9 Bölüm '& Ölüm yüzü olsa

69 8 9
                                    



Ne çok sevdim seni, seni bile bile sana rağmen. Kuytulara hapis etmeli miydim seni, kalbimden çıkarıp deli rüzgarlara bırakmalı mıydım? Söylesene aşkım. Aşkım var mı ki senin gurbetin de?

Döndürdü başımı bu kara sevda, rüzgar gülüne üfleyip dönmesini beklerken mi sevdin beni? Rüzgar gülü bendim sevgilim.
Dönüyordum, 40 yıl geçse döner dolaşır seni bulurdum.

Dünüme küsüp bugünümü düşünürken, belkide kaybetmiştim seninle olan yarınlarımı. Bizden geriye pişmanlık mı kalacak şimdi? Gururum bana düşman, sana koşacağım sevgilim ve inan son olmayacak.

Melikşah bizi gözlerden uzak bir yere getirmişti, onun olduğu her yer bana cennet ırmakları gibiydi. Çimenlere uzanmıştık, başım göğsünde dururken derin bir nefes aldım. Yaşama sevincini buradan tek tek koparıp topluyordum. Iyi geliyordu.

"O kadar huzurluyum ki." Dedim aheste aheste.
Omzumda duran elini daha da sıkılaştırdı. "Huzur sensin kadın, senin olduğun her yer." Beni bir kez daha derinden vururken mideme kramplar giriyordu. "Sen çok güzel bir adamsın." Dedim "Tam tanıyabilmiş değilim ama bana gelen hisler bu yönde."
Başımı öptü. "Sen beni parmağında çeviriyorsun ama farkında değilsin, ben böyle bir adam değildim." Sıkıntılı nefesini aldığı gibi saçlarımın arasına bıraktı. "Sevmek ne bilmezdim, seninle öğrendim. O koca gözlerini gözlerime diktiğin an her şey bitmişti, sen benim içindin." Biz birbirimiz içindik. Yüzümü daha çok boynuna gömdüm.

Çalan telefon moralimi bozmaya yetmişti, evimde mutluydum. Doğrularak çimenlerin üstünde bağdaş kurup telefonla konuşmasını bekledim. Gelen seslerle kaşları çatılırken bir sorun olduğu aşikârdı. Hiç beklemeden telefonu kapatıp ayağa kalktı, gölgesi gibi onu takip ederken konuştum. "Neler oluyor?" Arabaya ilerlerken bakışlarını beğenmemiştim, ürkütüyordu.
"Mekanda kavga çıkmış, seni eve bırakıp gideceğim." Dedi, Hızla başımı salladım. "Bende geleceğim." Arabada yerimizi alırken onunla gitmeye kararlıydım.

"Gelmeni istemiyorum. Siyahların içinde bembeyaz kalıyorsun. Seni korumak zorunda kalırken kimseyle ilgilenemem."
"Çıtımı çıkarmam ki senden ayrılmak istemiyorum hem sen varken kimse bana bir şey yapamaz." Sevdiğim adamı can evinden vururken kabul etmesini sağlamıştım. O mekanın bende bıraktığı şeyler kötüydü ama yanımda Melikşah varken ne gelirse gelsin baş edebilirdim. Arabayı hızlı kullanırken konuşmuyorduk bir şeyler düşünüyordu ve engel olmamalıydım. Içim huzursuzdu doğal olarak bunuda atlatacaktık.

O izbe mahalleye giderken korkumu içime tıkmaktan başka çarem yoktu. Sezin'in merak etmemesi için arayıp gayet iyi olduğumuzu söyledim. İyiydik ama şimdi giriyor olduğumuz mekan tüylerimi diken diken etmişti.

Korkma dercesine baktı, sen varken korkmuyorum dedim gözlerimle. Elele tutuştuk herkese ona ait olduğumu göstermekten memnun gibiydi. Ah benim güzel adamım, biri benim gözlerime baksa zaten onu görürdü..

Sımsıkı kenetlenmiş ellerimizle içerideki adamlara göz gezdirdik, utanmadım korkmadım cesurca baktım. Elimi tutan adamın kadını olmak bunu gerektiriyordu. Sabah kahvecide yanımıza gelen tuhaf adam Bülent yine yanımıza gelmişti. Bu adam çok gereksizdi.

"Sorun çıkaran kimlerdi?" Bülent bu soruyu beklercesine Melikşah'ı yanıtladı, "Kesik. Rahat durmuyor kendi mekanı pek işlemediği için bize çamur atıyor. " Melikşah kaşlarını çatarken elini daha sıkı kavradım. "Ne diyor sikik?" Bülent Melikşahın muazzam küfrüne hayranlıkla bakarken gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Kumarda kaybeden tarafı iğneliyor, karşı taraf hile yapıyor öyle kazanıyor diyerek."

MESAFE'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin