10.Bölüm '& Gerçekler FİNAL

125 9 1
                                    


Arkadaşlar merhaba, sizin için bir şarkı ekledim. Şarkıyı dediğim bölümde dinleyerek okursanız daha iyi olur. Bu arada Tolga Sarıtaş ve Hande Erçel olarak hayal etmek zorunda değilsiniz size bırakıyorum, keyifli okumalar..

🔥


Geçmişime olan nefretimle örülmüş bir geleceğim vardı iyi yada kötü diyemezdim. Yaşayacak çok şey vardı. Yıllar önce aşık olup kaybetmiştim mesafeler bahane olmuştu. Sevildiğini sanıp sevilmemek kan dondurucu kadar korkunçtu, nasibimi almıştım. Geçmişim de ki Melikşah nefretle harmanlanmış bir çocuktu. Beni bıraktığı için, geleceğim de ki Melikşah'a aşık olmamı sağladığı için dua ettiğimi fark etmiştim. Nasıl bir kaderdi bu, geçmişte aşık olduğum adam mesafelere sabredemeyip beni bırakmıştı cesaretsiz sevmek nedir bilmeyen biriydi. Şimdi durumlar çok farklıydı, geçmişimde ki adama fiziksel olarak benzeyen ama karakterlerinin alakası olmayan birine aşıktım ve iyikide aşıktım. Büyük konuşmayı sevmiyordum ancak ne zaman gözlerime baksa her seferinde iyiki diyerek içimden geçiriyordum. Benim kaderimin başı oydu. Her şafakta parça parça ruhumu tamamlaması kaderimdi. Aşkın esiri onun tutsağıydım. Dudaklarından çıkan her bir söz bana cinayet bile işletebilirdi. Bu denli sevmek hem yarayı koparmak gibi hem de yeniden oluşmasını sağlamak gibiydi. İkisi de aynı sonuca çıkıyordu, kaçınılmazdı.

Seni sevmeye nereden başladım, bilmiyorum sevgilim. Ama bu hayatımda ki en güzel başlangıçtı.

Sen gül bahçesiydin, dallarında hayat bulup, yudum yudum içecektim. Aşkına, ölümsüz olmak için.
Gülleri elimde tutabilmek için dikenleri ayıklamak gerekiyordu. Ben senin için ayıklardım, kanadığım yerden öpersen şifa bulurdum.

Herşeyin acısını tatmıştım, yetimliğin öksüzlüğün.. Aşkın. İlk aşk yakmıştı ama karşıma çıkan adam beni tutuşturmuştu.

Keşke geçmişim beni yakmadan önce gelseydin, ben cehennemi sevmedim sevgilim, cennetinde yer var mı bana?

Bu duygu yoğunluğunu kabullenemiyordum ama yemin ederim ki sonu sevmediğim cehennem olsa yolcuydum. Melikşah'a hiç direnmedim, yabancılık çekmedim. Bildiğim duyguların üstüne bin katını ekledim. Daha çok sevecektim, yaptığım başlangıç daha başlangıçtı.

Onun sevgisine inanıyordum, kadınlar çoğunlukla ilk önce severdi ama bu sefer tersime gelmişti. Bu korkutuyordu. Melikşah gibi ağır bir adam bir kadına böyle kapılamazdı. O sözleri söylemek için bir şeyler olmalıydı, yaklaşık 1 haftada bir adamın böyle sevmesini hiç bir akıl kaldıramazdı. Kendimi küçük görmüyordum ancak tuhaftı. Çözmek istiyordum, kötü sonuçları olursa ben kendimde olmayabilirdim.

Melikşah ile eve girdiğimiz de minik bir tartışma yaşamıştık, yağmur bastırınca beni evde bırakıp dışarı odun kırmaya gitmişti hava iyice soğuyordu ve ellerim buz gibiydi. Telefonum arka cebimde titrerken hemen alıp açtım, "Sezin merak etme iyiyiz." Sıkıntılı bir nefes verdi. Kaşlarımı çattım. "Neler oluyor?" Dedim.
"Bak panik yapmayacaksın kötü bir şaka olabilir."

"Sezin ne diyorsun ne şakası söyle artık?" Sesimi yükseltmiştim ve huzursuzdum. Sezin derin bir nefes aldı, "Hani ben bugün annen ile babana senin için çiçek götürecektim.." Evet her hafta annem ve babamın mezarına çiçekler götürürdüm bugün gidemediğim için Sezin'e gitmesini rica etmiştim. "Ne oldu götüremediysen problem değil bu muydu dert ettiğin aşk olsun."

"Hayır Efsa götürdüm. Problem bu değil, sorun senin mezarın." Ellerim titrerken sahte mezarıma ne olacağını düşünmüştüm.
"Ne oldu?" Dedim titrek nefesimle.

Akrabalarım sahte mezarımı yaptırmışlardı ve ailemin mezarının bir kaç dakika uzaklığındaydı çıkışa gitmek için oradan geçmek gerekiyordu ve ben her seferinde oraya bakmadan geçerdim.

MESAFE'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin