8. "Maymun"

31K 319 40
                                    

8. Bölüm. Medya; Kenan... 

Kolumda bir kol hissettim. Bu kol benim değildi? Gözümü aralamamla birlikte hemen burnumun dibinde erkeksi yüz hatlarını buldum. Uyurken sanki daha masumdu, tamamen savunmasızdı. Uyanıkken her ne kadar güçlü görünsede uyurken bunun tam tersiydi. O kadar yakındım ki bir an nefesimin Kenan'ın suratına çarpıp, dudaklarıma geri döndüğünü hissettim. Başımı biraz geri çekerken, kolumun üzerinde ki koldan da nazikçe kurtuldum. Doğrulup saçlarımı düzelttim ve Kenan'ın omzunu dürttüm. "Uyansana" dedim uykulu bir ses tonuyla... 

Gözünü aralarken gülümsedi. Gülümsedi? Tamamıyla kıyamet alametleri bunlar... 

"N'oldu?" dedi benim ses tonumu aratmayacak bir tonda... 

"Gülümsemeyi biliyorsun demek?" diyerek tek kaşımı kaldırdım ve gülümsedim. Uykulu gözlerini devirirken tekrar kapadı ve sırtını döndü. Omuzlarında ki kasların kasılmasıyla sırtında çok hoş bir görüntü çizildi... Derin bir nefes alıp barınaktan çıktım. İyice gerinerek esnedim. Hava çok güzeldi, etrafta mis gibi çiçek kokuları vardı, rüzgarında hafiften ılık bir havayı vücuduma nüfuz etmesi içimin huzurla dolmasını sağladı. Gülümsedim ve bir kaç adım attım.

"Nereye gidiyorsun?" dediğinde hemen başımı çevirip omuzlarımın üzerinden ona baktım. Uykulu ve yorgun bir yüz ifadesi vardı, gözleri kısık bir şekilde şaşkınca bana bakıyordu. "Sadece biraz yürüyüş yapmak istedim." dedim ve omuz silktim. 

"Tamam." dedi ve bir kaç adım yaklaştı. "O halde birlikte yürürüz. Hem birazda sohbet ederiz belki?" 

"Tabi" diyerek şaşkınca bir bakış attım. Hemen yanıma geldi ve yürümeye başladık. Ayağımıza yapışan kum parçaları her adımımızda ardımızdan sıçrıyordu. Ayaklarımızın bembeyaz ve tertemiz kumsala gömülmesi ise insana ayrı bir mutluluk sağlıyordu. Neden bilmiyorum ama kendimi iyi hissediyordum. 

-Kötü hissetmelisin, çünkü ıssız bir adaya düştün, en yakın arkadaşın Burcu ölmüş olabilir ve şuan tecavüzcünle yürüyüş yapıyorsun!

"Bir sorun mu var?" dedi buruşturduğum suratıma bakarak, endişeli bir şekilde. "Hayır, sadece aklıma birşey takıldıda." dedim durumu toparlamaya çalışıyordum. Heralde ona iç sesimin dediklerini tekrar edemezdim...

"Ne takıldı?" diyerek tek kaşını kaldırdı meraklı bir bakışla. Bir an tereddütte kaldım. Ne diyecektim şimdi?

"Şey... Dün benden özür diledin." aklıma bundan daha iyi ne takılabilirdi ki? "Ama neden özür dilediğini söylemedin." Duraksadım ve yüzüne baktım."Birde sevgililerinden bahsettin, ama sanki söyleyeceklerin yarıda kalmıştı?" dedim ve merakla cevabını bekledim.

İstemsizce yanaklarını gererek gülümsedi, yanağında ki gamzeler ise 'Ben buradayım' diyordu. "Ah evet." dedi ve elini ensesine götürdü bana bakarken. "Yani şunu söylemek istiyordum. Artık hiç bir kıza güvenim kalmadı ve hiç bir kıza iyi davranmak istemiyorum. Aslında bakarsan ilk başta sana karşıda bakış açım öyleydi, sadece erkeklerin parasına önem veren ve seksten başka hiç birşeye önem vermeyen birisi olabileceğini düşünmüştüm."

Şaşkınca ona bakarken "Peki gerçekten de öyle miyim?" dedim cümlenin sonunda dudaklarımı aralı bırakarak.

Gülümseyip başını iki yana olumsuz anlamda sallarken, gözlerini kıstı. "Hayır." durdu, bende karşısında durup gözlerinin içine baktım. "Öyle olmadığını önümde diz çöktüğünde anladım. Başka bir kız olsaydı, sırf benden korktuğu için olmasa bile istediğim şeyi yapardı. Çoğu kız yakışıklı veya kaslı erkek hastası ve çoğu böyle bir erkeğin altında inlemek için can atıyor." diyerek iki elini açarak başıyla kendisini gösterdi.

ISSIZ BiR ADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin