Gobi çölünün yakıcı çöl kumları altında Moğolların adını ağızlarına almaya korktukları bir yaratık saklanır. Yer halk bu yaratığa bağırsak solucanı derler çünkü bu yılanı andıran şişman, kırmızı, ölümcül canavar, ineklerin tezeklerinde görülen solucanları andırmaktadır. Aslında dev kum solucanları pek çok eski efsanede geçtiği gibi, popüler kültürde de pek çok film, video oyunu ve fantastik kitaplarda da konu olmuştur . Bir çöl canavarı olduğu düşünülen bu yaratığın varlığı ispatlanamamıştır. Fakat Moğol halkının büyük bir kısmının bu canlının gerçekten var olduğuna inandıkları bilinmektedir. Bu yaratığın dikenleri ve kızıl kahverengi bir görünüşü olduğu söylenir.
metreyi bulan bu dev solucan insanları bile öldürebilmektedir. Her ne kadar boyutu genel olarak böyle tanımlansa da , farklı pek çok anlatıda ve raporda devasa olarak betimlenmektedir .
Konuyu ele alan ilk kişi Amerikalı paleontolog Roy Chapman Andrews 1926 tarihli Antik Kentin İzi Kitabı’nda belirtti. Amerikalı paleontolog, Moğol yetkililerin bir araya gelerek duyduğu canavarın masallarından ikna olmamıştı. Antik Şeytanın İzinde kitabında Andrews, 1922'de solucanı anlatan Moğolistan Başbakanı Damdinbazar’ın şunları söylediğini yazdı. "Yaklaşık iki ayak uzunluğunda, başı ve bacağı olmayan bir sosis gibi şekillendirilmiştir ve çok dokunaklı olduğu için zehirlidir ve ani ölüm demektir. Gobi Çölünün en ıssız kısımlarında yaşıyor."
Moğol göçerlere göre bu dev solucan kurbanlarını her şeyi çürük yeşiline dönüştüren asidik bir maddeyle öldürüyor. Efsaneye göre yaratık saldıracağı zaman vücudunun yarısıyla ayağa kalkıyor ve patlayana kadar şişiyor. Patladığı zaman ölümcül zehrini kurbanının her yerine saçmış oluyor. Bu sıvı öylesine zehirlidir ki temas halinde ölüm ani ve kaçınılmazdır.
1990 senesine kadar Moğolistan Sovyetlerin kontrolü altında ulaşılması zor bir ülke olduğundan bu yaratıklar hakkında Batılı araştırmacıların bilgileri bulunmamaktaydı.Son yıllarda bu yaratığın var olup olmadığına dair bilimsel araştırmalar yapılmıştır. 1990 ve 1992 yıllarında Loch Ness Gölü Canavarı’nın ünlü dedektifi Ivan Mackerle, bölgeyi incelemiş ve birçok kişiyle Moğol’la solucan hakkında görüşmüştür. Ivan Mackerle, solucan aramak için küçük grup arkadaşlarını Gobi Çölü’ne götürdü. Frank Herbert’in dev kurmaca bir sistemin kumullara ritmik dev dalgalarla çarparak yüzeye çıkartılabileceği romanından uyarlanan Mackerle, motorlu bir “tampon” inşa etti ve hatta yaratığı bulmak için küçük patlayıcılar ile denemeler bile yaptı.
Garip ölümler ve görgü tanıklıklarının çokluğu dolayısıyla Ölüm Solucan’ın sadece bir efsane olmadığı sonucuna varmıştır. Uzmanlar onun gerçek bir solucan olmadığına inanmaktadır. Çünkü Gobi çölü öyle sıcaktır ki herhangi bir halkalı yaşayamaz. Bazıları onun bir kum kertenkelesi olabileceğini ileri sürmüşse de, kertenkelenin bacakları vardır. Oysa tanıklar hayvanın eklemsiz, düz bir vücuda sahip olduğunu söylemektedir. En olası açıklamaysa söz konusu yaratığın aslında çok zehirli bir yılan yada henüz keşfedilmemiş bir tür yılan olmasıdır. Her ne kadar yerli Moğal halkı Ölüm Solucan’ın nasıl bir şey olduğu konusunda kesin bir fikre sahip olsa da, dünyanın bilimsel cemaatini ikna etmek için daha çok araştırma yapılması gerekmektedir fakat son zamanlarda ortaya çıkan bazı veriler ve yeni raporlar bilim adamları arasında Moğolistan çöllerinde yaşayan tehlikeli bir canlıların varlığını tartışma konusu yapmaya başlamıştır.
Kurak ve özellikle kumlu bölgelerde yaşar. Çünkü asıl hareket kabiliyetini kumda sağlayabilmektedir. Haziran ve Temmuz aylarında daha çok görüldüğü söylenir. Kış aylarında ise yeraltında uykuya yattığına inanılmaktadır.
2005 Yılında bir cryptologist olan Richard Freeman Moğol ölüm solucanının varlığını kanıtlamak için bir sefer düzenledi. Bütün köyler ve köylüler zehirli yaratığı bulmak için seferber oldu fakat bir başarı elde edemediler. Freeman'ın seferinden birinde, yerel tercüman onlara Suji köyüne giden bir takımın başına gelen olayı anlattı. Adamlardan biri demir çubuk yardımı ile kumu arıyor ve eşeliyordu sonra aniden yıldırım çarpmış gibi kendini yere attı ona ulaştıklarında ise çoktan ölmüştü. Diğerleri yerde ani bir sarsıntı hissettiler ve sonra yuvarlak büyük bir kum çıkıntısından aşağı kayan büyük bir kuyruk gördüler.
Ekim 2015’ten Kazakistan Baganaly da büyük gri solucana benzer gizemli bir yaratık keşfedildi. Kasabanın ithal kömür stokları deposunda çalışan işçiler somun ekmek boyutunda bir yumurta bulur.üzeri tutkal benzeri madde gibi yapışkan bir örtü ile kaplıdır, korkan kasaba itfaiyeyi arar ve yumurta kürekle kırıldığında içinden yaklaşık 20 santimetre uzunluğunda solucan benzeri ölü bir yaratık çıkar.
Hayret içindeki itfaiye görevlisi ve işçiler yaratığın üzerine su döker , o anda kuyruk kısmı hareket eder ve kabarır ,sopa ile dokunduklarında da, mavi rengini değiştirir. Kırsal Bölgedeki halk bunun bir ölüm solucanı olabileceğini söyler. Kısa süreli bir panik sonrası yetkililer gelir ve varlığı alıp götürür. Bu esnada yerel gazeteden biri ise birkaç poz resim çekmeyi başarır. Görgü tanıklarına göre solucanın ağız kısmında birkaç sıra içe dönük dişlerde bulunmaktadır . Kasaba sakinleri bu olay sonrası her yeri arar ama ne başka bir yumurta nede solucana benzer bir şey bulur.Kimbilir belki de o canlı eldeki tek gerçek delil ve yaşadığı söylenen bu yaratığın kanıtıydı? Fakat daha sonra bu olay , çoğu resmi olaylardaki gibi üzeri örtülmesi için resmen unutulmaya çalışılır. Bir kısım araştırmacıya göre Gobi Çölü solucanların yaşayamayacakları kadar sıcak bir ortamdır. Kimilerine göre ise anlatılan yaratıklar kum kertenkelesi olmalıdır. Baskın görüşe göre ise bu türü bilinmeyen bir canlıdır. Kimbilir belki de gerçek kumlar altında bulunacağı günü beklemektedir .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsaneler
RandomBu kitabımda tarih boyunca anlatılan bütün efsaneleri anlatmaya çalışacağım.Her bir bölümde birbirinden ilginç efsanelere yelken açacağız. İYİ OKUMALAR