AKŞAMDAN SONRA

242 117 54
                                    

Olayları bir bir sineye çektikten sonra uykuya dalmışım.

Yatağa sığmayan 1.86 boyum, dağınık,hafif açık renk saçlarım, düz giden kaşlarım, onun altında yatan yeşil gözlerim,76 kilom ve yorgun bedenim.

(Mesaj sesi)

Buse:"Günaydın, uyandın mı?"

şaşırdım mı? Ah!.. tabii ki de hayır,
bu günaydın mesajları bana pek de sempatik gelmese de "olsun yine de düşünmüş"
diye düşünebilen bir insanım.
"Günaydın"..
Mesaj kız arkadaşım Buse den gelmişti.

Kim bilebilir ki bu başımın ağrısını, aman Allah'ım kış uykusuna mı uyumuşum anlamadım...

Artık birşeyleri yolunda görmeyi isteme arzum yine ayaklanmıştı.
Yer yatağımı topladıktan sonra İlk işim buz dolabını açmak oldu.
"Ah hay aksi!"
yüzümü yıkamadım, neyse kahvaltıdan sonra artık. Çayı koydum. Zaten içinde karabulutlar tüten 2+1 bir evde, huzur arayan insan için bulutlu ve hafif sağınaklı bir hava...ne kadar da umut verici bir gün!.

Anlaşıldı "bu gün de dünün aynısı".

Kahvaltımı standart bir şekilde yaptıktan sonra şimdiki süreç ne yapacağıma karar vermek.
Başı boş bir insan sizce en fazla ne yapabilir?.

Bu gün o gün olsa gerek. Artık çıkıp iş ilanlarına bakarak iş bulmam gerek.

Altıma temiz bir sweat çektikten sonra çıkışa doğru ilerledim, koridorun hemen solunda ki dolabımdan siyah kapüşonlu montumu aldım, belli ki hava bozacak.

Masada, cezvenin içinden anahtarları ve olmazsa olmaz kulaklığımı aldım. Evde 4 kişi yaşıyoruz. anahtarı almam doğru olur mu?,sorumu bile cevaplayamadan kendimi dışarı attım, gökyüzünün o tebessüm eder gibi gün ışığı yüzüme vurdu, umarım terlemem, dışarı çıkarak güne karşı zar atmıştım bile, ya sıcak, ya soğuk.

Oturduğumuz yer sevemediğim semtin tam da ortasında.
ne kadar hoş...
Aklımda bir yer vardı, benzin istasyonlarında marketçilik, hem daha önce de yapmıştım, mesafe uzak olabilir ama kulaklığım yanımda

Pera-sevemezsin.

Normalde kapüşon ile yürümeyi sevmem ama gökyüzünün bana cilvesi olsa gerek hem güneşi gösterip hem de yağmuruna taabî tutturabiliyordu.

Sonunda varabildim.

Otobanın hemen sağında, çevresi çiçeklerle çevrilmiş, dev tabelalı bir iş yeri. Benzin tanklarını geçip arkamda bıraktıktan sonra karşıma çıkan "Market" bölümüne giriş yaptım, içerisi ferah mı ferah, gayet tertipli, ışıklandırması mükemmel demek isterdim...

Hemen solumda bir adam..
Bu adam ayaklarının altında yere serilmiş 2-3 santimlik ahşap, boyu neredeyse 1.80-85, yapısı yapılı denilebilecek kadar, biraz da bira göbekli, saçları hafif ak, bakışları keskin, bir o kadar da sempatik ve kara kaşlı, kara gözlü, dudakları yüzüyle orantısız küçük..

"Merhaba eleman arıyor musunuz?"

daha sorumun cevabını alamadan.

-"yaş kaç"

Tamam saçlarım dudaklarıma inecek kadar uzun, ten rengim bir buğday kadar, boyum 1.86, kilom 76, göz rengim yeşil, biraz çocuksu ve asabi durabilirim ama.

"Yaşım 20 efendim."

Hoş..

-"Daha önce bu işi yaptın mı ?"

"Evet yine bir benzin istasyonunda market görevlisi olarak"

-"Sigortan var yani?."

Bu adam iyice çocuk yerine koydu beni.
Yine klişe sorular...

"Var efendim"

-"Tamam o halde. Yarın kimliğin ile saat 8' de gel".

"Peki çok teşekkürler, kolay gelsin."

Eve doğru, az önce ne yaşadım lan ben? diye yürürken oradaki görevli:

-İş başvurusu mu yaptın?."

Bu da kimdi şimdi?...

"Evet market görevlisi olarak."

Adam benzin istasyonunun resmî üstünü kuşanmış, bariz bir şekilde burada görevli. 1.75 boylarında, yaşı neredeyse 50-55 , ince yapılı, saçları ağrımış, hafif pala ve ak beyaz bıyıklı, bakışları umutsuzluğu, tükenmişliği anlatıyor..

-''Eee ne dedi Fatih abin ?."

Kaşlarını havaya kaldırıp, şaşırmış gibi ve umut dolu bir bakışla soru yöneltti.

İçeride ki adamın adı Fatih..

"Ha! o mu?, yarın gel dedi".

-"Ooo iyi iyi, gözü tutmuş bak seni.

"Ne güzel, bu işi istiyordum zaten"

Diyerek ilginç bir çıkışta bulundum..

-"Daha önce çalıştın mı buralarda ?"

-"İsmin ne ?."

Bu adam benden çok sevinmişe benziyor.

"Evet çalıştım, bundan birkaç ay önce, ismim Hakan."

-"Ben de Zeki dayın koçum, hakkında hayırlısı olsun."

"Çok sağ ol..."

Yola koyuldum telefonumu elime alıp kulaklığımı taktım, artık bir işim vardı.

Hâlâ uyumamışsın çocuk ? #Wattys2019 (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin