Jisung gözlerini kapatıp başta nasıl kaderi değiştirebildiğini düşündü. "Keşke" demişti ve birden herşey durmuştu. Yanındaki uzaklaşan ayak seslerini işittiğinde gözlerini hızla açtı.
Js: Minho nereye gidiyorsun?
Mh: Jeongin'i iyileştirmeye gitmem gerek. Sonra diğerlerini alıp seni korumak için döneceğim.
Js: Dakkatli ol.
Mh: Tamam güzelim. Yarım saate geleceğim ama ben gelene kadar başlama sakın.
Js: Neden başlamayayım?
Mh: Çünkü bu çok zorlu olacak ve geçtiğin boyutta sana zarar gelirse bu boyutta da zarar göreceksin. Yaralanırsan devam edemeyebilir hatta belki -bu ihtimali düşünmek bile istemiyorum- ölebilirsin. Şimdi usluca burada dur tamam mı?
Jisung usulca kafasını salladığında Minho Jisung'un dudaklarını öpüp evden ayrıldı. Jeongin'in yanına gittiğinde Jeongin arkası dönük biriyle konuşuyordu. Beden, Jeongin'in saçlarını okşadıktan sonra karnındaki yaraya bakmıştı. Minho kim olduğunu öğrenmek için yanlarına gittiğinde bedenin Seungmin olduğunu farketmişti. Fakat şu an bununla uğraşamazdı. Jeongin'e panikle baktı ve yarasının üzerine elini yerleştirdi.
Jg: Minho hyung ne yapıyorsun?
Mh: Seni iyileştiriyorum. Dybbuk geri döndü.
Minho büyüyü okurken Jeongin'in yarası hızla iyileşiyordu. Tamamen iyileştiğinde Jeongin'in kolunu tutup kaldırdı.
Mh: Benimle Jisung'u korumaya gelmelisin. Bizi kurtarabilir. Seungmin sen de gelmelisin.
Sm: Tamam hyung.
Jg: Hyunjin hyunga da haber vermeliyim.
Sm: Ben de Woojin ve Chan hyunglara haber vereyim.
Mh: Tamam. Ben de Changbin ve Felix'in yanına gideyim o zaman. Benim evimde buluşuruz.
Herkes onaylandıktan sonra ayrılıp diğerlerini çağırmaya gittiler. Yaklaşık on dakika sonra herkes Minho'nun evinin önündeydi. İçeri girdiklerinde Minho Jisung'un yanına gidip elini tuttu.
Mh: Şimdi başlamalısın Jisung. Odaklan tamam mı? Ve dikkatli ol. Her an Dybbuk karşına çıkabilir.
Js: Bir sorun olursa ne yapacağım?
Mh: Yaralanırsan ben ve Chan hyung seni iyileştireceğiz. Daha kötü bir durum olduğunu farkettiğimiz anda da uyandıracağız. Şimdi endişelenme. Derin bir nefes al ve odaklan.
Jisung onaylayıp gözlerini kapattı. Bir süre sonra zamanın durduğunu hissettiğinde gözlerini açıp etrafa bakındı. Zaman geriye doğru hızla işlerken yoruluyor ve başı dönüyordu. Çok eskiye gitmişti. Biraz zaman geçtiğinde Dybbuk'u gördü. Resmedildiği şekline çok benziyordu. Tüm tanrıların bile zorla tuttuğu kadar güçlüydü. Merakına yenik düşüp şeytanımsı yaratığa biraz daha yaklaştı.
Aniden beklenmedik bişey olmuştu. Dybbuk onu görebiliyordu. Anında bütün tanrıları atlatıp Jisung'a ilerledi. Boğazından tuttuğu gibi havaya kaldırmıştı.
Minho, Jisung'un yüzünün morarmaya başladığını farkedip ellerini boğazına koymuş ve nefes alması için gerekli olan büyüleri söylemeye başlamıştı bile. Büyü bittiğinde kulağına yaklaştı ve fısıldadı.
Mh: Bebeğim şimdi onun bileğine vurmalısın. Başka türlü kurtulamazsın.
Jisung beyninin içindeki sesi işittiğinde Minho'nun bir şekilde onunla iletişim kurabildiğini anlamıştı. Bu ona çok yardımcı olacaktı. Boğazını tutan kemik parçasına sertçe vurdu. Bu sayede Dybbuk'un elinden kurtulmuş ve sert bir şekilde yere düşmüştü. Öksürüklerinin arasından derin nefesler almaya çalışıyordu. Kendine geldiğinde hızla ayağa kalkıp koşmaya başladı. Kader değiştirme hariç hiçbir gücünü kullanamıyordu. Beyninin içinde tekrar bir ses duymuştu. Yine Minho'nun sesiydi.
Mh: Konuştuğunda seni duyabilirim. Durumunu sık sık bana haber ver. İyi misin?
Js: Minho ben iyiyim şimdilik. Beni görebiliyor. Nasıl yapabiliyor?
Mh: Seni görmüyor, hissediyor. Şu an görünmezsin. Bunun avantajını kullan.
Js: Nereye gittiğimi biliyor... Nasıl kullanacağım? Yorulmaya başlıyorum Minho!
Mh: Bir süre sonra eline bir parfüm gelecek, onu kullan. İzini bir süreliğine de olsa kaybettireceksin. Cebindeki hançeri onun başına saplamalısın. Yapabilirsin değil mi?
Js: Sanırım yapabilirim Minho...
Jisung, elinde bir ağırlık hissettiğinde eline baktı. Minho'nun bahsettiği parfüm bu olmalıydı. Parfümü üzerine sıkıp yol ayrımından döndü ve arkasına baktı.
Dybbuk durmuştu ve etrafına bakıyordu. Jisung bunun üzerine gülümseyip cebindeki hançeri sıkıca tuttu. Koşarak Dybbuk'un arkasına geçti ve hançeri çıkarttı. Dybbuk fazlasıyla uzun olduğu için atış yapması gerekiyordu ve tek bir atış hakkı vardı.
Dikkatli bir şekilde nişan aldı ve hançeri fırlattı. Herşey tekrar durmuştu. Son olarak kulaklarında Minho'nun sesi yankılandı.
Mh: Elveda sevgilim...
Minho, Jisung'un elini bıraktı ve ayağa kalktı. Gözlerinden akan yaşları durdurmak istemiyordu. Sonuçta onunla asla tanışmamış olacaklardı. Dybbuk hızla ortadan kaybolduğunda Minho burukça gülümsedi.
Mh: Başardı...
______
Selam!
Final öncesi son bölüm!
Final bölümünde Seungmin, Jeongin, Hyunjin konusuna bir açıklık getireceğim ama sever misiniz bilmiyorum :")
Neyse.
Kendinize iyi bakın💛💛💛