I.BÖLÜM İSTİKAMET NORVEÇ !

103 83 3
                                    

Umut etmeyi yıllar önce yaşadığım bir umutsuzluğa gömmüştüm o'araba kazasında,
Peki ya şimdi ? ...

Şimdi umut' mu ediyordum ?

Saat 17:00'da cenazesine geç kaldığım Fatih abim...

Şehrin en kuytu ve unutulmuş köşesinde bir mezara gömüldü bana umut'u öğreten adam...
Şimdi ellerim sweatshirt'ümün cebinde,mezarının başındayım.

"Fatih abi !
Senin için öldü diyorlar...
Bence artık kalkıp bunların gerçek olmadığını kanıtlaman gerek,
Ne dersin ? "

Uzun bir sessizliğin ardından akan göz yaşlarım.

"Fatih abi !
Umut verip umut almak nedir Fatih abi !.
Şimdi böyle mi olacağız ?...
Ya hadi kalk artık,hadii bak daha bu hafta yeni ürünler gelecek,onların barkod numarasını sisteme geçireceğiz..."

Ses yoktu...
Yaşadığım psikolojik çöküş beni böyle konuşmaya itiyordu.

"Tamam o'halde,
madem öyle.
Ben gidiyorum.
Bak gidiyorumm !. "

Yavaş yavaş ilerlerken

Hayat yol olur yorar insanı ; sırtını dönüp arkana baktın mı ?

Dönüp kalemimi çıkardım defterden ve şimdi mezar taşına yazıyorum.

"Herkes kendi uçurumunu yüreğinde taşır"

Ve o'gün birkez daha umudumu toprağa vermiştim.

Arkamda bıraktığım Fatih abimi,koruyucu ailemi,kız arkadaşımı,bu benzinliği ve bu yalnız kenti,hiç düşünmeden bindiğim otobüsün ardında bırakmışlığımdı yeni hayatım.
Ne olacak ?
Ne bitecek ?
Bilmiyorken,bildiğim tek birşey varsa,
Gidiyorum !...

'Blue foundations-eyes on fire"

Otobüsün arka sırasındayım,
Bu şehir...
İnsanı içine içine,derin bir karanlığa çekiyor,
Fakat artık geri dönüşüm yok...

Ön kapıya doğru ilerlemek için labirent misâli,insanların önümü kapattığı yoldan geçmem gerek.
Kulaklığımı cebime koyduktan sonra :

1.yi geçtiik...
2.de tamam.

"Pardon"

Evet,bu gerçekten tam bir çıkmaz :
İki kadın,biri sola doğru sırtını dönmüş diğeri sağa doğru,
İşin kötüsü ikisi'de aynı hizada ve kalçaları yolu ip gibi yapmış.
Sanırım birine temas ettirmem gerekecek...
Önlerinde durup iki elimle çantamın ipini tutarken:

"Pardon,geçmem lazım . "

Ah !... Allahım ne vasat bir durum.

Sağdaki kadın omuzunu siper alırcasına arkasına,bana,geç der gibi süzerken,
zaten birdaha nerede karşıma çıkabilirler ki...
Sırtımı soldaki kadının sırtına döndüm,kalçası bana dönüktü benim'de ona...
Cinsel temasa girmemek için parmaklarımın ucunda,belki geçerim diye düşünüyorken.
Kahretmesin !... işte oldu...
Vücudumdan soğuk terler akarken,bu yaşadığım sayılı utanç verici olaylardan biri.

"Pardonnn"

Kendimi hızla dışarı attım.
Araçtaki insanların bana marifet yapmışım gibi tebessüm edişlerini görüyordum.
Allahım az önce ben ne yaşadım ?...
Kafamı dağıtmak için yarıda bıraktığım şarkıyı açtım kulaklığımı takıp.
Beylikdüzünde indikten sonra limana doğru yol aldım.

Bir gemi üzerinde Marmaris yazılı.
Kalkış için hazırlık yapıyorlar, ah ! Evet bu gemiye binebilmek için ücretim yok ama birkaç fikrim var...

Limanın deniz fenerinde,baş ucunda,yolcu bekleyen 3' katlı,her bir katında gözetleme ve koruma görevi verilmiş güvenlikler...
Giriş kapısında biletleri toplayan bir görevli.
Bu gemiye girmem gerek,nereye gideceğimi bilmesem' de,nasıl gidebileceğimi biliyordum.

Yaklaşık 10-15 dakika yolcuların tek tek kontrol çizelgesinden geçip,gemiye katılmalarına ve içlerinde bir lise'nin, gezi adı altında gemiye biniyor olduklarına şahit olup, gemiyi süzdükten sonra, bu geminin yalnız arka tarafından ulaşabileceğim kanaatine vardım.
Hiç düşünmeden,usulca yaklaştım arkaya,ayakkabılarımı ve giysilerimi hızlıca çantama sokuşturmaya çalışırken,geminin kalkış zilini duydum ve hemen sonra çantamı geminin arka tarafına sertçe fırlattım ve harekete koyuldum.

Umarım bir aksilik çıkmaz...
Umarım bir aksilik çıkmaz.

Kayalıklardan denize yavaşça girdim,ses çıkarmadan gemiye ulaşmam gerektiği bilincinin farkında yüzerken, gemiye yaklaştım,çoktan motoru çalışmış gemi hareket halinde...
Allah kahretsin !...
Geminin arka motorundan gelen köpükler görüş açımı bozuyor...
Ah !... Hayır,gemi uzaklaşıyor !

Hızlıca yüzerken,tam son anda elim geminin arka yüzeyine değdi,sıkıca kavradım.
Şimdiki bölüm ise motora değmeden yüzeye çıkmak...
Derken bir el yüzeyini kavradığım sol elimin bileğinden sıkıca kavradı,dalgalarla mücadele ederken,gözüm,göz görmüyordu,
Yukarı doğru kan ter şekilde çekildim ve ahşap yüzeye yüzükoyuk bir şekilde uzandım,nefes almayı bir daniyeliğine bırakırsam ölecekmişim gibi nefes almaya çalışırken su kustuğumu fark etrim,
O'anda bir ses :

"Seni gidi kaçak !"

Sağdan sola sırt üstü uzanmak için döndüğümde,tam tepemde sarışın,dağınık saçlı,orta boylarda,tombul ve üzerinde eyvallah ! Yazan siyah t-shirt lü,mavi deniz şortlu bir eleman...

Hâlâ uyumamışsın çocuk ? #Wattys2019 (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin