Böyle çöküp kaldığım için kendime o kadar çok kızıyordum ki. Sabahı sabah etmiştim.
Aynadaki görüntüm çok kötü bir versiyonumdu: Omuzlarım sanki dünyanın yükü altında eziliyormuşum gibi düşük, saçım kuş yuvası gibi, yüzüm bembeyaz, gözlerimin altı morarmış.
Kim için?
Bir Hollywood aktörü için. Bir. Hollywood. Aktörü. İnsanın katıla katıla gülesi geliyordu. Bu saçmalığı yaşayan kişi olmasam gülerdim yani. Ergenliğimi yaşayamamıştım da mı böyle olmuştu acaba?
Önceki gece, televizyona ağzım açık bakmayı kesebildiğim ilk anda cep telefonumu kapatmıştım. Meraktan çatır çatır çatlıyordum ama inadım inattı. Aferin bana. Birazdan elim mahkum açacaktım. Gündüz kapatamazdım, annemler arayabilirdi. Hem tam olarak kim oluyordum da trip atıyordum böyle?
Salona geçip açtım telefonu. Jimmy'den birkaç arama, birkaç tane de Whatsapp mesajı vardı.
"Kübra? Orada mısın?" diyordu. Benden cevap çıkmayınca da "Fotoğrafları gördün, değil mi?" olmuştu son mesajı.
Elim benden önce davrandı. "Gördüm," yazdım bir solukta. Trip bile atamıyordum. Hale bak.
Sanki telefonun başında bekliyormuş gibi "Düşündüğün gibi değil," yazdı saniyeler içinde.
Eminim.
Arama tuşuna basarak kendimi bile şaşırttım. Neyse ki görüntülü arayacak kadar aklımı yitirmemiştim.
"Nasıl peki?" diye sordum. N'aber der gibi.
"Ben sadece oradan geçiyordum," derken sesi uyku sersemi gibi çatallı çıkıyordu. Ya da kısılmış gibi. Aradaki farkı anlayacak kadar tanımıyordum onu.
Öfkeme rağmen alay hakimdi sesime. "Sen oradan geçiyordun ve yanlışlıkla öpüştünüz yani öyle mi?"
Telefonun mikrofonuna verdiği nefes kulağıma çarptı. "Fotoğraflara dikkatli baktın mı?"
"Ana fikri kapacak kadar iyi baktığıma inanıyorum."
"Siktiğimin aptalı!*" (*Fucking idiot)
Bir de bana küfür mü ediyordu??? "Efendim?!"
"Özür dilerim. Tori'nin fırsatçı kuzen taksim* menajerinden bahsediyorum!" (*slash)
"Tüm aileyle tanıştın ha?" Valla ben bir şey yapmıyordum. Kendiliğinden oluyordu.
"Tanrım Kübra! Şunu yapmayı kes."
"Neyi?" diye sordum masummuşum gibi.
"Bak... Açıklamama izin ver."
"Sorun yok, Jimmy. İstediğini öpebilirsin, beni ilgilendirmiyor ve bu yüzden bana bir açıklama yapmana da gerek yok."
"Anlamıyorsun! Ben kimseyi öpmedim! Sence de sadece üç fotoğraf karesinin basına servis edilmiş olması garip değil mi? Paparazziler için Victoria's Secret modelini öptüğüm bir video çok daha değerli olurdu!"
"Bu işler nasıl yürüyor bilmiyorum..." diye kabullendim. "Umurumda da değil!" diye ekledim. Kuyruklu yalan.
"Sadece beni dinle," dedi 'bilmediğini ve umurunda olduğunu biliyorum' der gibi. "Sana söylediğim gibi birkaç saat takıldım partide. Eve dönmeye karar verdiğimde arka kapıyı kullandım çünkü giriş paparazzi doluydu. Gerçekten oradan geçiyordum yani! Tori ve geri zekalı kuzeni arka kapının önündeydi. İkisini de tanımıyordum." Öyle hızlı konuşuyordu ki araya giremedim bile. Çok kızmıştı. Arada küfür edip duruyordu. "Sonradan öğrendim kızın model olduğunu. O işe yaramaz götün de kuzeni olduğunu. Kapıdan geçerken Tori birden önüme atladı. Onun da o karanlıkta kim olduğumu gördüğünü sanmıyorum. Birden bana sarılıp öpmeye çalıştı. O an bir zürafayı da öpebilirdi ve farkı anlamazdı inan bana! Kuzeni kim olduğumu fark ettiğinde, on saniye içinde onlarca resmimizi çekmiş. Video çekseydi kızı kendimden uzaklaştırmak için belinden tuttuğumu, ısrarla ensemden tutup beni öpmeye çalışırken omuzlarından tutup kendimden uzaklaştırdığımı görebilirdi herkes. Herkesin öpüştüğümüzü sandığı kare biraz ışığın biraz da pozisyonumuzun ürünü. Dudakları dudaklarıma değmedi bile. Zaten sonra her tarafa kustu. Ayakkabılarım da dahil..."
"Gerçekten mi?" diyebildim.
"Gerçekten. Çok kızgınım. O küçük pislik* bir daha Hollywood'a ayak basamayacak. Bunu sağlayacağım. Götünü mahkemeye verip Ohio'daki tarlasına kadar süreceğim! Kuzeninin kariyerine yardımcı olup parayı kıracağını sanarken mısır tarlasında borç içinde yüzerken bulacak kendini!" (*little fuck)
Böylece ikilinin kütüğünün Ohio olduğunu da öğrenmiştim. Ama hakkını teslim edeyim iyi bir hikayeydi. Jimmy'nin fazlasıyla mağdur edildiği bir hikaye. Jimmy de kızgın mağduru iyi oynuyordu şimdi. Aktördü ne de olsa. "Gerçekten böyle mi oldu?"
"İnanmıyor musun?" diye sordu ihanete uğramış gibi.
Doğruyu söylese ne olacaktı? "Fark eder mi?" diye sordum şimşeklerini çekmek pahasına. "Bana bir şey borçlu değilsin. Senin kızgın kız arkadaşınmışım gibi davranmayı keselim lütfen."
"Peki davranmayalım," dedi dişlerinin arasından. "Neyin var senin?" (*What the hell is wrong with you?)
"Yok bir şeyim," dedim otomatik.
"Bu öpücükle alakalı bile değil aslında, değil mi? Ödül töreninde sana bir şeyler oldu..."
Bir süre cevap vermedim. O da bekledi beni telefonun ucunda. Sonunda sesli bir nefes verdim. Anlattıklarına inanıyordum. "Haklısın... Bu öpücükle alakalı değil. Artık değil... Çok düşündüm dün akşamdan beri. Sen çok uzaktasın... Benim alakamın olmadığı, anlayamadığım bir dünyada yaşıyorsun... Hem zaten her gün birilerini işin gereği öpüyorsun ve ben bu konuda ne hissettiğimi bile düşünmemişim bugüne kadar... Ne komik değil mi?"
"Ben Wolverine'im! Önümüzdeki on yıl kimseyi kolay kolay öpeceğimi sanmıyorum!" Komikti belki ama gülmüyordum. Ayrıca Wolvie, başta Jean Grey olmak üzere birkaç kadın da öpmüştü! Jimmy sessizliği doldurmaya çalıştı. "Bak. Anlıyorum bazı şeylerin farkına yeni yeni varıyorsun. Ama sakin olursan çözebiliriz bunu."
"Hayır, Jimmy. Çözemeyiz..."
"Neden yapıyorsun bunu?!" Sesi yükseldi. "Onu gerçekten öptüğümü bile düşünmüyorsun! Anlamıyorum."
"Anlamayacak bir şey yok. Maliyet-fayda analizime göre maliyetlerin ağır basıyor Jimmy." Bana bile fazla soğuk gelmişti açıklamam.
"Bu senin bir proje gibi tamam ya da devam kararı alabileceğin bir şey değil!"
"Kim diyor?"
"Ben."
"Bu konuda yapabileceğin pek fazla bir şey yok."
O da farkındaydı bunun. "Burada sıkışıp kaldım. Çekimler bitmeden oraya gelemem. Lütfen sen gel buraya. Yüz yüze konuşalım."
"Benim hayatım burada. Seninki orada. Neyi konuşacağız? Delilik bu, Jimmy..." Cevap vermedi. Delilikti basbayağı. Biliyordu. "Yüz yüze birbirimizden hoşlanacağımızın bile bir garantisi yok ayrıca!" diyerek pastanın üzerine kirazı diktim.
"Ben ondan hiç emin değilim işte!" diye karşı çıktı.
Bu sefer de ben cevap vermedim.
"Akşam işten çıktığında konuşsak sinirin geçmiş olur mu?"
Gerçek olmadığına inanmak istiyordum. Bir insan evladı bu kadar tatlı ve anlayışlı olamazdı! "Sinirli değilim ki..." En azından artık değildim. "Üzgünüm, Jimmy. İşler daha fazla zorlaşmadan mantıklı davranalım lütfen... Ben..."
Cümlemi tamamlayamadan sözümü kesti. "Lütfen. Hayır. Sırtını dönmeden önce sakin kafayla düşün sadece. Her zaman bir yol vardır. Göreceksin sen de. İstediğin kadar düşün. Ben... Senin aramanı bekleyeceğim."
Instagram: @sezen.aksin
![](https://img.wattpad.com/cover/144660983-288-k284661.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapak Modeli 🌙Yarı Texting🌙 (Tamamlandı)
Historia CortaKendi halimde Wattpad'de hikayemi yazıyordum. Ta ki fotoğraflarını kullandığım Amerikalı aktör, 'Ne hakla fotoğraflarımı izinsiz kullanıyorsun??' diye çemkirene kadar... Tüm hakları Alfa Yayın Grubu'na aittir. Başlangıç tarihi: 9 Nisan 2018