YENİ BİR İŞ YENİ BİR HAYAT DEMEKTİR

156 107 7
                                    

Eve girmek için anahtarları cebimden çıkardım.

Hay aksi!...

(Anahtar düştü)

Çömelip alırken, arkamdaki daireden sesler.

-"Yeter artık, istemiyorum seni, ayrılmak istiyorum, çık git artık hayatımdan" Ayten teyze yine Bahri amcaya bağırıyor.

Bahri amca 1.80 boylarında, vücudu artık sigaradan kurumuş ve sarkmaya başlamış, yaşı bildiğim kadarıyla 49'idi fakat alkol o kadar etkisini göstermiş olmalı ki, gören 60'yaşında sanacak adam cağızı.

Saat akşam üstü 18:14.

Buse ye cevap vermediğimi fark edip ekledim:


''Kusura bakma, ne söyleyeceğimi bilmiyorum, benim bünye pek alışkın değil böyle aksiyonlara, cevap veremedim kusura bakma... fakat.. fakat artık bir işim var, iş başvurusu yapmıştım, kafam biraz dağınık Buse, kusura bakma, görünce ara beni olur mu?.''


Üstlerimi askılığa astıktan sonra evin erkeği olan Rasim abiye selam verdim.

Rasim abi ise; 1.80 boylarında,48 yaşında, kara kaşlı, kara gözlü, sigara ve alkolden yüz hatları belirginleşmiş, uzun, ince bir adam.
Bundan 20'sene önce geçirdiği bir kaza sonrasında hafızası belirli süreler gidip gelen bir hayata başlamış.

Ah! ne zor bir durum.

"Merhaba Rasim amca" 

-"Merhaba oğlum, hoş geldin." Oğlum dediğine bakmayın, oğlu değilim. Bundan birkaç sene önce benim de içinde bulunduğum arabada ailemi kaybetmişim, annem, babam, hepsi o araçta kaldı... Bana anlattıkları bu, ben ise yoğun ve riskli bir ameliyattan sağ çıkmışım. Hayattaki tek başarım bu olsa gerek!...Evet evlatlığım.

Odama, odamıza doğru yol aldım,
Şimdi sıra kendime üst bulmaktaydı.
Bir önceki üstümü evin hanımı Betül teyze makinaya koyuvermiş, bunu odaya girdiğimde eşyaların çoğunu toplanmış bir biçimde gördüğümde anladım.

Betül teyze; 1.70 boylarında, dışarıdan bakıldığında 40 yaşında gibi gözüken, kahverengi gözlü, hafif kumral, saçları düz ve sırtına gelen bir ev hanımı.

Odaya girdiğimde hemen sağımda vantilatör, tabii bu bilgisayar masasına çevirili, onun dibinde bilgisayar masası ve üzerinde sağda kalan laptop, hemen solunda 2.bir monitör.
Tam oyuncu masası.
Kapının solunda, az ilerisinde orta boylarda, beyaz ve kahverengi, kendine pek de hayrı olmayan bir dolap, belirli yerleri kırık dökük içinde, çorap ve iç çamaşırı, en alt çekmecede ise alet hırdavat olan zor şartlar dolabı...
Kapının önüne çapraz serilmiş 2 adet kahverengi ve beyaz halı, hemen bir solunda benim yer yatağım...
Normal yatağın önünde, yani bilgisayar masasının hemen solunda bir dolap, içerisinde kıyafetler var diyemeyeceğim çünkü hepsi dolabın hemen önünde yere yığılmış halde sorsan toplanmış evet..

Biliyorum çok betimledim evimi çünkü onu seviyorum.

İçeri girdim, hemen sağ tarafımda, yere yığılı üstlerden birkaç tane seçtim.
Gitar öğrenmeye heves tutturmuştum, gayet iyi gidiyordum, hatta kendi kendime söz yazıp notaları o söze göre uyarlayacak kadar ilerledim.

Bundan 2 ay öncesine kadar bir arkadaşımdan hediye olarak aldığım, ön ve arkası beyaz, yanları ise kırmızı, telleri neredeyse pas tutmuş bir gitara sahip olsam da,
İş görürdü.

Saat 20:00'a yaklaşıyordu.
Bu saatte ne mi var ?

Şöyle izah edeyim:
Hava kararınca başlardı benimkisi...
Sanırım bu garip bir sendrom; karamsarlık ve bunalım.

Gitarımı sırtıma çalıp sahile doğru yol aldım her zamanki gibi...
Kendi belirlediğim bir kayalık,deniz kenarı,deniz,dalga sesleri ve zifiri karanlık,bu bana iyi geliyordu,hem zaten bir insan daha ne isteyebilir ki ?.

Kız arkadaşım aklıma bele gelmiyorken.
Huzur...
Kendimce uyarladığım notaları tıngırdattıktan sonra saat 21:30 civarında eve geri yol almam gerekiyor.

Sokağı 3'ayrı yol ile kurulmuş,kuytu köşe tsrafta,aşağısı küçük bir telefon dükkanı olan,üzerinde ise küçük,dışarıdan bakıldığında normal sanılacak'ki balkonundan bir çiçek buklesi bile bulunmayan,dışı hoş içi bir o'kadar boş...
Tam da benim gibi bir eve sahibim,ki ev benim değil .

Hâlâ uyumamışsın çocuk ? #Wattys2019 (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin