-8-

12.8K 733 248
                                    


Çarpıp kapanan kapı sesiyle irkildi. Duydukları onu öylesine şaşırtmıştı ki olduğu yerden kıpırdayamıyordu bile.

Ne demişti?

Canımı yakmayı başarabilen tek kadınsın.

Gerçekten canını mı acıtmıştı? Hem de söylediği birkaç cümleyle. Buna inanası gelmese de adamın gözlerindeki hüzün aklına gelince kalbinde bir sızı hissetti.

Kendini toparlaması birkaç dakika sürmüştü. Duvardaki kan izleri dikkatini çekince bir saniye bile düşünmeden odayı terk edip merdivenleri ikişer üçer aştı.

Salona indiğinde Fırat'ın dış kapıdan çıkmak üzere olduğunu gördü. Ona seslense de dönüp bakmamıştı. Tam Fırat kapıdan çıkarken Harun'la karşılaşmış ancak onun da herhangi bir şey sormasına müsaade etmeden çıkıp gitmişti.

Ezgi, koşar adım Harun'un yanına ulaştı.

"Harun?"

Fırat'ın ardından bakmaya devam ederken, "Söyle yenge." dedi.

"Şey, biz biraz tartıştık da... Sen peşinden gitsen. Eli kanıyor. Yardım etmeme izin vermedi."

Harun, Ezgi'ye bir şey sormadan arkadaşının peşinden çıktı.

Genç kız yalnız kaldığında etrafına bakındı. Onun için endişelenmiş olması garip gelmişti. Fırat'ın üzgün olmasından ya da elinin kanıyor olmasından ona neydi ki? Neden ilgileniyordu bu kadar?

Zaten odada söylediği şeyler de kafasını karıştırmıştı. Onu gerçekten anlayamıyordu. Haftalar önce söylediği sözler aklındaydı.

Her şeyi onun için yaptığını söylüyordu. Acaba dün duydukları da kendisi için miydi diye düşünmeden edemedi.

Her şey ortada olmasına rağmen kabullenmek istemediği bazı şeyler vardı. Bunların en başını da Fırat'a karşı kalbinin ısınıyor olması çekiyordu.

Onunla zorla evlenmiş, böylesine karanlık bir hayat yaşayan, vicdansız hatta merhametsiz bir adama karşı kalbinin ısınıyor olduğunu kabul etmek istemiyordu.

Son bir saatte olan her ne varsa unutmaya karar verdi. Hatta haftalar öncesini ve dün gece duyduklarını da...

İçindeki merak hissini yok saymaya çalışıp yukarı çıktı. Resim yapmak için çalışma odasına gireceği sırada Yasemin, koridorun başında Mehmet'le ona doğru yürüyordu.

"Ne oluyorsunuz? Sesiniz bütün evi salladı. Çocuğu emziriyordum. Gelemedim yanınıza."

Ezgi, "Bir şey yok. Her zamanki Fırat Kaçkaroğlu klasiği işte... Bağırıp çağırmaktan başka bir şey bilmiyor." dedi.

Tıpkı kendini kandırmaya çalıştığı gibi Yasemin'i de bu düşünceyle kandırmaya çalıştı.

"Yoksa o Roma'dan gelen arkadaşın yüzünden mi?"

Genç kız, cevap vermek yerine başını sallamakla yetindi.

"Fırat'ın öfkesi saman alevi gibidir. Birkaç saate sakinleyip geri döner merak etme."

"Umurumda bile değil. İsterse hiç gelmesin."

Bu söylediğine kendisi bile inanmamıştı ancak Yasemin'e bir şey belli etmemeye çalıştı.

"Ben biraz çalışsam olur mu? Sinirli olduğum zamanlarda resim yapmak iyi geliyor da..."

Yasemin, daha fazla onun üstüne gitmedi. "Tamam tatlım. Sen çalış. Ben de çocuğu uyutacağım zaten."

Sen Ölme Diye || Berna AslıhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin