3. "Soyun"

52.1K 428 14
                                    

3.Bölüm. Medya; Kumru.

-Kumru-

Büyük bir baş ağrısıyla kendime geldim. İlk duyduğum şey ağaçların hışıltısı oldu. Gözlerimi zorlukla açtım. İlk gördüğüm şey bir isteridye kabuğu oldu... Yüz üstü yattığımı fark edince yavaşça doğruldum. Omuzlarım ve bacaklarımda ki ağrıyla birlikte kasıklarımında ağrıdığını fark ettim. Başımı yavaşça sola çevirdiğimde hemen karşımda uzanan adamı gördüm. Ellerini başının arkasında birleştirmiş, ayak ayak üstüne atmış. Gözleri kapalıydı. Bu, uçakta ki o adam. Başıma müthiş bir sancı girdi. Sanki kafatasım patlayacakmış gibiydi. İşaret parmağımı şakaklarıma götürüp biraz ovaladım ve beynimi toparlamaya çalıştım. Ne olmuştu böyle? Nereye gelmiştim? Hiç birşeye anlam veremiyorum...

En son uçaktan atlamıştık... Sonra, sonrasını hatırlayamıyorum. Ah lanet ağrı. Başımı anlarım da kasıklarım neden bu kadar ağrıyordu? Bu soruyla birlikte eteğimin belime kadar sıyrılmış olduğunu fark ettim. İç çamaşırım? Biraz etrafa göz gezdirdim... Bir kac metre ileride bir çalının üzerindeydi. İç çamaşırım nasıl oraya gidebilirdi? Yoksa... Bir an gözüm pürüzsüz bacağımda ki kırmızılığa takıldı. Bu kan mıydı? Aybaşım gelmiş olamazdı... Peki bu kan? 

"Hayır, hayırr..." diyerek başımı iki yana salladım. Endişeli bir şekilde yerde uzanan adama göz gezdirdim. Altında bir pantalon vardı, üzerinde ise hiç birşey yoktu... Bir an gözüm karın kaslarına takıldı. Adeta kalemle çizilmişcesine yaratılmıştı sanki. Kol kasları ve adonisleri de öyleydi. Hayır hayır! Kendine gel Kumru. Lütfen, lütfen düşündüğüm şeyi yapmış olmasın... Bir an gözlerim yaşardı, hiç bir zaman kendimi tutamazdım. En ufak bir aşk filminde bile ağlardım, şimdi ise kendi, acınası halime ağlıyordum. Bir kaç kere hıçkırdıktan sonra ayağa kalktım ve uyuyan somurtkan adama ufak bir tekme attım.

"Hey uyan! Uyan dedim sana!" sesim biraz hırçın çıkmış olabilir. Çünkü sinirliyim, ve çok endişeliyim! Gözlerini açtığı gibi doğruldu. Ciddi bir surat ifadesiyle yüzümü inceledi. Kaşlarımı çattım. "Sen! Doğru söyle! Ne yaptın bana?" hesap sorar bir ifadeyle konuşuyordum. Cevap vermedi ve bakışlarını benden alıp denize aktardı... Bir süre sustuktan sonra gülümsedi ve ayağa kalktı. Tam dibimde bitti. İyice yaklaştı ve kolumu kavradı. Bu sırada üstümün başımın ne kadar dağınık halde olduğunu fark ettim, neredeyse tüm kalçamı gösteren ve yamuk duran eteğim, üzerimde ki nemli ve üzerime yapışmış gömlek... Saçım başım... Kısaca herşeyim.

"Bak güzelim" dedi sert bir tonla, yüz hatlarıda ses tonuna ayak uyduruyordu. "Gördüğün gibi ıssız bir adada mahsur kaldık" diyerek gözleriyle etrafı gösterdi ve tekrar keskin bakışlarını üzerime odakladı. "Burada baş başayız. Ve senin yapabileceğin tek şey, benim sözümü dinlemek." Biraz susup dinlendi. "Ha, seni becerdiğim konusuna gelince evet seni bir güzel becerdim." diyerek dudak kıvırdı ve ukalaca sırıttı. Aniden kaşlarımı çattım ve kolumu tutan elinden kurtulmaya çalıştım.

"Bırak!Bırak beni!" diye çığlık attım. Ancak beni burda ne başka biri duyabilir, ne de birisi kurtarabilirdi. Bir an bakışlarımı etrafta gezdirdim. Evet burası bir adaydı ve ağaçtan başka hiç birşey yoktu. İleride kocaman bir dağ vardı, klasık ıssız ada filmlerinde ki ya da çizgifilmlerinde ki gibi bir volkanik dağ olabilir. Hadi ama, neden... Neden ben? Tanrım... Korkudan dudaklarım titremeye başladı ve gözlerim yaşardı. Boğazım düğüm düğüm oldu bir an. Kendimi tutamayıp hıçkırıkla ağlamaya başladım. Hala kolumu sıkıca tutuyordu. Bir an gözlerine baktım. Tabi gözlerim yaşlı olduğu için bulanık görünüyordu ancak o bulanıklığın ardında bir gülümseyiş yakaladım. Sanki bana acı vermekten zevk alırmışcasına bir gülümseyişti bu.

"Adın ne?" dedi beni sarsarak. Sanane be adam! Söylemiyorum adımı falan. Hem, hem sen neden böyle kötü birisin ki? Yakışıklısın, kaslısın hatta mükemmel ötesisin. Ama neden bana bunu yapıyorsun?

"Sana adın ne dedim?" diyerek iki kolumuda sıkıca kavradı ve tekrar sarstı. Korkuyordum ve ağlarken deli gibi titriyordum. "Ku-Kumru." dedim titreyen dudaklarımla. Bakışlarımı yere çevirmiştim artık. Gözlerine bakamıyordum. Çünkü çok korkunç bakıyordu. Çok...

"Güzel. Benim adım Kenan. Ama sen bana sahip diyeceksin!" dedi ciddi bir ses tonuyla... Ne? Ciddi miydi bu? Bir an şaka yaptığını düşünerek gözlerimi sildim ve suratına ifadesizce bir kaç saniye bakış attım. Ciddi miydi? Kollarımı bırakıp dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı...

Nefesini dudaklarımın arasında hissediyordum... Nefesi soluğumu kesmişti...

"Ciddiyim." Dedi ve kokumu içine çekti... Pis bir ifadeyle gülümsedi, gözlerimin içine zalimce bakıyordu. Bende korku dolu gözlerle ona bakıyordum. Gözlerimden "Yalvarırım bana acı!" duygusu okunuyordu... Ancak bunu fark etmemiş olmalı ki, boğazıma sıkıca yapıştı... Bir anda nefes alışım güçleşti. Gözleriyle adeta az sonra söyleyeceği cümlenin emrini veriyordu.

"Şimdi soyun."

3.Bölüm Bitti, diğer bölüme geç. >

Yeni bölüm istiyorsanız lütfen votelerle destekleyin, yorumlarınızıda ihmal etmeyin...

ISSIZ BiR ADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin