"Bak bacım bak burası kal- Ohh yarasın! RÜZGAR ELDEĞĞN GİDİYOĞĞ SIRA DAĞĞ ALEVE GELİYOĞĞ TEY TEY TEY HEY!"
Boksör eldivenime tükürüp bi ileri bi geri sallanarak karşımda bulunan öküze doğru gözlerimi kıstım. Gebertcem olum seni, yatacak mezarın yok, onu unut sen. Gitcem seni kesip biçip sonra yakıp Nil Nehrinden aşağı hüraağ bırahcam. Gözlerini oyup, kikloplara hediye etcem. Az biraz kalan et parçalarını Kronos'a yedirtcem. -Yunan Tanrılarının da ölmesini istemiyom, gitsin bu şeref engelli gebersin- Tüm suikast planlarını üzerinde uygulayacam ulen! En acısız sonun, Arthurun sonu olacak! (Merlin) O değil de ben iyice havaya girdim la. Dur bi kez daha geçireyim şuna.
"Pandoranın kutusuna sıkışasın inşallah Rüzgar, sırat köprüsünün üstünde halay çekesin Rüzgar, Rus işkencelerinin konu mankeni olasın Rüzgar(*), çükün düşsün inşallah Rüzgaaağr!"
Olum o değil de suç benim buna vurmam da değil ki. Şu nalet şarkıda. Dur bi sn.
"Berke kapatsana olum şu şarkıyı. Sıçacam Eye Of The Tiger'ına! Gazı iyice aldım ama biraz sonra kendimi yırmıhlamaya başlıcam artık. Yapma şunu!"
"Napsak yaranamıyoruz sana be! Oynamıyom ben! Gidiyom hüloğ!"
Gözlerimi devirdim ve kapıdan çıkan Berkeyi izledim. O değil de bu gerizekalı kırk yılın başında bi boku başarabildi. Doruk, beni parkta oturup sakinleştirdikten sonra, aslında ne sakinleşmesi be? Bi tane de ona geçirecektim. Susmuş dibimde sırtımı sıvazladı sadece. Yanındayım deyip duruyo. Bu çocuk çok mu film izledi arkadaş anlamadım ki? Ne yanımdasın, sadece fiziken yanımdasın, hani nerde ruh? Bir de sıvazlarken, gazım geldi fena halde. Ben de gaktım eve geldim. Değerin yerlerde Doruk, yazdım bunu Doruk. Neyse eve geldiğimde Rüzgar siktirip gitmişti. Tabii benim içim bi cız etti. Olum bu çocuğa da git diyoz gidiyo. Hayır, hiç mi film izlemedin sen? Ne bilem bi arkamdan gelmen lazımdı, bi ağır çekimde kolumdan tutup beni döndürmen lazımdı. Belki öpüşm- Tövbe allam çok tövbe! Veya eve döndüğümde koltukta her zamanki gibi boğa bakışlarınla beni izliyor olacaktın, hadi kırk yılın başı boğa olmayasın mı geldi gidecektin ağlayacaktın! Hadi onu da mı başaramıyon çüksüz? Git soğan doğra ağla! Her şeyi de devletten bekleme. Kısaca, barışmaya çalışacaktın ulen!
Tabii ben bunun triplerini atarken tekrar zil çaldı ve Berke elinde insan şeklinde bi kum torbasıyla içeri girdi. Gövdesinden gözümü yüzüne çevirdiğimde de kum torbası insanlıktan hayvanlığa terfi etti. Gözlerim kırmızıya döndü. Burnumdan alevler çıktı. Gitmiş, kum torbasının kelle kısmına Rüzgarın kafasını yapıştırmış.
İşte az önce de hacıyatmaz Rüzgara vurup vurup duruyordum. Rüzgardan göremediğim tepkiyi hacıyatmaz Rüzgardan gördüm. Vurdukça geri dönüyordu. İşte sahalarda görmek istediğimiz Rüzgar bu dostum!
Zil tekrar çalınca saçımı hemen topuz yapıp tepemde topladım. Deniz'den Taktikler 1; Eğer terliyseniz, saçınızı hemen topuz yapın. İki açıdan da rahatlıyonuz benden söylemesi. Bir saçlarınız teninize yapışmıyo, hem de yürürken ensenize hava vuruyo böyle bi rahatlıyonuz ya, süper oluyor! Oh mis!
Kapıyı açtığımda bi adet ayıcıklı Rüzgar görmem bir olmuştu. Gözlerimi kıstım ve içeri geçtim. O ne la? Çok klişe! Bunlar beni sökmez Rüzgar git bana şişirilmiş balonlar al! Ne alaka demeyin olum, küçüklüğümden beri balonların üstüne oturarak patlatmayı çok seviyom ben.
Ben içeri geçerken bu da arkamdan geldi ve koltuğa dibime oturdu. Höst Rüzgar! Yok öyle hemen!
Bu suratını astı. "Deniiz?"
"Ben sana kural koymamış mıyım çüksüz? Hani 1 kilometre kuralı!"
"Bi sus kızım allasen ya. Konuşma hazırladım onu bi okuyayım sonra kız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAYAN SIÇTIM AKILLI
HumorMerhaba. Adım Deniz. Üşengeç. Deli dolu. Başkalarına göre orjinal fikirleri olan, ama kendine göre pratik zeka ürünleri bulunan bir kızım. Lakabım, "sıçtım akıllı." Bunu ailem, hangi mantık çerçevesine sığdırarak bana takma ad olarak verdi bilemesem...