Kendi halimde Wattpad'de hikayemi yazıyordum.
Ta ki fotoğraflarını kullandığım Amerikalı aktör, 'Ne hakla fotoğraflarımı izinsiz kullanıyorsun??' diye çemkirene kadar...
Tüm hakları Alfa Yayın Grubu'na aittir.
Başlangıç tarihi: 9 Nisan 2018
Barbekünün ikinci yarısı nispeten daha olaysız geçti. Sorgulamam bitmiş görünüyordu, kırılabilecek kalplerden bahsetmedik, Rus kadınlarını da daha fazla çekiştirmedik.
İkinci posta etler de bittiğinde Fred evine döndü, biz de barbeküyü temizleyip masayı topladık. Güneş iyiden iyiye alçalmaya başladığında gitme vakti gelmişti.
Macy ben dönmeden bir daha uğrayacağımıza söz verdirdi. 'Büyük bir zevkle' dedim. Gerginliğim geçince epey eğlenmiştim aslında. Tanışma en zor kısımdı. Yani artık uğramamamız için bir neden yoktu. Tabii uğrardık. Ben dönmeden.
****
Arabaya bindiğimizde Jimmy beni Malibu'ya götürmek istediğini söyledi. Tıka basa da yemiştik üstelik! Kumsalda bir yürüyüş iyi gelebilirdi.
Santa Monica'dan yola çıktıktan yirmi-yirmi beş dakika kadar sonra Malibu'daki Escondido Beach'e ulaştık. Arabayı park edecek yer bulana kadar bir yarım saat daha geçti fakat!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kumsala daracık bir merdivenden nihayet inebildiğimizde yüz metre kadar solumda pahalı görünen birkaç villa buldum. Sağ tarafımda kumsalın kalan kısmı ilerideki buruna kadar uzanıyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Etrafta kimseler yoktu. Dalga seslerinden başka hiçbir şey duyulmuyordu. Tabii bir de martı çığlıkları. Henüz mart ayıydı tabii. Kaliforniyalıların okyanus sezonunu açtığını sanmıyordum. Üstelik güneş de ufukta iyice alçalmıştı; o gün buraya gelen olduysa bile çoktan evlerine dönmüşlerdir diye geçirdim içimden.
Jimmy aklımı okudu sanki. "Park sıkıntı olduğundan yüksek sezonda bile çok aşırı kalabalıklar olmaz burada."
Gözlerimi kapatıp temiz havayı ciğerlerime çektim. Rüzgâr yok gibiydi. Dalgalar usul usul kıyıya vururken acele etmiyorlardı. Güneş batmak üzere olsa da hava hala serin sayılmazdı. İstanbul'da olsa asla katlanamayacağım martı sesleri bile güzel bir şarkının eşlikçisi gibi geldi bana orada. "Çok huzurlu," dedim derin bir nefes daha içime çekerken.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.