(12. Bölüm) Nişan

8K 391 57
                                    

Sabah erken uyanan Yekta hazırlanıp çıktı. Selin'in numarası olmadığı için mecburen evine gidecekti. Hava yeni yeni aydınlanırken, kendisine kıza kıza yürüyordu. Numarasını almak hiç aklına gelmemişti ki.

Babası erkenden işe gitmek zorunda kaldığı için arabayı alamamıştı. Şimdi ellerini deri montunun cebine sokmuş, hızlı adımlarla yürüyordu. Kulaklarının üşüdüğünü farkedince montunun şapkasını kapatmıştı.

Yanından geçen arabaların sesleri arasında keskin bir ses duyduğunda başını çevirip baktı. Siyah bir motor hızla geçiyordu arabaların yanından.

"Bu soğukta hangi akıllı motora biner ki?"

Gözlerini devirip döndü önüne ve adımlarını dahada hızlandırdı.

Selin'in evinin önüne gelmişti ama on dakikadır kapı açılamamıştı. Üşüyen ellerini bir birine sürterken, etrafa göz gezdirdi. Kendisinden tarafa gelen siyah motoru farketti ve dikkatle bakmaya başladı. Motor evin önünde durdu. Kaskını çıkarıp üzerinden inenin Selin olduğunu görünce şaşkın bir ifade ile, kendisine yaklaşmasını bekledi. Bu kadın daha çok şaşırtacaktı kendisini anlaşılan.

Selin, Yekta'ya kısa bir bakış attı ve üşüdüğünü görünce hemen kapıyı açtı. İçeri giren Yekta, yüzüne vuran sıcaklıkla istemsiz gülümsedi. Koltuğa geçti ve biraz olsun ısınan bedenine bir ağırlık çöktüğünü hissetti. Mutfaktan kahve kokusu geliyordu burnuna. Kahveyle pek arası yoktu aslında. İkram edilince, kırmamak adına mecburen içiyordu.

Selin ise, kapıda kendisini beklerken üşüyen Yekta için sıcak bir içecek hazırlama telaşına girmişti.

Yekta elinde tepsi ile yanına yaklaşan Selin'e baktı. Kendisine uzatılan fincanda kahve olduğunu düşünerek aldı. Sabah aç karnına kahve içmek hiç kendisine göre değildi. Kendince süt içmek daha mantıklı geliyordu.

Fincana bakıp, kahve değilde salep olduğunu görünce, yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Selin kendisini tanımaya başlamıştı anlaşılan.

"Teşekkür ederim."

Selin gülümseyip kendisine yaptığı kahveden yudumladı. Yekta ise, gülümseyince daha da güzel olduğunu düşünerek gözlerini ayırmadı Selin'den.

"Bugün annemlerle alışverişe gitmen gerekiyormuş. Senin için sorun olur mu?"

Selin önce anlam veremediği bir bakış attı kaş altından. Ardından kahvesinden bir yudum aldı. Yekta ise hala anlamak ister gibi bakınıyordu.

"İşten izinde almamız gerekiyor."

Selin yine sessizce kahvesini yudumluyordu. Yekta bu duruma sinir olmuşcasına, aldığı nefesi burnundan verdi.

Yekta'nın kendisini anlamadığını farketti. Nasıl anlaya bilirdi ki, tanımıyordu bile kendisini. Elindeki fincanı bırakıp ona döndü.

"İşten izin aldım. Annenler ile alış verişe gitmemde sorun olmaz."

Yekta donuk bir ifadeyle baktı, sonra başını salladı. Nasıl anlaşacağını düşünüyordu. Konuşmayan birisi ile anlaşmak oldukça zordu.

"Eve geç kalmazsak iyi olur. Bizimkilerin haberi yok burada olduğumdan."

Fincanı masaya bırakıp salondan çıktı. Bir süre sonra üzerini değiştirmiş bir şekilde döndü. Yekta fincanında kalan son yudumunuda alarak ayağa kalktı. Çıkmak için kapıya yöneldiklerinde, Selin'in vestiyerdeki montlara baktığını farketti. Buruk bir ifade ile montlara bakışına anlam verememişti.

Selin eline aldığı tozlu, deri montu hafif silkeleyerek giydi. Yekta, Selin'in bu halini, üzerindeki montu inceleyince anladı. Mont Alp Bey'in montuydu. Beraber dışarı çıktıklarında görmüştü.

SESSİZ EMANET   (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin