İçimde vuku bulan derin bir yazma isteğiyle oturdum yine masa başına,şaşırıyorum aslında bazen bu dengesiz hâllerime.Zamanla içimdeki bütün istekler ölmeye,çürümeye yüz tutmuşken yazma isteğimin devamlı olarak yenilenmesi beni büyük bir hayrete düşürüyor.
Gece mehtaplı,odanın lambası az biraz sönük,kitaplar olmak istemediği bir yerdeymiş gibi somurtuyor,sökülüyor yaprakları boydan boya.Karşı binadan gelen cılız bir ışık perde aralığından odama nüfuz etmeye çalışıyor.Nihayetsiz bir elemin sirayet ettiği bu dört duvar arasına kilitleniyorum tanıdık isimlerle.Bunların arasında Cemal Süreyya,Nazım Hikmet,Ahmet Hamdi Tanpınar,Özdemir Asaf var.
Acılarımdan kaçmak uğruna şehirler terk ediyorum,bu da beni kendi ülkemde mülteci bir hâle sokuyor.Daha fazla zavallı görünmek,kaçmak istemiyorum.Adımlarımın sürekli yön değiştirmemesi için ilk yol olarak bedenimi yaralamayı tercih ediyorum,bitap düşmüş bir yığın etten oluşan koca gövdemin yaralanınca kendisini taşıyamayacağı fikri o sırada diğer tüm fikirlere galebe çalıyor.Hayata dair tüm şüphelerim yorgun dimağıma ağır bir darbe koyarken ve daha henüz yanağım bir damla yaşa ev sahipliği etmemişken Ahmet Büke'nin bir cümlesi yankılanıyor kulağımın birinden."İnsanları hapsedebilirsiniz,bunun için insanı insana kilitlemek en iyi yol zira bütün duvarların bir çatlağı bulunur."
Binaenaleyh ben de kendimi odama konuk ettiğim şairlere,yazarlara kilitliyorum.Cemal Süreya'dan "Her şey seni bekliyor,her şey gelmeni."dizesi dökülüyor masamın bir köşesine,Ahmet Hamdi Tanpınar'dan "Bir adın kalmalı geriye." dizesi sokuluyor hemen onun yanına,masanın diğer bir köşesine Özdemir Asaf'dan"Eskisi kadar özlemiyorum seni."cümlesi geliyor.Evvela tüm bu hezeyanları,tüm bu yükü taşıyamaz diyorum benim masam.En nihayetinde koca bir yanılgının pençesine düşüyorum.Masam gayet muhkem,fevkalade bir ehemmiyetle taşıyor bunca yükü.Masamın ortasındaki boş bir vazo bile dimdik ayakta durabilirken neden böyle olduğumu sorguluyorum.Çirkin elbiselere bürünmüş bedenimi boş bir vazoyla kıyaslamaktan kendimi alamıyorum.
Sonra...Sonra masamın üzerinde biriken her bir kelime ayaklanıp bülend bir vücuda bürünüyor,neyse ki ben sadece gölgesini görüyorum.İşte karşımda Cemal Süreya,Özdemir Asaf ve daha niceleri.Odam gölgeler topluluğundan ibaret şimdi.
Ah,tanrım!Henüz olmaz,bir elveda borcum varken.
Gitmek için erken.
Çal Sokağı dergisinin 1.sayısındaki yazım*
Aylar sonra buralara adım atmak hoş bir tesadüf, unutuldum belki de.Aylar içinde iç acılarımın toplamı çok değişti. Bu hikayenin bir sonu olmalı diye düşündüm. Bir bölüm sonra bu kitaba da son vermeyi düşünüyorum.
31.5.19(huylu huyundan vazgeçmez)
💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kal Bu Şiirde| Tamamlandı
Non-FictionBenden bu satırların sahibi olduğunu hiçbir zaman anlamayacak olan sana ...