"Sanırım biraz son dakika insanısın..."
Jimmy biraz eğlenen biraz da inanamayan gözlerle, oturma odamın, o içinde bomba patlamış haline bakıyordu an itibariyle.
Bavula yeni ütülediğim birkaç parça bir şey daha yerleştirdikten sonra birçok eşyanın yığılı olduğu yemek masasına geçtim. Jimmy'nin kafasının etrafı henüz içlerinden seçim yapacağım kozmetik malzemelerle doluydu. Dudak büküp "Hiçbir zaman çok düzenli biri olamadım," diyerek sandalyeye çöktüm.
"Annem dağınık ve paspal biri olduğumu söyler ama seninle tanışmalı kesinlikle!"
Fikir ensemdeki tüyleri diken diken etti. "Kendini daha iyi göstermek için beni mi kullanacaksın?*" (*You will use me just to make yourself look better?)
"Ne yapabilirim? Ben bir pragmatistim."
Gözüm laptopun saatine kaydı. Saat gece yarısına geliyordu. Ve önümdeki listede en önemli maddelerden birinin karşısında hala tik yoktu. "Az kalsın unutacaktım. Check-in yapmam gerekiyordu!" dedim telaşla. Koltuğumu seçmiştim ama havaalanında normal check-in sırasında beklemeden direkt baggage-drop'a gitmek istiyordum. Hemen telefonumu aldım elime.
"Türk Hava Yolları'yla geliyorsun değil mi?"
Online check-in sayfasına girip rezervasyon kodumu girdim. "Evet." Check-in işlemini gerçekleştirdim.
"Güzel reklamları var..." dedi Jimmy. "Favorim Morgan Freeman'lı olan."
Online check-in onayı email olarak geldi. Bu iş de tamam. Telefonu bir kenara bıraktım. Listeme bir tik daha attım. "En son The Lego Movie temalı uçak içi emniyet filmi çekmişler. Görmelisin. Çok eğlenceli."
"Gerçekten mi? O küçük adamları seviyorum... Bakacağım.*" (*I will look it up)
"Batman çok şekerdi..."
"Türk Hava Yolları hakkında reklamları ve sponsorlukları dışında pek bir şey bilmiyorum doğrusu. Güvenilir bir hava yolu mu?
"Bildiğin herhangi başka bir hava yolu gibi...* StarAlliance üyesi." (*Like any other airline)
"Direkt uçuyor olmaları harika."
Yaklaşık on üç saat sürecek uçuşu yirmi dört saatte tamamladığım olmuştu önceki Amerika ziyaretlerimde. "Son birkaç yıldır var bu sefer. Biz arkadaşlarımla geldiğimizde bavullarla filan biraz rezil olmuştuk yollarda..."
"Ne kadar yük getirmene izin veriyorlar?"
"2 parça 23'er kilo. 50'şer pound civarı yani. Kabine de 18 pound kadar." Jimmy'nin bagaj sınırının ne kadar olduğundan haberi olduğunu pek sanmıyordum açıkçası.
"Anlıyorum... Peki havaalanına nasıl gideceksin? O kadar yükle yardıma ihtiyacın olmayacak mı?"
Gerçekten bu kadar düşünceli olabilir miydi? "Taksiyle gideceğim." Borç batağında da olsam, biraz yaşamak gerekiyordu! O arada bir yandan da kabine alacağım kozmetik malzemeleri seçerek 1 litrelik kilitli poşet içerisine yerleştiriyordum. "Sadece asansörle aşağı inmem gerekiyor," dedim gülerek. El kremi, yüz kremi, deodorant, minik şişe bir parfüm ve birkaç makyaj malzemesi de ekleyelim. Tamam.
"Umarım taksi şoförü yeterince kibar olur."
Tatlılıktan ölünmüyordu neyse ki. "Hiç değilse bavulumu bagaja koyacaktır." Bir anlığına masanın altına eğilip sırt çantamın ön gözüne ıslak mendil ve kağıt mendil attım. Doğrulup alnıma yapışan saçı geriye ittim. Beni izlerken Jimmy'nin gözlerindeki muzip bakıştan anlıyordum ki çok iyi zaman geçiriyordu. "Zaten ben o kadar eşya getirmeyi planlamıyorum."
![](https://img.wattpad.com/cover/144660983-288-k284661.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapak Modeli 🌙Yarı Texting🌙 (Tamamlandı)
ContoKendi halimde Wattpad'de hikayemi yazıyordum. Ta ki fotoğraflarını kullandığım Amerikalı aktör, 'Ne hakla fotoğraflarımı izinsiz kullanıyorsun??' diye çemkirene kadar... Tüm hakları Alfa Yayın Grubu'na aittir. Başlangıç tarihi: 9 Nisan 2018