17. Bölüm

7.5K 376 133
                                    

Evleneli bir ay olmuştu neredeyse.
Uyuduğu koltuktan küfür ederek kalktı, belinin ağrısı ile. Bazen yatakta bazen koltukta yatıyordu. Selin ile sürekli yer değiştiriyorlardı. Selin'in olmadığı zamanlarda yatakta yatıyor, diğer zamanlarda ise koltukta.

Saçlarını toplarken, belini tutarak banyoya ilerleyen genç adama baktı göz ucuyla ve hazırlanarak mutfağa geçti. Azra ve Sevgi hanım kahvaltı hazırlamaya koyulmuşlardı.

Sevgi hanım ekmekleri doğrarken bir yandan da Azra'ya emirler yağdırıyordu.
Azra ise hangisini yapacağını şaşarak olduğu yerde durarak çıkıştı annesine.

"Anne iki tane elim var. Teker teker söylesen olmaz mı?"

Sevgi hanım karşılık veren kızına baktı elini beline koyarak, cevap vereceği sırada mutfağa, yeni girmiş olan Selin çarptı gözüne.

"Ooo gelin hanım uyanmışsınız."

Selin gözlerini devirerek dolaba yaklaştı ve kahvaltılıkları çıkarmaya başladı. Sevgi hanım elindeki bıçak ve ekmeği bırakarak ellerini yıkadı. Bir yandan elini kurulurken bir yandan da kızına dönerek.

"Azra sen yengenle hallediver kahvaltıyı."

Azra ağzı açık annesinin gidişine bakarken, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Annesinin daha önce hiç böyle yaptığını görmemişti. Dönerek birde bardakları tepsiye koyan yengesine baktı.

"Ne oldu böyle birden bire anneme ya!"

Selin omzunu silkip işine devam ederken Azra'da dudaklarını büzerek annesinin yarım bıraktığı ekmekleri kesmeye başladı.

......

Yekta aynaya bakıp saçlarını düzeltirken, annesi içeri girerek banyoya ilerlemişti. Annesine yandan bir bakış atarak her gün banyoya bakmasına anlam verememişti.
Önceden haftada bir gelir, kirlileri alır giderdi ama şimdi her gün gelip hiç bir şey almadan gidiyordu.

Banyodan çıkan ve koltuğun üzerindeki pikeye bakan annesine döndü.

"Sultanım bir şey mi arıyorsun?"

"Yok oğlum ne arayacağım kirli var mı diye baktım."

Oğlunun daha fazla soru sormaması için hızlı adımlarla odadan çıkmıştı.
Yekta koltuğun üzerinde unuttuğu pikeyi toplarken annesinin arkasından dudaklarını araladı.

"Sende bir hal var ama bakalım göreceğiz sultanım."

.....

Kahvaltıyı hazırlayan Azra ve Selin kahvaltıdan sonrada masayı toplayarak bulaşıkları yıkamışlardı. Selin çağrıldığı işe geç kalmamak için çıkarken Yekta bir kaç saat sonra gidecekti.

Karısının çıktığını gören genç adam, yetişip kolundan tutarak durdurdu.

"Ne bu acele, yine görev mi yoksa?"

Göz kapakları ile vermişti bu kez cevabı ve açık kapıdan çıkmak için hamle yaptı. Hamle yapmıştı yapmasına ama kolu hala genç adamın elinin arasındaydı. Kolunu tutan ele dikti bakışlarını.

Yekta eline olan bakışlardan hala tuttuğunu farkederek çekti elini ve yel gibi giden karısını arkasından izledi.

"Ne o? Karın seni yolcu edecekken sen onu mu yolcu ediyorsun?"

Annesinin iğneleyici sözlerine aldırış etmeden çevirdi bakışlarını ve gülümsedi.

"Ne kaybederim sultanım?"

Kapıyı kapatıp annesinin omzuna elini atarak salona yönlendirdi, bir yandan da kardeşine seslenirken.

"Azra bize kahve yapar mısın abicim?"

SESSİZ EMANET   (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin