EFsane_5_TU&FO

855 12 0
                                    

Eskiler der ki: Dolunayın dünyayı selamladığı her gece, âşıklar için hep çok özelmiş… Sevdiğinin dudaklarından kendi ciğerlerine çekilen her derin soluk aşkının kokusunu dolduruyorsa eğer içine, dolunayın ışığının hikmetiyle aldığı her solukta âşık yeniden doğarmış… Çünkü dolunay ışığı, yüreklerdeki gerçek aşkı evrenin sonsuzluğuna yansıtan bir nurmuş…

O gece de dolunay vardı gökte. Yatak odalarının penceresinden sızan dolunayın ışığı, adeta yalnızca Emir ile Feriha’nın yüzlerini aydınlatıyordu. Emir yıllardır tek (ve ilk) sahibi olduğu bedene her yeniden hükmettiğinde farklı tat alıyordu. Her defasında daha başka, daha özel, daha – daha – daha inanılmaz, tarif edilmez bir tat… Feriha’nın üzerindeyken karısının hem hâkimi hem de kölesi olduğunu hissediyordu. Her birleşmelerinde gözleri kilitleniyordu birbirlerine… Tıpkı terleyen ve titreyen bedenlerinin kilitlendiği gibi, tıpkı uyumla alıp verdikleri derin ve kesik soluklarının kilitlendiği gibi, tıpkı delice çarpan yüreklerinin kilitlendiği gibi… Dizginleyemedikleri tutkuları seslerini kısıyor, o yatakta iken ancak fısıltıyla konuşabiliyorlardı. Emir yatıyordu, Feriha ise başı kocasının geniş göğsünde, bedeni onun üzerinde serilmişti. Göğsünden omzuna doğru savrulmuş olan yumuşacık saçları okşuyordu Emir. 

E: Aşkım nasıl bir kadınsın sen böyle?

Feriha çenesini Emir’in göğsüne koydu, âşık olduğu adamın yüzüne baktı gülerek.

F: Anlamadım hayatım, ne demek bu?

E: Her defasında aklımı başımdan almayı nasıl başarıyorsun güzelim? Her defasında soluğumu böylesine kesmeyi nasıl başarıyorsun?

F: Hay Allah öyle mi yapıyorum hiç farkında değilim :-)… 

Emir kollarının arasındaki zarif ve kusursuz bedeni sıktı iyice.

E: Bunu kaçıncı defa söylüyorum bilmiyorum, herhalde yaşadığım sürece de söyleyeceğim bitanem: İyi ki benimsin, bana aitsin…

F: Sen de iyi ki benimsin sevgilim…

Tenlerinin birbirine değdiği yerlerin nabız gibi attığını hissediyordu ikisi de. Birbirlerine yeniden sımsıkı sarılarak uykuya daldılar. Sabah olmuştu, dolunayın aydınlatmasını kıskanan güneş doldurmuştu bu defa yatak odasını. Önce Feriha uyandı, hiç çıkmak istemiyordu o kucaktan. Uzanıp kocasının boynuna kocaman bir öpücük kondurdu.

F: Günaydın aşkım benim…

E: Bu ne güzel bir günaydın böyle karıcım… (Saçından öptü Feriha’nın.) Günaydın.

F: Baş başa olacağımız bu günümüzde ne yapalım aşkım?

E: Epeydir seninle Hills’e gitmiyorduk güzelim. Gitsek mi bu akşam?

F: Olabilir hayatım.

E: Hem konuk sanatçı sahneye çıkacak, hani Murat Boz var ya… Şu genç kızların ayılıp bayıldığı…

EFsane_TU&FOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin