Woojin Chan'ı Jisung'un yanına getirdiğinde Minho'yla beraber uyuduklarını görünce içi rahatlamıştı. Woojin onu kucağından indirecekti ama Chan inmek istemiyordu. Woojin'in boynuna daha sıkı sarıldı.
Ch: Bırakma.
Wj: Neden bebeğim?
Ch: İnmek istemiyorum. Jeongin'in yanına gidebilir miyiz bir de? Durumunun ağır olduğunu söylemiştin.
Wj: Tamam gidelim.
Chan'ı kucağından indirmeden Jeongin'in yanına götürdü.
Orada Hyunjin Jeongin'in elini tutmuş sakinleşmesine yardımcı olmaya çalışıyor, Jeongin ise Hyunjin'in elini olabildiğince sıkı tutuyor ve titriyordu. Tüm vücudundan akan ter damlaları yatağı ıslatıyordu. Hyunjin'in elinden gelen tek şey Jeongin'in sakin durmasını sağlamaya çalışmaktı ve başka birşey yapamaması sinirlerini bozuyordu. Jeongin'in kulağına yaklaşıp sakin kalmaya çalışarak fısıldadı.
Hj: Jeongin buradayım ben tamam mı? Canın acıyor biliyorum ama dayanmak zorundasın. Seni iyileştiremediğim için üzgünüm güzelim ama her şey yoluna girecek. İyileşeceksin.
Jeongin zorla gözlerini açıp titreyen sesiyle konuşmaya başladı.
Jg: H-hyung iyi d-de-değilim.... Üşü-yorum.
Hj: İyi olacaksın sadece biraz daha dayan... Hayır, hayır sakın Jeongin. Lütfen.
Jeongin'in ağlamaya başlamasıyla Hyunjin'in kalbi acımıştı. Jeongin'in yanaklarını tutup göz yaşlarını nazikçe sildi ve dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu. Jeongin tekrardan ufak bir şoka gitmişti. Titremeleri azalırken açamadığı gözleri ardına kadar açılmıştı tuttuğu eli biraz gevşetip Hyunjin'in gözlerinin içine baktı.
Jg: Y-yine öptün...
Hj: Hep öperim ki.
Jg: Öp.
Hyunjin Jeongin'in dudaklarını nazikçe öpmeye başladığında Chan başını Woojin'in boynuna gömdü.
Ch: Bakmamalıyım, shipim real çıktı. Bakarsam feelsten ölebilirim. Şey yapalım biz. Eve gidelim.
Wj: Sen nasıl istersen meleğim.
Woojin Chan ile beraber evlerine döndüler. Chan'ın içi rahat etmişti. Durumlarının düşündüğü kadar ağır olmaması iyi birşeydi.
Wj: Bebeğim ben yorgunluktan bayılmadan önce benimle uyur musun?
Chan somurtup Woojin'in kucağından indi.
Ch: Uyumak istemiyorum.
Wj: Ama bebeğim ben tek uyumak istemiyorum.
Ch: Uyuma sen de.
Wj: Ne yapacağız ki?
Ch: Sevişelim!
Wj: Şimdi mi? Ama cidden çok yorgunum.
Ch: Peki, sen git o kızla seviş.
Wj: O kız? O kız kim?
Ch: Ben de onu sana soracaktım. O kız kim?!
Wj: Kız falan yok Chan.
Ch: Erkek o zaman! Biliyordum!
Woojin göz gevirip Chan'a sarıldı.
Wj: Geldiler sana yine... Kız veya erkek. Benim hayatımda senden başka kimse yok ve olamaz anladın mı?
Ch: Yalan söyleme bana.
Chan Woojin'i ittirmeye çalışsa da boşuna uğraşıyordu.
Wj: Bir kanıtın var mı?
Ch: Gördüm sizi! Bana meyve almaya gittiğinde elini tuttun kızın!
Wj: Sadece el sıkışıyorduk Chan. O benim sihir okulundan arkadaşım. Hem benim uykum kaçtı. Bir tur yapsak mı?
Ch: İstemiyorum.
Sonunda Woojin'i ittirmeyi başardığında kollarını bağlayıp yatağa oturdu. Bir nevi 'İstemem, yan cebime koy' diyordu. Woojin de bunu anladığı için Chan'ın yanına gidip kollarını ayırdı ve hızlıca yatağa ittirdikten sonra üzerine çıktı.
Wj: İstiyorsun.
Ch: İstemiyorum.
Wj: İsteyeceksin ve bu hoşuna gidecek.
Woojin Chan ile dudaklarını birleştirdi inde Chan bunu seveceğine çoktan ikna olmuştu.
******
Minho uyanıp Jisung'u izlemeye başlamıştı. Kendini biraz olsun toparlamıştı ama hala yorgun görünüyordu. Kısık sesli mırıldanmalarını duyduğunda kulağını biraz Jisung'a yaklaştırıp ne söylediğini anlamaya çalıştı.
Js: Minho...
Mh: Efendim Jisung? Birşey mi istiyorsun?
Js: Be-ben sana aşığım Minho... Çok aşığım.
Minho duyduklarıyla sevinç göz yaşları dökmeye başlamıştı. Sevgisinin karşılıksız olduğunu düşünüyordu. Gerçi hiç öğrenmeye çalışmamıştı. Elini Jisung'un yanağına götürüp yavaşça okşadı.
Mh: Ben de sana çok aşığım minik sincabım.
Jisung gülümseyip gözlerini açtı ve Minho'ya yaklaşıp sıkıca sarıldı. Minho da Jisung'un bedenini kollarının arasına aldığında nefesi Jisung'un kulağına üfledi.
Mh: Şimdi sevgilim misin?
Js: Evet öyleyim.
Mh: Seni seviyorum sevgilim.
Js: Ben de seni sevi- Bu ses ne?
Dışarıdan çığlık ve yıkılma sesleri duyulduğunda Minho kaçınılmaz sonun geldiğini anlamıştı. Bu kadar çabuk gelmemeliydi. Jisung'u omuzlarından tutup kendine bakmasını sağladı.
Mh: Buraya geliş amacını hatırlıyorsun değil mi?
Js: E-evet.
Mh: Zamanı geldi. Şimdi onu durduramazsak bir daha başaramayabiliriz. Tüm koruyucu periler ölmeden bunu başarabilir misin?
Js: Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum!
Mh: Baban ne demişti? Bazen sadece inanmak gerekir. Sadece inan Jisung. Yapabileceğine inan.
Jisung kafa salladı. Yapabileceğine inanıyordu. İnanmalıydı.
_____
Selam!
Sona yaklaştık, 25.bölüm final olacak.
Bu kitapla da aşk yaşıyorum, bitmesin :"( Ama bitmek zorunda çünkü taslakta yazarken aşık olduğum, yazdığım kadar fic daha var.
Neyse boş yapmadan bitireyim bölümü.
Kendinize iyi bakın💛💛💛