2. bölüm -Evlenmiyorum, evlenemiyorum değil.

15.4K 569 437
                                    

YEKTA

Yeni iş arkadaşlarımla uzun bir muhabbetin ardından olaysız bir şekilde eve dönmüştüm.
Akşam yemeğinde herkes masadaydı. Babam dünküne nazaran bugün sakin görünüyordu.

Her zamanki gibi babam yemeğini hızlıca yedikten sonra haberlerin karşısına geçmişti. Bense yemeğimi yavaş yemeği severdim. Yemekten sonra masayı kaldırmadan kısa sohbetler yapardık. Yine o sohbetlerden birini tamamlamıştık. Annem ve Azra masayı kaldırmaya geçmişti.

Mutfağa götürülecekleri alarak bende yardım ettim. Sonuç olarak bende bu evde yaşıyordum. Hiç olmazsa bunu yapabilirdim.

Elimdekileri tezgaha bırakıp anneme döndüm ve hep yaptığım gibi gülümseyerek yanaklarını sıktım.

"Sultanım ellerine sağlık."

Annem yorgunlukla, elindekileri açık olan dolaba yerleştirdi.

"Afiyet olsun. Ne vardı evlensen bir gelin getirsen şu eve, işleri o yapar bende otururdum."

Yine konu evliliğe gelip çatmıştı.

"Sultanım sen gelin değil hizmetçi istiyorsun. Yardımcı tutalım o yapsın işleri sende otur."

"Oğlum yardımcı bedava gelip yapacak değil ya."

"Bizde bedavaya tutmayacağız."

"Sen evlenme zaten."

Tezgaha yaslanıp başımı geriye attım. Neden bu kadar isterler ki evlenme mi? Hayat benim hayatım sonuçta, istediğim gibi yaşamak hakkım değil miydi?

"Anne evlenmek istemiyorum. İstesemde kendi kriterlerime uygun birini bulmam imkansız."

"Birde kriter çıktı başımıza, biz evlenirken yoktu böyle şeyler. Şimdi ki gençler evlenmemek için kriter bahanesi uydurup duruyor."

Kıkırdama seslerini duyunca kapıdan tarafa baktım. Olcay ve Azra bize bakıp gülüyorlardı.

"Bak iki tane mis gibi yardımcı sana, şimdi onlar herşeyi halleder. Sonrada bize kahve yaparlar."

Olcay'ın kaşları hayır der gibi havalanırken, Azra yüzünü devirdi.

"Hadi gençler görelim sizi."

Annemin kolundan tutup salona götürdüm. Olcay'ın homurdanma sesleri duyulduğunda annemde bende gülmeye başladık.

"Olcay mutfağı yıkmasın oğlum."

"Yıkmaz yıkmaz."

Yarım saate yakın bir süre sonra Azra elinde kahve tepsisiyle içeri girdi. Babamdan başlayarak kahveleri dağıtmaya başladı. Hemen arkasından Olcay'da içeri girdi ve elindeki tabakları masaya bırakıp kendini koltuğa attı.

"Bulaşık yıkamadığım kalmıştı, sayende onuda yıkamış oldum abi."

Kahvemi alıp geriye yaslandım ve muzipce gülümsedim.

"Ne güzel işte, hem okulu bitiremezsen bulaşıkçı olarak işe girersin belli mi olur?"

"Offf abi ya. Uğraşma benimle, ben okulu bitiremiyorsam sende evlenemiyorsun."

Ters ters baktığımda koltuğun köşesine sinercesine sustu.

"Evlenmiyorum, evlenemiyorum değil."

Annem boş kahve fincanını tepsiye bırakırken, konuşmak için fırsat kolluyordu. Kim bilir yine evlilik hakkında ne nasihatlar verecekti.

"Nermin hanımın kızı Sena okulu bitirmiş."

SESSİZ EMANET   (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin