Sabrın sonu selamet...
'Benim kuzum gelin olmuş gidiyor öyle mi?' dedikten sonra Halime'nin yanaklarını sıktım. 'Kuzum' kelimesini o kullandığı için kullanmıştım. Çayımdan bir yudum alırken etrafa göz gezdirdim. Halime'yi havaalanına getirmiştik. Bizde öyle bir yere oturmuş çay içiyorduk. Cuma günüde biz yola çıkacaktık!
'Kuzum mu?'
'Evet, beğenemedin mi?'
'Beğendim!' derken imayla gülmüştü. Yüzü çok güzeldi, her arkadaşımın. Ya da ben sevdiğim için güzel gözüküyordu. Zaten bana göre kimse çirkin değildi ki...
'Ya Halime sen biraz erken evlenmedin mi?' dedi, İnci.
'İnciciğim, bence sen geç kaldım!' derken gülümsüyordum. Tabii ki, nasip işiydi.
'Nişanlılara hava hoşsa demek...' dedikten sonra eşarbını düzeltti.
'İnci, bekarlık en iyisi. Şimdi gülüyorlar diye aldanma! Evlensinler göreceğim... Ütüsü, bulaşığı, kocasını gönüllenmesi var. Bir de çocuk olursa... Evlat iyi hoşta! Susmayı pek bilmiyorlar...' dedi Vera. Evlilik hakkında gerçek düşünceleri bu değildi. Şuan yüzümüz gülsün diye... Halime, çok duygusaldı. Oldukça da buruk!
'Seni çok özleyeceğim...' elimi eline değdirdim. İstediğim anda yanına gidebilirdim ama şimdi ki gibi olamazdı ki! İkimizde çalışıyoruz, haddinden fazla sorumluluklarımız var!
'Ağlamak için çok erken değil mi?' diyen Vera aramıza çoktan girmişti. Hepsiyle çok iyiydim. Fakat Halime bir başkaydı...
'Zehra, az kenara kay! Bende sarılacağım...'
'Canım, saat geldi,' dedi, Halime'nin eşi. Tekrar sarıldık... 'Kendinize iyi bakın!
Halime'nin eşine dönüp 'Asıl sen kızımıza iyi bak... Gözünden sakın!' dedim. İki gün sonra yine beraber olacaktık ama yine de hüzünleniyordum.
'Başım üstüne...'
Onlar gittikten sonra biri bir koluma diğeri diğer koluma girmişti. Başlarını da omzuma yaslamıştı. Ben onlardan biraz uzundum, ağabeyime benzemişim. 'Dörttük, üç kaldık!
'İki desen daha iyi olur, İnci!' diyen Vera'nın kolunu sıktım. Pek istemiyordu, evlenmemi. Yağız'ın beni üzeceğini düşünüyordu. Bende öyle düşünüyordum! Sevde Hanım için...
'Yağız, İzmir de mi yaşıyor?'
'İstanbul'da yaşıyormuş...' derken emniyet kemerimi bağladım.
'Burada ne bekliyor? Gitsin, işine!' dedi, Vera. Gerçekten Yağız'ı sevmiyordu. Ya da beni paylaşmak istemiyordu. O en küçüğümüz olduğu için hep ona daha çok ihtimam göstermiştim. Belki de bundan dolayıydı, bilemiyorum!
'Bilmiyorum ki... Sorarım!'
'Yok, artık!' dedi, İnci.
'İnciciğim, çantamdan telefonumu çıkarıp Yağızı arar mısın?' dedim. Yağız'ı aramak istemiştim... Bunu sormak için elbette değil! Bu sabah evliliğimizle ilgili konuşmak istediği söylemişti. Onun içindi!
'Sen uçmuşsun! Ayıp olur,'
'İnci, arar mısın?' dedim. Çalıyordu, çalıyordu... Ve tok sesi! Heyecanlanmıştım Heyecan, seni hiç sevmiyorum.
'Amine?'
'Yağız!'
'Beni aradın... Şaşırdım!' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜMÜM
RomanceSevdim, bir adamı çok sevdim... Baktığı yolu sevdim, dokunduğu kumaşı sevdim! Onu ne kadar sevebilersem o kadar sevdim. Beni sevmeyi kabul etmeyen kalbini sevdim... Ve şimdi, gidiyorum. Gidiyorum, sevdiğim adam! Kalbine lavanta renkli gül yaprakları...