
Mh: Rüyanı değiştirdim. Kabusu hatırlamayacaksın.
Minho kalkarken ağrıyan kalbini tuttu. Jisung panikle Minho'nun yanına gitti.
Js: MİNHO İYİ MİSİN?!
Mh: İyiyim. Sorun yok.
Js: Kalbinde bir sorun mu var?
Mh: Jisung iyiyim dedim.
Jisung Minho'nun tişörtünü çıkarttı ve anında gözleri büyüdü.
Minho'nun kalbinin tam üzerinde kocaman siyah bir leke vardı.
Js: Minho bu ne?!
Mh: Kabusların.
Js: Onları kalbine mi hapsediyorsun?! ONLAR SADECE KABUS!
Mh: Onlar basit kabuslar değil. Draugr*. Seni ondan korumam gerek.
Js: Böyle yaparak kendine zarar veriyorsun. Yapma.
Jisung elini Minho'nun kalbinin üzerine koyup ekledi.
Js: Her gün ölmeni izleyemem.
Mh: Jisung bu önemli değil. Sen iyi olursan ben de iyi olacağım.
Js: Seni böyle gördükçe iyi olamam. Sanırım bunu şimdi söylemeliyim... Seni seviyorum.
Minho bir süre kalakaldı. Konuşmak aklına geldiğinde derin bir nefes aldı.
Mh: S-sen...bana...beni...sevdiğini mi söyledin?
Js: Evet.
Mh: Ben de seni seviyorum.
Js: Biliyorum. Şey...kalbindeki şeyi nasıl düzeltebiliriz?
Mh: Bilmiyorum. Normalde Nemf*'ler bu konuda uzmandır. Yanlarına gidebiliriz.
Js: Ne bekliyoruz o zaman? Gidelim!
Mh: Dur bakalım. Önce yemek.
Js: Doğru. O zaman yemeğe!
Mh: Ondan önce bir öpücük alabilir miyim?
Js: Tabiki!
Jisung uzanıp Minho'nun dudaklarına uzun ama nazik bir öpücük kondurdu.
Mh: Çok güzel öpüyorsun ama!
Js: İstediğin zaman öpebilirim.
Mh: Her saniye istersem?
Js: Her saniye öperim. Ama önce yemek!
Mh: Tamam önce yemek.
Minho ve Jisung mutfağa gidip yemek yemeye başladılar. (Açım. Çok açım. Muhtemelen fice yansıyor. Açım. Bana yemek pls.)
Yemekleri bitince masayı toparladılar.
Js: Hadi gidelim.
Mh: Biraz sakin güzelim. Gideceğiz. İlk defa seni bu kadar heyecanlı görüyorum.
Js: Har zaman bir Nemf ile tanışmak istemişimdir. Belki peri masallarına inanmıyor olabilirim ama yine de isterdim.
Mh: Tamam o zaman gidelim.
Js: Yanımıza yemek de alalım. Bir gittik mi birkaç gün gelmiyoruz çünkü.
Mh: Evet yol biraz uzun ve uçmayı daha bilmediğin için yürümek zorundayız. Biraz yemek alabiliriz.
Jisung bir çanta alıp içine bir sürü yemek koydu.
Js: Tamamdır gidelim!
Minho Jisung'u kısaca öptü.
Mh: Hadi gidelim bakalım.
______
Nemf (Nymphe) : Su perileridir. Yeri ve denizi dolduran dişi tanrısal varlıklardır. Ölümsüz değillerdir ama çok uzun bir süre yaşarlar. Hep genç ve güzel kalırlar.
Draugr: İskandinav efsanelerinden bir canavar. İnsanların rüyalarına girme, gerçekte karşılaştıklarında da diri diri derilerini yüzüp yeme gibi bir özelliği vardır.
Selaaaammmm!
Açııımmmmm! Yemek daha pişiyor ve benim midem kazındııığğğ! 😭😭😭
Sizce diğer bölümde ne olacak?
Kendinize iyi bakın💛💛💛