Aralıklı perdeden güneşin parıldayan yansımasıyla, mışıl mışıl uykusundan uyanmak zorunda kaldı Sanem. Uyanmak istemiyordu. Hastaneden gece yarısı çıktığı için yorgun hissediyordu. Bedenini kontrol etmeye gücü yok sanıyordu. Dün yaşananların bir rüya olmasını diledi. O korkunç acıyı vücudunun her yerinde hissedebiliyordu. Sanki birileri tarafından zorlanmış gibiydi. 'Ah! Benim şu hayal gücüm yok mu?!'diye içinden geçirdi. Derin derin nefes almaya çalıştı, iyi hissetmenin yollarını arıyordu.
"Sanem. Günaydın canım. Nasılsın?"dedi annesi endişeyle.
"İyiyim sanırım."dedi Sanem,bir yandan da elleriyle oynuyordu.
"Dün olanlar... Abin unutmuş canım. Gerçekten unutmuş. Kendini dünden beri çok suçluyor."
"Biliyorum anne. İçinde ne olduğunu biliyordum."
"Nasıl yani?"annesi meraklanmıştı.
"Bile bile yedim. Abim o patlıcan yemeğini yapmayı çok seviyor. Yemedigim zamanlarda çok üzülüyordum, bana kırılmasından korkuyordum. Ama abim o kadar anlayışlı ki, hiçbirşey demiyor. Bende dün onu sevindirmek istedim. Bir anlık herseyi unutup, birsey olmaz diye düşündüm. Ama yedikten sonra..."
"Tamam kızım. Tamam. Oldu bitti. Şimdi daha iyisin ya o yeter."dedi Sanem'e sarılarak. Sanki konuyu Sanem açmış da kapatmaya çalışan kendisiymiş gibi davranmaya başladı annesi. Sanem hiç bozuntuya vermeden cevap verdi.
"Evet. İyiyim." Dedi Sanem sarılmaya karşılık vererek.
"O zaman... Hastanedeyken konuştuğun çocuk kimdi?"dedi annesi gülmeye başlayarak.
"Bir arkadaş."dedi Sanem sakince.
"Buralı mı? Nerede oturuyor? Adı ne?"
"Anne! Ne bileyim nereli ya! Sadece adını biliyorum, Enes." dedi Sanem, bu soru yağmurundan sıkılmıştı.
"Soyadı yok mu çocuğun?"
"Bilmiyorum anne. Tanıyorum da diyemem zaten. Birkaç kez karşılaştık sadece. Tuhaf biri."dedi Sanem. Tuhaf olduğunu düşünüyordu. Çünkü ne zaman karşılaşsalar tuhaf tuhaf şeyler söylüyordu. Birden başka biri gibi davranmaya başlıyordu.
"Tuhaf mı? Nasıl tuhaf?"annesi meraklanmıştı.
"Anne! Bilmiyorum!"sesi daha da yükselmişti.
"Tamam canım. Sormuyorum daha. Kahvaltı için gelmiştim yanına. İyisin görüyorum, cok iyisin."
Annesiyle küçük tartışma yaşadıktan sonra elini yüzünü yıkayıp mutfağa indi Sanem. Sinan ona masumca bakarken kendini kötü hissetmişti.
"Bakma bana öyle. Tek suçlu sen değilsin.."dedi Sanem üzülerek.
"İyi misin? Üzgünüm-"sözünü bitiremedi Sinan.
"Tamam ya! İyiyim ben!"dedi Sanem gülerek.
"Herkes iyi olduğuna göre denize gitmeye ne dersiniz?"dedi Ahmet Bey neşeyle. Herkes sevinmisti. Geleli ne kadar olmuştu ve evde otur otur canları sıkılmıştı. Hâlbuki Sanem hep olaylı yaşıyordu günlerini ama ailesinin haberi olmuyordu.
Büyük sevinçle kahvaltı yaptı Sanem ve ailesi. Kahvaltıdan sonra hazırlanma maratonu vardı sırada. Piknik sepetlerini de arabaya yükleyip yola koyuldular. Bir önceki gün çiseleyen yağmurun etkisinden eser yoktu. Aksine hava bugün daha da bir güzeldi. Diz üstü şortunu ve kısa kollu yüzme üstünü giydi Sanem ve kendini serin sulara bırakmak istedi. Nitekim yüzme bilmiyordu. Denizi çok sevmesine rağmen yüzme bilememesi çok kötü hissettiriyordu. Bir kere boğulma tehlikesi yaşadığı zaman insan, devamında yüzmede zorlanabiliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN İZİ : ÇALIKUŞU BÜYÜSÜ
Novela JuvenilGidip de dönememek var, dönüp de bulamamak... " Karşımda duran kişi aslında o değil. Hayal mi yoksa sahte bir kişilik mi? Biri bana oyun mu yapıyor? İnanmak istemediğim bu gerçek karşısında kimi seçmem gerekiyor? Oldum olası seçim yapmaktan nefr...