23-Bandana Bacak Arası"Hayır dedim Myung Soo ben bunları giymem!" Bilmem kaçıncı kez bağırdığımda Soo dudaklarını büzmüştü.
"Ama baksana abisi ne kadar tatlılar~" Uzatarak söylediği kelimeler gözlerimi devirmeme sebep olmuştu.
"Tanrı aşkına neresi tatlı bunların? Resmen 'sürtüğün olmaya geldim hadi beni yatağa at' diyorlar." Dediğim üzerine Sehun hafifçe gülerken kaşlarım çatılmıştı. Normalde olsa kahkahalarla gülerdi. Şimdiyse tebessüm etmişti. Birkaç gündür normalin aksine durgun olduğunun farkındaydım zaten. Bir ara onunla konuşmayı aklıma not etmiş ve Soo'nun elime tutuşturduğu kıyafetleri tutmuştum.
"Hadi hadi boş yapma da dene şunları." Sırtımdan iteklemesiyle kendimi tuvalette bulmuştum. Yine ve yine göz devirirken hızlı bir şekilde giyinmiştim. Gri parıltılı ceketi de üstüme geçirince tuvaletten çıkmıştım. Myung Soo'nun çığlığını işittiğimde koşarak yanıma geliyordu.
"TAEHYUNG YANIYORSUN!"
"Çok... nasıl desem? Süslü. Fazla parıltılı." Soo ofladığında beni bileğimden tutup aynanın karşısına sürükledi. Baştan aşağı kendimi süzdüğüme aslında kötü gözükmüyordum. Hatta hoşuma bile gitmişti. "Tamam güzel ama bar için biraz abartılı değil mi?"
"Ne yapmayı düşünüyordun? Bara tavşan kostümüyle gitmeyi mi?" Haklı olduğu için bir şey demedim ve o sırada aynadan koltukta oturan ve gözlerini yere sabitlemiş Sehun'u gördüm.
"Hey! Sehunnie, sence olmuş mu?" Sanki dünyaya dönmüşcesine hafifçe sıçradı ve bana baktı.
"Ha? Ne? He şey yani evet güzel olmuş, çok güzel olmuş." Kaşlarımı çatıp yanına oturdum ve elimi sırtına koydum.
"Neyin var senin? Dalgın gibisin sanki."
"Yo hayır. Sana öyle gelmiştir dalgın değilim."
"O zaman canın bir şeye mi sıkıldı?" Derin bir nefes alıp ayağa kalktı.
"Sorun yok. Ne giysem diye düşünüyordum sadece. Ben en iyisi odama gideyim." Yavaş adımlarla odadan çıktığında gidene kadar arkasından bakmıştım. Onu zorlamayacaktım çünkü illaki anlatacaktı.
Soo'ya baktığımda çekmeceleri açıp kapatıyordu ve bir şey arıyor gibiydi.
"Ne arıyorsun?"
"Arıyordum ve buldum." En alttaki çekmeceden bir saç bandı çıkarttığında yavaşça yanıma doğru gelmeye başladı. Lütfen düşündüğüm şeyi yapmasın.
Tam olarak düşündüğüm şeyi yaptı. Elindeki bandanayı düzgün bir şekilde katlayıp başıma taktı ve geri çekilip nasıl olduğuna baktı. Sevinç nidalarıyla el çırptıktan sonra beni tekrar aynaya sürükledi. Pekala, bunu cidden beğenmiştim. Gülümseyerek ona baktığımda teşekkür etmek istediğimi anlamışcasına omzuma vurdu.
"Daha bitti sanıyorsan yanılıyorsun Kim Taehyungie." Gülerek söylediği cümle kaşlarımı çatmama sebep oldu. O kadar fazla kaş çatıp göz deviriyordum ki kesin erken kırışacaktım.
"Daha fazla ne yapacaksın Myung Soo, bu kadar sence de yeterli değil mi?" Başını iki yana salladıktan sonra beni bir sandalyeye oturtmuş ve bir süreliğine ortadan kaybolmuştu.
Hala aynadaki yansımama bakarken aklıma Hoseok gelmişti. Acaba ne yapıyordu? Ne giyecekti peki? Ya beni beğenmezse o zaman ne olacak?
Aptal olma Taehyung. (Y/N: Aptal olma Bihter, biz zenginiz skjfk) Resmen onun bir sevdiği vardı. Hatta o kişi Sehun'du. Direkt olarak söylemediyse de dolaylı yoldan anlatmıştı. O arkadaşının kendisi olduğunu anlamayacak kadar salak değildim tabiki. Zihnimi gölgeyen düşüncelerin ağırlığıyla ne ara dolduklarını fark etmediğim gözlerimi sildim ve boğazıma oturmuş yumruyu geçirmek istercesine zorlukla yutkundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prejudiced Love // VHOPE ~DUZENLENIYOR~
FanfictionHer şey homofobik olan Jung Hoseok'un oda arkadaşı Kim Taehyung'un gay olduğunu öğrenmesiyle başladı. "Üzgünüm Hoseok. Seni kaybedeceğimi bilmeme rağmen sana delilercesine aşık olduğum için üzgünüm. Lütfen benden vazgeçme. Lütfen bizden vazgeçme." ...