TaeTae: Hoseok-ah? Neredesin? Neden haber vermeden gittin?
Hoseok🏳️🌈: İşlerim var, Taehyung. Sonra konuşalım mı?
Taetae: Ne işi? Hem neden telefonuna şifre koydun? Ve neden benim şifreden haberim bile yok?
Hoseok🏳️🌈:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hoseok🏳️🌈: İşlerim olduğunu söyledim, şimdi gitmeliyim.
Hoseok🏳️🌈: Seni seviyorum.
Taetae: Peki neden sen böyle söylerken bile içimde kötü bir his var?
+++++++
"SeokJin hyung, sence neler oluyor?"
Taehyung eline aldığı iki tarçını iki farklı bardağa koyduktan sonra yeşil çayları paketinden çıkarttı. Bir yandan çay hazırlıyor diğer yandan da büyüğüyle sohpet ediyordu. Kim Seok-Jin, Tae'nin çokça saygı duyduğu biriydi ve çoğu sırrını ona anlatır ve eğer bir sıkıntısı varsa birlikte çözüm ararlardı.
"Bence, Taetae, sen bu okuduğun mesajlardan sonra baya etkilendin bu yüzden fazla şüpheleniyorsun. Bana kalırsa fazla şüphelenme, o senin kaç yıllık sevgilin ne de olsa."
Tae sıcak suyu bardaklara boşlattıktan sonra dikkatli bir şekilde iki elinde taşıyarak salonda bacak bacak üstüne atmış ve telefonuyla ilgilenen büyüğünün yanına oturup çayları hemen önlerinde duran bej rengi sehpaya bıraktı.
"Ama hyung, ilk defa şifre koyduğunu görüyorum telefonuna."
Jin telefonunu kapatıp hemen yanına koyarken Tae'ye doğru döndü, "Vardır elbet bir açıklaması, ya iş yerinde güvenmediği birileri varsa?"diye konuşurken. Ardından gülümseyerek çayına doğru uzandı ve sıcak olmasına rağmen büyükçe bir yudum aldı.
"Zamana bırak, Taetae. Eğer hâlâ garip geliyorsa bu durum konuşursun onunla, öğrenirsin bakalım neymiş durumu? Bu arada ilk defa fazla ciddiyim bunu kayıtlara mı alsak?"
