sekiz

558 38 14
                                    

Ayaz: Yanımda ol lütfen

Ayaz: Gel beraber bu boktan yeri güzelleştirelim

Ayaz: Ellerin ellerime

Ayaz: Gözlerin gözlerime deysin

Ayaz: İhtiyacım var

Ayaz: Her kim olursan ol

Ayaz: Bana değer veren tek sen varsın çünkü

05**: Nerdesin?

Ayaz: Okulun arkasındaki sokaktayım

05**: Geliyorum bekle

(Görüldü)

Ayaz: Çabuk gel

××××××

Gel demişti. Gelmez miyim? Zor zamanında yanında olmazsam başka ne zaman yanında olacaktım?

Üzerime bir şey geçirmeden sokağa çıktım. Yokuşu koşarak inip caddeden karşıya geçtim.

Bana ihtiyacı vardı. 'Yeter bu kadar gizem' dedim içimden. Çıkıp sarılacaktım sımsıkı. Her kim olursan ol gel demişti.

"Geliyorum Ayaz." diye koşarak sokağa girdim. Sadece sokak lambalarının aydınlattığı hafif loş sokakta spor ayakkabılarımın çıkardığı sesten başka hiçbir ses yoktu. Köşeyi döndüğüm zaman karşıma çıkan kişiyle nefessiz kaldım. Kaldırımın kenarında oturmuş bir resme bakıyordu. Yavaşça yanına yaklaştım. Omzuna dokunup bana bakmasını sağladım. Kafasını yukarı kaldırıp gözlerime dikti bakışlarını.

"Ayaz?"

"Bilinmeyen." dedi ve hıçkırarak ağlamaya başladı.

"Şşşş geçti. Bak buradayım." Diyip yanına oturdum ve kollarımın arasına aldım bedenini.

"Neden? Neden yaptı Bilinmeyen? Hiç mi sevmemiş beni? Ben sevilmeyecek biri miyim?" dedi çatallaşmış sesiyle.

"Sen bu dünya üzerinde sevilmeyi en çok hak eden kişisin Ayaz. Kendini yıpratma. Ben seni seviyorum. Her ne olursa olsun." dedim. Bende ağlıyordum.

"Onu anlatıp üzdüm seni değil mi? Neler hissedeceğini düşünmedim bile.  Özür dilerim..." Sonunda ne diyeceğini bilememişti tabii ya adımı bilmiyordu ki.

"Adım Gökay." dedim buruk bir gülümsemeyle.

"Gökay... Çok güzel bir isim." dedi. İsmimi onun ağzından duymak. Kulaklarım bayram etti sanırım.

"Ayaz n'olur ağlama daha fazla. Canım acıyor yapma." dedim güçlükle.

"Özür dilerim Gökay. Sana onu anlattığım için, onun yüzünden seni üzdüğüm için. En çok da tertemiz sevgini pis duygularımla kirlettiğim için." dedi elleriyle oynarken.

Yüzüne bakakalmıştım. Ne cevap vereceğimi bilmiyordum.

"Ne dediğin umrumda bile değil Ayaz. İyi ol yeter." dedim.

"İyi ki varsın." dedi ve kollarını boynuma doladı. O kadar güzel kokuyordu ki benliğimi unutturmuştu bana.

Ellerimdem birini ensesine götürdüm ve oradaki saçlarını okşadım usulca. Mırıldamaya yakın bir ses çıkarıp daha da çok gömüldü boynuma. Aradan geçen beş dakikanın sonunda benden ayrılıp gözlerindeki yaşları koluna sildi.

"Aslında biliyor musun? Çok güzelsin. Kızları kıskandıracak kadar güzel." Hafif bir şekilde kıkırdadı.

Ağzım söyledikleri nedeniyle açılmıştı.

"N-ne? Ben? Güzelim? Ben mi?" dedim. İnanamıyordum.

"Evet sensin şapşal." dedi ve inci dişlerini güzel gülüşüyle beraber sundu bana. Gözleri gözlerime deydiği anda içim titredi. Ya da üşümeye başlamıştım.

"Üşüdün mü?" dedi.

"Biraz."

"Al bakalım." deyip üzerindeki ceketi omuzlarımın üzerine bıraktı.

"Şimdi daha iyi mi?" dedi. Küçük bir çocukla ilgilenirmiş gibi davranıyordu. Masumluğu karşısında ağlamak istedim o an.

"İyi de sen ne yapacaksın? Hava çok soğuk. Hasta olmanı istemiyorum." Dedim burnumu çekerken.

"Ben hasta olmam ama birileri çoktan hasta olmuş sanırım." dedi gülerek.

'Ben sana hastayım' diyen iç sesime göz devirip gülümsemesine karşılık verdim.

"Hadi gel kalkalım artık."

"Daha iyi oldun mu Ayaz?" dedim oturup kaldığımız kaldırımdan kalkarken.

"İyiyim sayende."

"Önemli değil Ayaz. Her zaman yanında olurum senin."

"İyi ki varsın Bilinmeyen." dedi gözlerimin içine bakarken.

"Bilinmeyen mi? Adım Gökay benim." dedim yapmacık bir sinirle.

"Olsun. Sen her zaman bilinmeyen olacaksın."

"Peki, gidelim mi artık?" dedim. Kafasıyla onayladı ve ıssız sokakta yürümeye başladık.

suicidal thoughtsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin