Muhayyilemiz(hayal etme gücü) bizi kandırmakta usta bir işçi gibi sanki,diye düşündü genç kız.Uslu durmak nedir bilmeyen düşüncelere gebe olan dimağımıza kafa tutuyor,olduk olmadık şeyler düşündürüyordu insana.Göz kapaklarımızı kapatıp gözlerimizin önünü karanlığa mahrum bıraktığımızda ne oyunlar,ne cilveler,ne sahneler,ne anılar sergileniyordu öyle...Bu hayallerin imkansız olduğuna dair bir sürü delil sunan akıl,galip gelemezdi yine de.Kim bilir belki de bu esnada akıl,yürekten davacı olmak isterdi;kendisini dinlemeyip tekrar ve tekrar birilerini sevdiği için.
Beynindeki bu uğultuları def etmek için kafasını iki yana salladı seri bir şekilde.Kaldırım taşları birbirine sokulmuş vaziyetteydi,bazıları yerinden memnun değilmişçesine ardından bir boşluk bırakarak kırılmıştı.Sahile giden yol eğimliydi.Güneşin kavurucu sıcaklığı ensesinde bitmişken bu saatlerde gölge bulmakta epey zorlanacaktı.Bulunduğu yerdeki kaldırıma göz attı,kaldırımlar bugün oldukça davetkardı,genç kızı oturmaya ve soluklanmaya davet ediyor gibiydi.Bu daveti içten içe reddetmek istemiyordu.Terler damla damla kendini gösterirken belki de burada oturup öylece etrafı izlemek icap ediyordu(gerekmek).Gerekileni yaptı genç kız.Avuçlarının arasındaki geleceğinin ne olacağından habersiz bekleyen mektuplara baktı uzunca,gözlerini hiç kırpmadan.Aradan onca yıl geçmesine rağmen hiçbirinde istediği düzene bir başkaldırı göremedi,eğrilikten iz bile yoktu.Onları neden bu kadar itinayla saklamıştı?Sanarsınız sanki teslim edeceği adresi biliyordu...
Bazı yerlerde mavi mürekkep olağandışı bir kaçamak yapıp beyaz zarfa sızmış duruyordu.Mürekkebin bu haylazlığına kızıp durdu,gerçi suç kesinlikle mürekkepte değildi.Yazarken kalemi bir hışımla bastırmış olmalıydı ya da ağlamış olmalıydı.Ya da duygu yoksunu bir adama yazılmış olmanın üzüntüsünü hisseden kelimeler intihar etmişti.Ne saçmalıyordu!
Ayaklandı ve toza bulanmış kıyafetini rastgele el hareketleriyle silkti.Ayakkabısının ucuna gelen,küme halinde toplanmış sigara izmaritlerini nefretle savurdu.Kızgınlıkla karışık bir yüz ifadesiyle yüzünü ekşitti.Yanından gelip geçen insanlar göz ucuyla ona baktılar.Sanki bütün gözler onun üzerine odaklanmış gibi utanarak hızlı hızlı yürüdü,sanki hala ona bakan birileri vardı.Sanki hala ezici bir bakışın etkisi altında sürünüyordu.Belki de hiç ona aşağılayıcı bakan olmamıştı düşündüğü gibi,belki bunlar kendi kuruntularıydı,belki bu da bir çeşit özgüven meselesiydi.Ne saçmalıyordu!
Sahile yanaştı.Ne kadar uysal ve ağırbaşlı duruyordu deniz,çok ritmik hareketlerle salınıyor,adeta raks ediyordu.Çok uzunca betimlemek isterdi bu manzarayı.Ne gerek vardı ki böyle bir şeye?Yazarlar,şairler az mı bahsetmişti bu sevdadan?
Avuçlarının arasında sımsıkı tuttuğu mektupları odasından,bedeninden,hayatından uzaklaştırmanın zamanı gelmişti.Gözüne küçük bir yazı ilişti mektup zarfının köşesinden sırıtan.
"Gerçeksen başka kalpte,bana kaldı hayalin."
Düşündü,ne kadar ince bir sözdü.Bunu dinlediği bir müzikten çalmış olmalıydı."Bu şarkıyı dinliyorum,sen de dinle,ortak bir şey daha kazandıralım bize."dermiş gibi...Daha sevmeyi beceremeyen bir adam için kendisini hırpalamıştı,farkındaydı.Hak etmiyordu,o yüzden tüm bunlar hak ettiği yere kavuşmalıydı.Deniz merhametle kucaklayacaktı süsleyip püslediği kelimelerini,sahip çıkacaktı ona,üstelik bunu bir karşılık beklemeden yapacaktı.
İncitmek istemiyormuş gibi hafifçe uçurdu mektup zarflarını.Rüzgarın inatçı darbelerine karşı çıkamayan mektuplar salına salına denizin yüzeyine iniş yapıyordu.Kısa kesik bir gülümsemeyle yetindi.Yavaş yavaş mürekkepler tüm kağıtlara sirayet ediyor(yayılıyor),yazılar birbiri içine geçiyor olmalıydı.
Çok da uzaktan gelmeyen tanıdık bir ses ilişti kulaklarına,kısa süreli bir irkilme nöbeti geçirdi.Beline dolanan bir sıcaklık,boynunun hücrelerine kadar işleyen ılık bir nefes,alışıldık bir parfüm kokusu.
"Sevgilim geç kalmadığımı umuyorum."
Genç adamın hızlı soluk alış verişleri yavaşça bir düzene giriyordu fakat genç kızın nefes sesleri onunkinin tam tersiydi.
"Hoş geldin!Seni beklemek sandığım kadar yorucu bir şey değilmiş aslında."
Genç adam,kızın küçük bir çocuk edasıyla kıkırdamasına içtenlikle gülümsedi ve yüzünü avuçlarının içine alarak onu şımartmak istedi.Sonra aklına sinsice bir şey gelmiş gibi gülümsemesini muhafaza ederek dudaklarını araladı.Biliyordu ki dudaklarından sağanak yağmurmuşçasına genç kızın başından aşağıya boşanan kelimeler genç kızı mutlu edecek.
"Sen aklı selim,ben yorgun adam."
Genç kız utangaçlığını bilhassa belirtmek için başını hafifçe eğip mırıldandı.
"Bir yer bulalım dünyadan uzak."
Büyük,mağmum(üzgün) gözlerle kendisine bakan genç kızı incelemekle meşgul oldu.Daha önce bu eylemi defalarca yapmıştı,biliyordu fakat yine de bunu yapmaktan kendini alıkoyamıyordu.Kızın örselenmemiş,narin,yumuşak parmaklarını incitmek istemiyormuş gibi hafifçe okşadı.Kendi parmaklarına oranla daha küçük ve zayıf parmaklara sahip bir sevgilisi vardı,halinden de gayet memnundu.Daha sonra bakışları genç kızın tatlı simasına tırmandı ve oralarda oyalandı biraz.Heyecandan olsa gerek susuzluğa maruz kalmış,kurumuş dudakları hiçbir canlılık belirtisi göstermeden öylece duruyordu.Minik bir buse bırakıp alelacele çekti kendini.
Farkında olamadı adam;genç kızın gülümseyişinde saklanan, solmaya yüz tutmuş çiçekleri yeşertmişti yeniden.
SON
Selamlar,
Bu kurguma bir son gerekliydi çünkü iki yıldır başıboş bıraktım buralarda.Genelde böyle kurgularda mektuplar adamın eline ulaşır ya da mektubu yazan ana karakter kendisini ölüme terk eder ya da mektubu yazan ana karakter ömrünün sonuna kadar sadık bir şekilde sadece bir kişiyi sever.Hep böyle olur değil mi?
Bu ana karakterden ona değer vermeyen bir adam için,ömrünü adamasını beklemeyin.Genç kadın sonuna kadar,son nefesine kadar onu sevmemeliydi.Ama kitaplarda hep böyle olur değil mi?Biz de kitaplarda olanı bekler dururuz.
Bu benim için mutlu bir sondu ve bu kurgunun gerçeklik bir payı var bilmenizi isterim:')
Bana bu hikayemde ortak olduğunuz her an için binlerce teşekkür♥
8 Temmuz 2020
01.05
Seviliyorsunuuuzzz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kal Bu Şiirde| Tamamlandı
Literatura FaktuBenden bu satırların sahibi olduğunu hiçbir zaman anlamayacak olan sana ...