Önceki bölümü okumayı atlamayın lütfen ☺
Jungkook-
"Abi acele et geleceksen ben çıkıyorum"
arkamdan patırtılarla gelip hızla montunu giydi. Bavulumu almamıştım ama o bavul derdindeydi. Zaten deliriyordum. Ona kavuştuğum günün gecesi beni terketmesi beni ne hale getirdi bilmiyormuydu. Şu an beni abimden başkası anlayamazdı ama oda hissedemezdi. Sadece Taehyung'u ne kadar uzun zamandır sevdiğimi biliyordu. Okuldan ayrıldıktan sonra kendimi onunla olamayacağıma inandırıp hayatıma devam ediyordum. Beni tekrar bulup kendine bağlaması saniyeler sürene kadar bunu yapmaya çalışıyordum. Telefonumda üniversireden kalma fotoğrafları vardı ama zamanla bakmayı bırakmıştım. Çünkü son hallerinin üniversitedekine benzediğini hiç sanmıyordum. Ve baktıkça onu unutmaya yaklaşmadığımı bile anlıyordum. Bir çeşit kaçıştı benim için.
Şimdi ise eski halimden milyonlarca kat fazla seviyordum Taehyung'u. Onu şimdi daha fazla ve kopamayacak kadar seviyordum. Evden çıktığında plansızca peşinden çıkmış nereye gittiğini izlemiştim. Taksiye binmesiyle olayı şimdi algılayabilmiştim. Hızla eve dönüp abimlere mesaj artırmış Seul'e döndüğünü anladığımdaysa hemen bende bilet almıştım, abimde Jiminlerle kalmak istemediğinden benimle geliyordu.
Hoseok olayını kapatıp kalbini şüpheden arındırmam gerekiyordu. O bana defalarca gelmişti ama ben onun gibi cesaretle yapamıyordum. Bu sefer yapacaktım başka bir yolu yoktu.
.
.
.
Taehyung-
Havalimanında uzun bir bekleyişten sonra uçağa binmek için işlemlerimi tamamladım. Jungkook'u uçağa binen insanlar arasında görmem başımın iki kat ağrımasına neden olmuştu. Peşimden geliyordu ama beni gördüğü halde yanıma gelmemişti. Ne yaptığını anlamaya çalışmak yerine uyumak istedim. Bir bir buçuk saat uyku belki enerjime iyi gelirdi.
Koltuğuma yerleştikten sonra yanıma bir kadın oturunca Jungkook'un yanıma oturma ihtimalini yok ettiği için içim rahatlamıştı. Sadece kafamı dinlememe izin verse yeterdi daha sonra toparlanacaktım.
Kadının çocuğu uçuşa geçtiğimiz andan itibaren ağlamaya başlamıştı. Evet rahatsız edici bir şeydi ama bir bebeğe laz geçirmesini beklemek saçmalık olacaktı. Bu yüzden ilk on dakika hiç rahatsız olmuyormuşum gibi davrandım. Bu arada çaprazımızdaki adamın oflamalarını dinliyordum.
"Hey şu çocuğu sustur" Kadın mahçup bir şekilde özür dilediğinde sakin olmaya çalıştım daha sonra sakin olmama gerek olmadığını düşünerek kadının yanından adama doğru uzandım göz göze konuşmak her zaman daha iyiydi benim için. "Bana bak bir kadınla nasıl konuşulacağını biliyomusun?!" Diyerek çenesini kapatmasını bekledim. "Bilmiyorum canım ve bu sesi çekmek zorunda değilim bu yaşta anne olmayı biliyorlar ama bebek bakmayı bilmiyorlar" adam da benden aşşağı kalmadığın da sadece gülümsedim. "Bana baksana kimin ne zaman çocuk sahibi olacağı seni ilgilendirmez gerizekalı, bebeklerin hava basıncından dolayı kulakları tıkanır rahatsız oldukları için ağlarlar eğer bu konu hakkında bilgin yoksa tanımadığın insanlar hakkında küçük beyninle yargılara varma anladın mı?!"
Yerime geri oturduğumda kadın teşekkür edip onun için tartışmamamı söyledi onu "sorun yok" diyerek geçiştirdim. Bebeğin ağlaması şiddetlendiğinde adam homur homur konuşup kadını yeniden rahatsız etmeye başlamıştı. Kadının uzun süredir uymadığı gözlerinden okunuyordu ve bebeğin kafasını dağıtacak enerjisi de yoktu. Ağlama sesinden uyuyamayacağıma göre bebeğe ben bakabilirdim. Annesinin kucağından izin isteyerek alıp ona dinlenmesini söyledim. Bebeği koltukların arasındaki koridorlarda bir ileri bir geri gezdiriyordum ama ağlaması dinmiyordu. Adam hostese beni ve bebeği şikayet ederken onu izledim. Böyle yavşakların anladığı dili çok iyi biliyordum ben.
![](https://img.wattpad.com/cover/136952241-288-k857724.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABY BURN - VKOOK ✓
FanfictionBelki de bekaretimi Jeju'nun güzel koylarından birinde, aşık olduğum doktoruma vermeliydim. Bu güzel bir anı olmaz mıydı?