Bölüm 12

133 4 2
                                    

Belki yeterince hızlı olmayabilirdim. Ama kesinlikle bugün ölmeyi kafama koymamıştım. Ardından atağa geçtim. Şans benden yanaydı. Taklam kusursuz olmasa da onun elinden kurtulup sırtına sert bir tekme geçirebilmem için bana zaman kazandırmıştı. Tekmem adamı pek etkilemese de öne doğru tökezlemesine neden olmuştu ki bu da bana başka bir tekme atmam için doğru zaman olduğunu söylüyordu. Ve ardından adam yüz üstü yere kapaklandı. Kısa bir süreliğine gördüğüm kadarıyla bu hareketleri benden beklemiyordu. Kafasına savurduğum son darbem bilincini yitirmesine sebep oldu. Nick olsaydı büyük ihtimalle bu hareketimden ötürü benimle gurur duyardı. Ancak şu an da onu göremiyordum. Kim bilir kiminle dövüşüyordu? Kafama aldığım darbe yüzünden gözlerim kararmıştı. Kendimi ayakta tutmaya yetecek kadar gücüm olduğunu sanmıyordum. Gözlerim ağır ağır kapanırken baş ucumda duran erkek botlarını fark etmiştim. Oysa yere düştüğümü bile hatırlamıyordum. Sesler birden kesildi. Ve ben kendimi beni içine çeken rahatlığa bıraktım.

Nick'ten

Aradan yedi saat geçmesine rağmen hala uyuyordu. Onu bulduğum sırada başında Versilerden bir adamı gördüğüm an yanına gitmiştim. Ben yanına gittiğim de henüz gözleri aralıktı. Yanında duran Versiyi hallettikten sonra onu kucağıma alarak ormanın içerisinde ki özel yerime götürmüştüm. Ama geri dönmem gerekiyordu. Ve döndüğüm de şaşırtıcı bir şekilde kavga durmuştu ve Versilerin başı Antonio bir şeyler bağırıyordu. Kavga sırasında onu görmemiştim. Demek ki yeni gelmişti. Önünde diz çökmüş bir adamı vardı. Grubumun ön sırasına geçtiğimde o adamın Alex' in başında ki adam olduğunu fark ettim. Ben onu sadece bayıltmıştım. Antonio seri bir hareketle elindeki bıçakla adamının kafasını keserken grubumuzdan bazı kişiler buna karşı çıkarken bazıları da hakkettiğini söylüyordu. Ben duygusuz bir şekilde sadece izlemiştim. Antonio elinde ki bıçağı silerken '' Sevgili Meatus halkı. Bildiğiniz üzere Safkan ortaya çıktı. Ve hepimiz biliyoruz ki o kız şuan burada. '' Söylediği doğruydu. Ve tahminimce bunu bizden önce öğrenmişti. Antonio devam etti '' O şimdilik sizin grubunuzda olabilir ancak yakın zaman da benim tarafıma kendi isteğiyle geçecek. Ona iyi bakın. '' dedi ve hızlı adımlarla arkasını döndü. Adamlarından birine bir kağıt uzatarak sessizce bir şey söyledi. Adamı bana geldi ve kağıdı verip diğerlerini takip etti. Elimde ki kağıdı açıp sessizce okudum '' Nick Parker. Bana kalırsa bu kağıdı okuduktan sonra yok et. Çünkü grubunun aksine o kızın önemseyeceği bir şey. Ve grubun bunu öğrenirse karşı çıkar. Alexandra' nın değerli arkadaşı Caroline benim yanımda. Kız on sekizine bastığı gün benim yanıma gelsin. O zaman Caroline özgür kalır.''

Notu yedi saattir elinmde tutmuş Alex' in başında bekliyordum. Uayndığında ne diyecektim '' Arkadaşın ellerinde ama seni oraya yollayamam çünkü sen çok önemlisin. '' mi ? Lanet olsun neden hep bana zor görevler kalıyordu? Alex gözlerini araladığında bütün ilgimi ona verdim. '' Sonunda ! '' Cevap verecek hali yoktu anlaşılan. Çünkü bu kızı tanıdığım kadarıyla açık sözlüydü ve her şeye bir cevabı vardı. Yutkunmaya çalıştı ancak büyük ihtimalle ağzı kurumuştu ki öksürmeye başladı. Yanında ki suyu kafasını kaldırtarak ona içirdikten sonra '' Daha iyi misin? '' diye sordum. Sadece kafasıyla onaylamakla yetindi. Anlaşılan biraz daha dinlenmesi gerekiyordu. Not bekleyebilirdi.

Alex' ten

Evet ikinciye gözlerimi açtığımda onu karşımda beklemiyordum ama hala buradaydı. Bu sefer uyuyordu. Aklımdan uyurken ne kadar şeker gözüktüğü geçiyordu. Sanki onu izlediğimi anlamışçasına. Boğazını temizleyerek '' Beni izlemen bittiyse artık gözlerimi açabilir miyim?'' diye sordu. Ses tonu alaylıydı. Yanaklarımın kızarmaya başladığına emindim. Midem yeniden o hissi yaşarken

''Seni izlediğimi de nereden çıkardın?'' diye sordum. Bu sırada gözlerimi başka bir noktaya odaklamıştım. Gözlerini açtığında

'' Pardon izlemek değil gözlerinle soymak diyecektim. '' diye düzeltti.

'' Ukala!! Kendini beğenmiş!! yok öyle bir şey!! '' İster istemez sesim yükselmişti çünkü haklı olduğunu biliyordum.

'' Sakin ol. Sakin ol. Bu ayıp değil.'' diye hala benim dalga geçerken kafamın altında ki yastığı hızla çekip ona fırlattım. Yastığı hava da yakalamış ve sırıtışı genişlemişti. Daha sonra aklına bir şey gelmişçesine yüzünü buruşturdu ve ayağa kalktı. Cebinden bir kağıt çıkarıp hiçbir şey söylemeden bana uzattı. Bir anda ciddileşmişti. Demek ki önemli bir konuydu. Kendimi toparlayarak oturur pozisyona geçtim. Elinden kadığı alırken '' Ne? '' diye sordum. kafasıyla kağıdı işaret edip okumamı söyledi. Kağıdı açıp okumaya başladım. Yazılanları ard arda en az dört kere okuduktan sonra. Yaşlar gözlerime hucum etmişti. Kafamı kaldırıp Nick' e baktığımda zaten bana bakıyordu. Bir şey söylemek için ağzımı açmıştım ki benden önce davranıp.

'' Seni ona götüremem Alex.'' dedi sakince. Nasıl bu kadar bencil olabilirdi. Söz konusu benim kardeşim gibi gördüğüm biriydi. Kendimi tutamayıp

'' Nasıl bu kadar bencil olabilisin!!Ya ona bir şey yaparlarsa!! Hem de benim yüzümden!! '' O benim aksime ne ağlıyordu ne de bağırıyodu.

'' Üzgünüm Alex. Ama bunu yapamam. '' dedi ve bir şey söylememe fırsat tanımadan dışarıya çıktı. Oysa ben hala arkasından bağırıyordum. '' Pislik !! Yapamazmış !! Kendi kararlarımı kendim verebilirim seni... Seni gerizekalı!! Kendini ne halt sanıyorsun !! İstediğimi yaparım ve buna kimse karışamaz !! Hele bir karış bak ben sana neler yapıyorum !! '' Sonunda susup sadece ağladım. Bir saat kadar geçtikten sonra içeriye elinde bir tepsiyle geldi. Tepsiyi yanıma bırakıp tekrar yatağın karşısında ki koltuğa geçti. Yüzüne bakamıyordum. Çünkü bir saat düşünmem için yeterli bir süreydi. Ve sonunda ona hak vermiştim. Beni korumaya çalışıyordu. Ama onun da beni biraz anlaması gerekiyordu. Ben kendimi bildim bileli Caroline vardı yanımda. Ona bir şey olursa hem de benim yüzümden kendimi asla affetmem. Bir süre daha sessizce oturduktan sonra Nick sessizliği bozdu.

'' Alex anlıyorum senin için önemli birisi. Fakat sende ırkımız için önemlisin. Oraya gidersen geri dönüşün olmayabilir ve bu da bizim halkımızın girdiği savaşı kaybetmemize yol açabilir. Dışarıda ki o kadar kişi senin sayende ayakta duruyor. Eğer yine de beni dinlemeyip gitmek istiyorsan gidebilirsin. Buna engel olamam. Ama en azından sana yardım etmeme izin ver ? '' dedi soru sorar gibi. Evet ben beni anlamadığını düşünüyordum ancak o beni gayet iyi anlmıştı. Ve haklıydı. O kavga da olanları görmüştüm. Karşı taraf kişi olarak fazlaydı ve daha güçlüydüler. Bu savaşı kazanmaları yakındı. Bu halkın arasında çocuklarda vardı. Fakat bugün kimse onların çocuk olup olmadıklarına bakmıyordu. Sadece saldırıyorlardı. Caroline' ı sağ salim geri alabilmenin tek yolu Nick' i dinlemek gibi geliyordu. Nick hala bir cevap bekliyordu. Oturduğum yerden kalkıp tam karşısına geçtim ve '' Hemen başlayalım.'' dedim. Yüzünde ki sırıtış tekrar ortaya çıktığında kararımdan oldukça memnundum.

Yorum yaparsanız sevinirim :))

18' imden Sonra BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin