EFsane_2_TU&FO

1.4K 18 0
                                    

İki âşık artık sımsıkı tuttukları ve hayatlarının sonuna kadar tutacakları elleriyle onları kavuşturan tabiat ananın en nadide güzelliği olan gökkuşağını selamladılar. İkisi el ele iken karşılarına çıkacak bütün engellere karşı duvar olmaya daha önce hiç olmadıkları kadar kararlıydılar. Sahil kenarında yürüyerek güneşli, ılık bir İstanbul sabahında parlayan denizin kenarından süzülerek hayatlarına yön vermeye doğru salındılar. Emir’in aklına güzel bir fikir geldi, beraber taksiye bindiler. 

F: Nereye gidiyoruz Emir?

E: Bekle biraz canım. Sana yeniden kavuştuğum bu ilk gün çok güzel olmalı…

Feriha gülümseyerek Emir’in omzuna yasladı başını. Emir de saçını öptü yine. Huzur buydu işte, hayat buydu… Beraber Yıldız Korusu’na gittiler. (Yıldız Korusu; bir kapısı Ortaköy’ün üstünde bir kapısı Çırağan’da olan, İstanbul’un nadide yeşil alanlarından nezih bir park alanıdır.) Feriha, yeşilliklerin içinde, temiz ve açık havada karşısında sevdiği adam ile kahvaltı yapmaktan çok mutluydu. Güneş gülen yüzünü gösteriyordu, vücudundaki dayak yaraları iyileşiyordu, yüreğindeki acılar ve yaralar ise dün gece sihirli bir değnek değmiş gibi yok olmuştu – ya da Emir’in dudakları iyileştirmişti onu, bilemiyordu . Yüreği kuş gibi hafifti. İkisi de acıkmışlardı, sıkı bir kahvaltı ettiler kuş cıvıltıları arasında, sonra da koruda sarmaş dolaş yürüyüş yaptılar. Bir ağacın altında Emir, Feriha’yı tuttu, kendine çevirdi.

E: Eee aşkım? Kahvaltımızı ettik, benim canım tatlı bir şeyler istiyor şimdi.

Emir elini Feriha’nın yanağına koydu ve yeniden sevdiğinin yüzüne eğilmeye başladı. Feriha gülümsedi.

F: Emir bak birisi görecek şimdi…

E: Ne kadar güzel, birbirine âşık iki genç derler canım boşver…

F: Bak sen! Öyle mi derler?

Artık dudakları arasında 1 santim kalmıştı. Aralarındaki o ateş yine yükselmişti işte. Onlar için bir kez daha dünyadaki başka her şey yok olmuştu. Tam dudakları kavuşuyordu… ki Feriha’nın hemen arkasından bir köpek havladı. Feriha çok korkmuştu. Emir’e sarıldı. Emir köpeği kovaladıktan sonra Feriha’nın beline sarıldı ve kulağına fısıldadı.

E: Bir daha açık havada seni öpmeye kalkmayacağım aşkım! Artık sahiden birilerinin beni kıskandığını düşünmeye başladım.

Gülmeye başladılar yeniden. Korudan çıktılar, oradan yürüye yürüye evlerine, Aksoy apartmanına geldiler. İçeriye el ele girdiler. Emir şaşkındı, Feriha hala sımsıkı tutuyordu elini, babam ya da başka birisi görecek korkusu yoktu. O yol ayrımı geldi, merdivenler iki aşığı ayırmaya yetecek miydi? Feriha hala aynı kararlılıkla sıkıyordu sevdiğinin elinden. Belki de babasından çekiniyordu.

E: Hadi gel bana çıkalım biraz sakinleşince babanla konuşursun.

Feriha kararsızdı, içinde bir şeyler vardı. Artık o da savaşmalıydı bu büyük aşk için. Emir’in elini aşağıya doğru çekti. Emir afalladı, beklemiyordu böyle bir şey, az kalsın düşecekti ama çabuk toparladı. 

EFsane_TU&FOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin