25- Seninle Olduğum Her An, Küçük Prens"Sehun. Uyan artık hadi." Duyduğum sesle gözlerimi kaşıdım ve birkaç kez kırpıştırmanın ardından bana seslenen hyunguma baktım. "Bir ara öldün sandım. İn de eve girelim." Dediklerini tam olarak anlayamasam bile o an için dert etmedim çünkü bulanan midem oldukça dikkatimi dağıtıyordu. Yüzümü buruşturdum ve yayıldığım koltukta doğruldum.
"Hyung midem..." Oturduğum taraftaki kapıyı açmış bana bakan Baekhyun hyung dehşet içinde gözlerini açtı ve kolumu tuttu.
"Bana bak velet sakın kusayım deme. Arabayı daha yeni yıkattım." Başımı iki yana salladım ve bu da midemin daha çok bulanmasına sebep oldu. "Aish cidden!" Baekhyun hyung kolumdan çekip kendine yaklaştırdı ve bir hamlede kucağına aldı.
Bir eli belimde diğer eli bacaklarımın altındaydı ve koşarak eve gidiyordu. Kısa bir uğraş sonucu kapıyı da açtığında bu sefer tuvalet olduğunu düşündüğüm yere doğru ilerlemeye başladı. Kısacık bir süre içersinde beni yere indirdi ve kapıyı açıp içeri itekledi. Artık iyice ağzıma gelmiş olan midem yüzünden hızlıca klozetin kapağını açtım ve eğilir eğilmez içimdeki her şeyi boşalttım.
Sırtımda hissettiğim el ilk başta beni şaşırtsa bile sonrasında daha güvende hissetmemi sağlamıştı. Baekhyun hyungun iğrenip çıkacağını düşünürken o gelip sırtımı sıvazlamıştı. Doğrulduğumda ister istemez gülümsüyordum. Hyung klozetin kapağını kapatıp sifona bastı ve beni kapağın üstüne oturttu; ardından karşıma diz çöküp kaşlarını çatarak bana baktı.
"Niye sırıtıyorsun deli gibi?" Omuz silkip başımı arkaya atarak kahkaha attım. Baekhyun hyunga baktığımda onun da hafifçe güldüğünü görmüştüm. Gülmekten gözümden gelen yaşı silip kısa bir süre için soluklandım.
"Neye borçlusun bu mutluluğu? İçkiye mi?"
"Cık. Sana borçluyum." Az önceki dalga geçer havası yok olmuş yerini tekrar ciddi bir yüz ifadesi almıştı. "Beni bulduğun için mutluyum, evinde olduğum için mutluyum, sırtımı sıvazladığın için mutluyum." Kısa bir süre durdum ve başımı kaşıyıp sağ omzuma yasladım. "Seninle birlikte olduğum her an mutluyum ben sanırım hyung." Tam gözlerimizin içine bakarken gözlerindeki duygulardan tek anladığım çok yoğun olduklarıydı. Yoğun öfke? Yoğun nefret? Yoğun aşk? Hiç sanmıyorum.
Bir süre daha bana baktıktan sonra başını iki yana sallayıp dizlerinden destek alarak ayağa kalktı. "Elini yüzünü yıka da içeri gel. Kahve yapacağım sana." Cevap vermeme izin vermeden tuvaletten çıkmış ve kapıyı sertçe kapatmıştı.
Dolan gözlerimle kapıyı izledim ve yanaklarımda hissettiğim sıcak tuzlu suyu elimin tersiyle sildim. Derince bir iç çekip ayağa kalktım ve musluktan soğuk suyu açıp birkaç kez yüzüme çarptım.
Aynadaki dağılmış ifademe baktım bir süre. Sahi, çok mu çirkindim? Kimsenin bana aşık olamayacağı kadar mıydı bu çirkinlik? Kaslarım bile vardı halbuki buna rağmen mi sevmiyor kimse beni? Kendi kendime acıyla gülüp havluyla yüzümü kuruladım ve elimle saçlarımı geriye tarayıp tuvaletten çıktım.
***
•Taehyung'dan•
Şiddetli bir şekilde ağrıyan başımla yüzümü buruşturdum ve zorlukla gözlerimi araladım. Etrafa göz gezdirdiğimde yurtta, Hoseok'un yatağında olduğumu anlamıştım. Ağrıyan başım yüzünden gözlerimi daha fazla açık bırakamamıştım.
"Oh! Uyandın mı sonunda?" Arkamdan gelen sesle irkilip yatakta diğer tarafa döndüm ve Hoseok'la burun buruna geldik. Tanrım! Fazla yakındık. Şok içerisinde vakit kaybetmeden geri çekildim. Bir soru sorduğunu ve cevap borçlu olduğumu düşünerekten bana gülümseyerek bakan yüzünü es geçmeye çalışıp gözlerine baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prejudiced Love // VHOPE ~DUZENLENIYOR~
FanfictionHer şey homofobik olan Jung Hoseok'un oda arkadaşı Kim Taehyung'un gay olduğunu öğrenmesiyle başladı. "Üzgünüm Hoseok. Seni kaybedeceğimi bilmeme rağmen sana delilercesine aşık olduğum için üzgünüm. Lütfen benden vazgeçme. Lütfen bizden vazgeçme." ...