-47-

58.9K 2.4K 436
                                    

"Geldik biz"

Elif'in kolunu itmeye çalışırken karşı hattaki adamın "tamam güzelim, hemen geliyoruz" dediğini duymuştu.

Uzatmadan telefonu Kağan'ın yüzüne kapatırken kolunun moraracağına emin olmuştu.

Elif'in onu çekiştirmeleriyle homurdanarak "yavaş" dedi.

Kız resmen gözlerinden aşkını haykıracak kıvama gelmişti.

"Ay Nevra en son dün öğlen gördüm, nasıl özledim nasıl"

Elif'e göz devirip kolunu kurtarırken aynı zamanda bahçeye bakıyordu.

Her zamanki gibi birçok bakışın üzerinde olduğu bahçeye.

"Biraz önce görüntülü konuştunuz"

Bu kez homurdanan taraf Elif olmuştu.

"Ruhsuz kız ya öpemiyorum, sarılamıyorum ne anladım ben bu işten"

Bıkkın bir şekilde ona bakıp eliyle ileriyi gösterdi ve "gelirler birazdan" dedi.

Onun gösterdiği banka ilerlerken Elif hala bir umutla etrafına bakıyordu. Çok özlemişti!

Banka oturduklarında Nevra kollarını Bankın masasına dayarken Elif hafif ona yaklaşıp omuzuna vurdu.

"Kız buzlar kraliçesi, neyin var senin?"

Nevra ona dönerken başta boş boş baksa bile sonradan omuzları çökmüştü.

"Kağan"

Onun mırıldanışıyla Elif kıkırdarken Nevra'nın ifadesiz bir şekilde bakmasıyla gülüşü durdu.

"Üzgün müsün?"

Bunu içten bir şekilde sormuştu. Kuzeni o kadar kapalı kutuydu ki hiçbir şekilde bakışlarından bir şey anlayamıyordu.

Sorduğu soruya cevap alamazken pes etmeden farklı bir şey sordu.

"Ne olmuş Kağan'a?"

Nevra dudağını ısırarak ona bakarken "Amcamla babamın akşam konuştuklarını hatırlıyor musun?" diye sorunca Elif bir süre düşünüp kafasını salladı.

"Görev mörev o mu? Şu görevden çekilme mevzusu?"

Elif'in konuyla hiçbir şekilde bağlantısı olmadığı için durumu anlayamazken Nevra iç çekip başını salladı.

"O bir yüzbaşı. Ondan önce bir tim komutanı. Verilen görevi asla yarım bırakmaz ama o komutanın kızına korumalık yapma görevinden çekilmek için dilekçe vermiş"

Nevra'nın sesi sonlara doğru değişirken Elif eliyle onun kolunu sıvazladı.

"Kuzum, evham yapmayalım. İstememiştir işte"

Nevra kuzenine zoraki bir şekilde gülümseyip omuz silkti ve önüne döndü.

Ne kadar dil dökerse döksün Elif anlamayacaktı. Onu suçlayamazdı çünkü askerliğe dair bildiği tek şey babasının asker olmasıydı.

Bu durumun ciddiyetini bilemezdi.

Nevra'nın aklında bir kaç ihtimal vardı ama onların olmaması için neredeyse dua eder olmuştu.

Dün gece Kağan'a sormuştu elbette ancak adam sürekli konudan kaçmıştı.

Bugün buraya Elif'in zoruyla gelmiş olsa bile bir yanı da Kağan'la yüz yüze konuşmak istiyordu.

"Pardon, oturabilir miyim?"

Gelem sesle ilk önce Elif başını kaldırmıştı.

Gördüğü tatlı kızla başını sallayıp eliyle karşılarını gösterip gülümsedi ve "tabi" dedi.

ASENAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin