2.Bölüm '&Gurur

266 59 157
                                    

İnsanların hayatta bir amacı olmalıydı, hayalleri olmalıydı. Elbet benimde iyi kötü kıyıda köşede birikmiş hayallerim vardı. Fakat ölmüştü yitip gitmişti. En kötüsü de hayallerimi Melikşah öldürüp ellerime vermişti üstüne toprağıda ben atmıştım. Hayat sevmek için, hatta böylesine hastalıklı bir aşkla bağlanmak için fazla kısaydı, sevilecektin ama sevmeyecektin tam olarak buydu ama geç kalmıştım çoktan. Kendimi aşkın avuçlarına bırakıp o biraz daha sıktıkça can çekişmelerimi izlemiştim. Kafesimin içinde ki kalp ritimlerini unutmuş gibiydi öyle ruhsuz öyle bitkindim. Tabikide bunu kimseye göstermiyordum mutlu güçlü kadın rolüydü benimkisi. Kafamdaki düşünceleri tuzla buz edip hazırlanmaya koyuldum.

Üzerimi değiştirmedim bence hem şık hemde spordum iş görüşmesi için idealdi. Yeterince içimde acı biriktirmişken bu sefer herşeyi unutmuş gibi yapıp kendi hayatımı şekillendirmek istiyordum.

Elimdeki koyu bordo rujumu dudaklarıma iyice yedirince hazırdım. Karşımdaki yansımaya daha dikkatli baktım. Ben..fazlasıyla özgüvenli gözüküyordum büyük göz bebeklerimde gördüğüm kararlı bakışlarım vardı. Uzun zamandır hiç böyle hissetmemiştim. Siyah zincirli topuklu ayakkabılarımın üzerinde dönüp çantamı ve ince deri ceketimi üzerime alıp odamdan çıktım. Merdivenlerden inmeye başladım.

Sezin hazırlanmış çantası elinde ayağıyla ritim tutarak beni bekliyordu, bekleten bir insandım ne yapayım?
Koşarak merdivenlerden inip var gücümle kapıdan çıktım yakalarsa kötü yapacaktı biliyordum.

"Allahım delireceğim sen bana Efsa'ya dayanma gücü ver!"

Arkamı dönüp tip tip baktım. "Şimdi bu dayanma derken.. ay hoşt sapık." Dedim ve kahkaha atarak koşmaya başladım saçlarım yüzüme gelse de umursamadım, Sezin'le uğraşmayı seviyordum.

"Tamam dur yeter terleyeceksin gel bir şey yapmayacağım hadi gidene kadar bir şeyler planlayalım ne yapıcaz ne edicez." Düşünür bir vaziyette bana bakarken temkinli adımlarla yanına ilerledim ve gülerek koluna girdim. Bakalım neler yapacaktık.

"O kadar mutluyum ki Efsa artık evde oturmayacaksın hayatına yön vereceksin bu iş senin sadece bu kadar söylüyorum." Sesi o kadar güven verici çıkıyordu ki, canım kanım dediğim insanı böyle küçük birşeyle bile mutlu edebildiğimi görmek beni duygulandırmıştı, asosyal olup eve kapanıp ona haksızlık ettiğim yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Sonuç olarak akıllanmıştım ve artık evde oturup Sezin'i de kendimi de delirtmeyecektim.

Yürüyerek otobüs durağına vardık, derin bir nefes aldım temiz havayı özlemiştim, biraz daha evde kalsam demek ki rutubetlenecektim.

Otobüs bizi bekletmeden geldiğinde hemen bindik ve oturduk, yarım saatlik bir yolmuş heyecanımı bastırmaya çalıştım dansçı olarak ilk iş görüşmemdi düşünmeden duramıyordum. Bar tarzı bir yer değildi daha çok elit kesimlerin geldiği ama eğlenmeyi iyi bilen insanların yeriydi. Bir kaç dakika internetten bakmıştım. Sezin kolunu sıkıntıyla kafasına yaslamıştı omzuma bir derdi var gibiydi anlatması için geri çekildim yüzüne baktım.

"Bak kızmayacaksın küsmeyeceksin." Dudaklarını büzdü, ters giden bir şeyler vardı. Saçlarımı geriye attım ensem terlemişti.
"Tamam söyle hadi." Soğuk kanlılıkla onu bekledim.

Sıkıntılı bir nefes verip dudaklarını araladı. "Annemler beni memlekete çağırıyor çok özlemişler, seni de çok seviyorlar biliyorsun yanlış anlama sakın sadece.." Gözlerim dolmuştu bile. "Şş hadi ama hiç görüşmeyecek değiliz ya, sadece kaç yıl oldu ve bana hasret kaldılar bende onları çok özledim bu yüzden en azından bir kaç sene.." hızla gözlerimi büyüttüm kardeşim dediğim insanı kaç sene göremeyecek miydim? Hızla sarıldım boğazına ağlamaya başladım hıçkırıklarım durmuyor bize bakanları önemsemiyordum. Titrek sesimle konuştum, "Nasıl yani, ben yokluğuna nasıl dayanırım ki? Benim o kadar gücüm yok.." sırtımı sıvazlayıp enseme öpücük kondurdu, gitmesini istemiyordum kal desem kalırdı biliyordum ancak buna hakkım yoktu.

MESAFE'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin