-13-

13.3K 686 238
                                    

Genç kız, ıslak saçlarını kurularken bir yandan da kocasının aynadaki yansımasını izliyordu. Aynanın önündeki tarağı aldıktan sonra arkasına döndü.

"Saçlarımı taramak ister misin?"

Fırat, önce kızın elindeki tarağa sonra da karısına baktı ve herhangi bir şey söylemeden uzandığı yataktan kalkıp ona doğru yürüdü.

Saçlarında yayılan koku tüm odayı kendine esir etmişti. Kızın yanına ulaştıktan sonra saçlarının arasına bir öpücük bırakıp tarağı eline aldı.

Beline kadar uzanan karamel rengi saçları vardı. Tarağı saçlarının arasına daldırdığında aslında taranmaya ihtiyaçları olmadığını düşündü. İpek gibiydi. Tarak resmen saç tellerinin arasında kayıp gidiyordu.

Bakışlarını aynaya çevirdiğinde kızın kendisini izlediğini fark etti. Hayran hayran kocasını izliyordu. Bir süre daha saçlarını taramasına izin verdikten sonra arkasına doğru uzanıp adamın elindeki tarağı aldı.

"Ne oldu?"

Ezgi, tarağı tekrar aynanın önüne bırakıp ayağa kalktı. Kocasının elini kavradıktan sonra onu yatağa doğru yönlendirdi.

Fırat, şaşkın bir ifadeyle önce karısına ardından yatağa baktı. "Yetmedi mi da!"

"Yetmedi orası ayrı ama konumuz o değil. Konuşmak istedim sadece biraz."

İkisi birlikte yatağa uzandığında Ezgi, başını adamın göğsüne yasladı. "Sana sormak istediğim bazı şeyler var."

Genç adam, sessiz kalıp karısının devam etmesini bekledi.

"Neden üç sene bekledin? Karşıma çıkmış olsaydın belki her şey çok daha fark olabilirdi."

Fırat, derin bir nefes aldı. "Yapamazdım. Seni kendi karanlığıma çekmekten başka bir işe yaramazdı bu. Ben zaafımı başkalarına göstermemem gerektiğini öğreneli çok oldu."

Kardeşinden bahsediyordu. Seneler önce babasının tek zaafı Duru kalmıştı ve düşmanlarının ilk adresi de o masum kızcağız olmuştu. Fırat, ona daha önce hiç Duru'dan bahsetmemişti.

Başını yasladığı yerden kaldırıp kocasının yüzünü görmeye zorladı kendini. "Duru değil mi?"

Adamın yüz kaslarının gerildiğini fark edince başını hemen göğsüne sakladı. "Yasemin anlattı."

Genç adam, derin bir nefes alıp o yıllara geri dönmemeye çalıştı. "Evet, Duru'yu kaybettikten sonra öğrendim. O günden sonra da kimsenin zaafım olmasına izin vermedim."

"Ama bana izin verdin."

"Sen hayatıma öyle güzel girdin ki bunu düşünmeye vaktim olmadı."

"Peki sonra ne oldu? Yani madem beni karanlığına karıştırmak istemedin neden evlendin benimle?"

Fırat, mahzendeki günü hatırlayınca gülümsemeden edemedi. "Çok hırçındın. Fazlasıyla asiydin. Birinin seni ehlileştirmesi gerekiyordu."

Ezgi, yalancı bir kızgınlıkla geri çekilip kocasının göğsüne vurdu. "Aşk olsun Fırat! At mıyım ben?"

Fırat, kızı tekrar kendine çekip göğsüne yatırdı. "Damarıma basmasaydın belki de seni serbest bırakabilirdim."

Genç kız, derin bir nefes aldı. "İyi ki damarına basmışım o zaman."

"İyi ki..."

Aralarında kısa süreli bir sessizlik oldu. Ezgi, seneler önce kocası karşısına çıkmış olsaydı nasıl bir hayat yaşacaklarını düşündü. Belki her şey daha sancısız olurdu. Belki de daha zor... Her ne olmuş olursa olsun ulaştıkları sonuçtan memnundu.

Sen Ölme Diye || Berna AslıhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin