-18-

11.4K 711 180
                                    

Birkaç hafta sonra...

Haftalardır o kadar sakin ve güzel günler geçiriyorlardı ki Ezgi bu sakinliğin fırtına öncesi sessizlik olmasından korkmuştu. Nitekim yanılmamıştı da...

Aslında güne güzel başlamıştı. Bütün gece kocasının huzurlu kollarında uyumuş sabah da muhteşem bir öpücükle gözlerini aralamıştı. Kahvaltıya inene kadar her şey son derece sıradandı.

Ancak hazırlanıp da aşağı indiklerinde davetsiz bir misafir onları karşılamıştı. Genç kız, merdivenlerden inerken Yasemin'le konuşan kadını tanımadığına kesinlikle emindi. Hatta ikisinin bir ağızdan attığı kahkahayı duyunca kısmandığını söylese yalan olurdu.

Koltukta oturan kadın anakucağında yatan çocuğu kucağına aldığında onlar çoktan salona girmişti. Kadın, Fırat'ı görünce çocuğu tekrar yatağına bıraktı ve hızla adamın yanına ulaşıp Ezgi'yi umursamadan kollarını boynuna doladı.

"Özledim seni hayırsız!"

Genç adam, bu durumdan hiç de rahatsızmış gibi görünmüyordu. Kollarındaki kadından nazik bir tavırla uzaklaşıp gülümsedi. "Özlem, sen nereden çıktın kızım?"

Ezgi, hâlâ olanlara bir anlam verememişti. Bu kadın kimdi ve hangi münasebetle kocasına sarılıyordu hiçbir fikri yoktu. Durumdan rahatsız olduğunu belli edercesine boğazını temizleyince Fırat, karısına baktı.

"Tanıştırayım," dedi kadını işaret ederek ve devam etti. "Arkadaşım Özlem." Bu kez de eliyle karısını işaret etti. "Eşim, Ezgi..."

Özlem, kısa bir şaşkınlık ifadesine büründü. "Evlendin mi?"

İşte o an, Ezgi'nin içinde aylardır uyanmayı bekleyen kıskanç kadın tırnaklarını çıkarmıştı.

"Ne demek evlendin mi? Böyle saçma bir soru olabilir mi? Adam sana mı soracaktı evlenirken?"

Sesini her ne kadar alçak tutumaya çalışsa da Fırat onu duymuştu. Evlendiklerinden beri karısının kıskanç yüzüyle hiç karşılaşmadığından bu söylediği onu gülümsetmişti.

"Efendim, bir şey mi söyledin?"

Özlem, merakla Ezgi'ye bakarken genç kız yapmacık bir ifadeyle gülümsedi. "Evet, diyorum. Evlendik. Nereden baksan beş ay oldu."

Kızın gözlerindeki kıskançlık öylesine barizdi ki Yasemin bile şu an durumun farkındaydı. Ezgi, kızın saçlarını eline dolamadan Yasemin araya girme ihtiyacı hisetti. "Özlem bizim çocukluk arkadaşımız Ezgiciğim."

"Anladım. Sanırım onu düğüne çağırmadığımız için bozuldu bize."

Özlem kendinden emin bir ifadeyle kıza baktı. "Hayır, bozulmadım. Şaşkınım sadece. Fırat ve evlilik kelimeleri bir arada biraz anlamsız duruyor da..."

Ezgi, sinirlenmemeye çalıştı. Öfkeden kızarmış gözlerini kocasına çevirdi. O bakışların anlamı şuydu; bir şey söyle yoksa olay çıkacak!

Fırat, bu bakıştaki anlamı elbette anlamıştı. "Konuşuruz bunları daha sonra. Hadi, kahvaltı edelim artık."

Sinirli bir kadın tehlikeydi ancak iki sinirli kadın ölümcüldü. Bunu bildiğinden ortamı yumuşatmak için böyle bir şey söylemişti. Ancak kahvaltı masasına geçtiklerinde olacaklardan henüz kimsenin haberi yoktu.

Ezgi, kocasının yanındaki yerini aldığında arada bir Özlem'e kaçamak bakışlar atıyordu. Daha onunla tanışalı sadece on dakika olmuştu ve bu on dakika ondan nefret etmesi için yeterliydi.

Sen Ölme Diye || Berna AslıhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin