Mutlu olmayan çok insan vardı ben onların arasından son anda sıyrılmıştım. Kalemim kırılmadan önce bunu başarmam büyük şanstı, hayat darbelerle bana gelecek ben o darbeleri göğüsleyecektim. İsterse göğsüme zehirli bıçak soksunlar yine yılmayacaktım. Kendimi son zamanlarda çok güçlü ve önemli hissediyordum, Sezin'in bunda payı çok büyüktü. Ailemi çok özlüyordum, bizimkisi öyle sıcak yuvalardan değildi yinede varlıklarını biliyordum. Onlar benim canım, kanımdı. Her insanın kendi içinde ailesiyle problemleri vardı, ancak ben bana sarıldıklarını dahi hatırlamazken kara topraklara sarılmıştım. Akrabalarımız vardı elbet, ama ben onlarda kalmayı reddetmiştim. Zaten bana bakmaya can attıklarını sanmıyordum.
Miras için soyadımı değiştirmem için ettikleri tehditler vardı bir de. Soyadım İnal değil Ünal olmuştu.
Derin bir nefes alıp yatağımdan kalktım ve dolabımın başına geçtim. Bugün mekana gidecek bir karaografi hazırlayacaktık. O 2 dansçıyı merak ediyordum onlarda İlayda gibiyse cinnet geçirmemek zor olacaktı. Kutay akşam 9'da bekliyordu, gece 11'de sahnem vardı. Üstümdekileri çıkarıp önleri yırtık kot pantolonu bir çırpıda giydim, üzerime yarım atletten bir tık daha uzun kalın askılıyı üzerime geçirdim. Saçlarımı taradım ve her zaman ki gibi açık bıraktım. Ve tabiki rimel bordo ruj.
8'i 10 geçe evden çıksam bana yeterdi, mutfağa inip sigaramı yaktım. Malesef içiyordum, buna rağmen dansçıydım içirenler utansındı.
Kutay'ı açıkçası Melikşah'a benzetmiştim gözleri, içimde ölen şeyleri dirilmeye zorluyordu aradan 6 yıl geçmişti Melikşah'ı görsem tanır mıydım orası meçhuldü dile kolay 6 yıl, üstelik sadece resimlerini biliyordum o zamanlar 19 yaşındaydı şimdi 24 olması lazımdı. Kesinlikle kafayı yemiş dibini sıyırıyordum. Benden hiç anlayamadığım bir şekilde nefret etmiş ve her yerden engellemişti. Zaten artık olmayacağını bildiğim için umudumu kesmiş kabullenmiştim. Düşünmeye değecek biri değildi, beynime yazıktı. Sigaramı son kez içime çekip söndürdüm, ağzıma naneli şekerimi atıp çantamda ki parfüme sarıldım.
Hava hafif rüzgârlıydı ama yinede sıcak olduğunu hissetmiştim. Otobüs durağına ilerlerken kör düğüm olmuş kulaklığımı çözüp tabiki Cem Adrian dinlemeye başladım. 2 dakika içerisinde otobüs geldiğinde atmaca gibi atıldım, yaşlı teyzeler beni ite kaka öne geçmeye çalışırken izin vermedim. Pışık! Ben onlardan daha yaşlıydım yani ruhen. Otobüs hızla yoluna devam ederken ne zaman yolları görsem aklıma Melikşah'ın gelmesinden nefret ediyordum. Odaklanmam gereken bir işim vardı, artık eskisi gibi leyla olmamalıydım. Oturduğum koltuktan kalkıp otobüsü durdurdum, mekanın tam önünde inmiştim yani daha fazla yol yoktu ruh sağlığım için bu iyiydi.
Adımlarımı hızlandırıp büyük ışıltılı kapıdan içeri girdim, bir çok insan yeni olduğum için bana bakarken rahatsız oldum, alışacaktım. Asansöre ilerleyip Kutay'ın odasının bulunduğu kata bastım. O kötü ses çıkıp asansör durduğunda kulaklarımı kapatmak zorunda kalmıştım. Kahverengi kapının önüne gelip tıktıkladım. Kutay'ın sesini duyduğumda sakin kalarak içeri girdim. Tebessümle karşılık verdim.
"Merhaba geç kalmadım değil mi?" Bana gülümsedi!
"Hayır geç kalmadın otursana, bir şey içer misin?"
Dudaklarımı büküp cevapladım, "Aslında hava çok sıcak soğuk bir kola içebilirim." "Hemen." Diyerek yanıtladı beni.Patronların çalışanlarına böyle değer vermesi beni mutlu etmişti. "Patron eleman ilişkinize hayran kaldım daha çok arkadaş gibisiniz, bilseydim daha önce iş bulurdum." "Her zaman böyle değil sen bir istisnasın güzellik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MESAFE'M
Teen FictionMESAFELER AŞKA ENGEL OLMAMALI DİYORDU GENÇ KADIN, O YEMİNLERİNİ TUTACAKTI. PEKİ YA GENÇ ADAM VERDİĞİ YEMİNLERİ UNUTACAK MIYDI? "Sanki seni çok eskiden tanıyorum." Ağır ağır başını salladı, "O yüzden şu anda birlikteyiz." Her insanı korkutacak bakışl...