Suyun üzerine çıktıklarında ikisi de yürüyemeyecek kadar halsizdi. Kıyıya kadar çıkabildiklerinde kollarını bile kaldıramıyorlardı.
Js: Minho...çok yorgunum.
Mh: Bende yorgunum bebeğim. Biraz burada uyuyabiliriz.
Js: Uyuyalım.
Gözlerini kapatır kapatmaz uykuya dalmışlardı.
WooChan
Chan yemek yapmak için bitki toplamaya, ormana gitmişti. Dryadlar'a dikkat etmesi gerekiyordu çünkü aradığı bitkiler bir tek orada yetişiyordu. İlk defa gideceği için de korkmuyor değildi. Keşke yanına hyunglarından birini alsaydı...
Ormana girdiğinde kargaşa çıkmış gibiydi. Yerde kan izleri vardı ve ormanın çıkışına kadar devam ediyordu. Hemen bitkileri toplayıp gitmek istiyordu.
Aradığı bitkileri bulup topladı. Ormandan çıkmak için arkasını döndüğünde hızla kendisine doğru ilerleyen sivri bir dal görmeyi beklemiyordu.
Sonra kendisine yandan çarpan bişey hissetmesiyle korkuyla gözlerini kapattı.
Gözlerini açtığında ormanda değildi. Aksine, şu an olduğu yer bütün yerlerden daha güvenliydi.
O tam şu an Fenrir'in bizzat yetiştirdiği, Ra'nın oğlu gibi gördüğü Woojin'in kollarının arasındaydı.
Woojin ve Chan çok yakın arkadaş olmalarına rağmen Chan Woojin'den hoşlanıyordu.
Woojin Chan'ın belini daha sıkı sardı. Panikatağının tekrar ortaya çıkmasını istemiyordu. Fakat çok geçti.
Chan Woojin'e sıkıca sarılıp boynuna gömüldü ve bişeyler mırıldanmaya başladı. Gözlerinin irisi gümüş rengini almıştı ve şeffaf beyaz kanatları kan kırmızısına dönmüştü. Vücudundaki tüm damarlar kıpkırmızı bir şekilde belli oluyordu.
Wj: Chan ben buradayım sakin ol... Geçti... Her şey geçti... Seni Nemf'lerin yanına götüreceğim.
Ch: Oraya gitmeyeceğim.
Wj: Bu senin iyiliğin için Chan. Korksan bile gitmek zorundasın. Kontrolünü de yaptırmadığını biliyorum.
Ch: Korkuyorum.
Konuşmak Chan'ı biraz olsun sakinleştirmişti. Damarları yavaşça kayboluyordu.
Ch: Buraya beni sen getirdin değil mi?
Wj: Benden başkası seni bu kadar hızlı getiremez.
Ch: Doğru. Işınlanabildiğini unutmuşum.
Wj: Sen hala gücünü bulamadın mı?
Ch: Buldum. Sana söyleyecektim ama bulamamıştım.
Wj: Şimdi söyle? Cidden merak ediyorum.
Ch: Geçmiş ve geleceği görebiliyorum. Ama kendiminkini değil. Dokunduğum kişininkini.
Artık iyice sakinleşmişti.
Woojin gülümseyip Chan'ı yatağa oturttu.