Ayıldığımda bir sorgu odasındaydım. Tavandan bana doğru tutulmuş olan lamba net görmemi zorlaştırıyordu. Bir sandalyeye oturtulmuştum. Ayağa kalkmaya çalıştım. Bir tür elektromıknatıs ile ellerim masaya ayaklarım sandalyeye yapıştırılmıştı.
"Manyetik kelepçeler." dedi bir ses.
Ses tam karşımdan gelmişti. Sesin geldiği yöne baktığımda ninja soruşturması için geldiğini söyleyen adamı gördüm.
"Merhaba, Bay Hunter. Sorgunu ben yapacağım ve bana kısaca Dragon diyebilirsin. Sana soracağım ilk ve en önemli soru şu: Katanaları nereden buldun?" dedi adam ayağa kalkıp.
Birkaç saniye bekleyip gözlerimin karanlığa biraz alışmasını sağladım.
"Ne demek istiyorsun? O kadar suçlu öldürdüm, polis yaraladım ve sen bana katanamı nereden bulduğumu mu soruyorsun?" diye cevapladım.
"Burada soruları ben sorarım. Hemen bana cevap ver! Hem zamanda yolculuk yaptığınızı da biliyoruz." dedi Dragon sesini yükselterek.
"Bana ne yaparsan yap, beni konuşturamazsın."
"Bunu siz istediniz Bay Hunter. Ben istediğim bilgiyi alamazsam Asena alır." dedi bana acırmışçasına bir bakış atarak.
Gözlerim tamamen karanlığa alıştığında siyah metal eldiven giyen iki el masaya sertçe vurdu. Biraz yukarı bakınca sadece burnu ile ağzını kapatan siyah ve metal bir maske takmış, saçlarını at kuyruğu şeklinde toplamış bir kız gördüm.
Asenanın anlamını hatırlamaya çalıştım. 11. yüzyıl efsanesi olduğuna eminim -Bunu 11. yüzyılda üç yıl geçirmiş biri olarak söylüyorum- ama bir türlü hatırlayamadım.
"Soru aynı ama bu sefer cevap vereceksin." diyerek beni düşüncelerimden ayırdı.
Odanın karanlık bir köşesine çekilmiş olan Dragon'a bakarak
"Siyah bir zırh giymiş, güzel ama korkutucu bir kızın, beni konuşturabileceğini düşünmeni sağlayacak ne yaptım ben sana?" dedim.
Asena yavaşça karşımdaki sandalyeye oturarak:
"Komik olduğunu zanneden birisin sanırım ha?" dedi. "O zaman benim de sana küçük bir espri yapmama ne dersin?".
"Çok isterim. Ne kadar komik olabileceğini merak ediyorum." diye yanıtladım.
"Eğer hemen şimdi konuşmazsan gerçek kimliğini tüm dünyaya açıklarım."
"Ben komik olacağını düşünmüştüm, aptal değil, Diana." dedim cevap olarak.
Zaman yolculuğuyla yarattığım süper kahramanların kimliklerini araştırmayacağımı düşümediğinizi söyleyin lütfen.
Ne kadar sinirlendiğini maskenin altından bile görebiliyordum. Dragon karanlıktan çıkıp Asena'yı kolundan tuttu:
"Sakin ol Asena, sen çıkıp biraz dinlen. Bay Hunter ile ben ilgilenirim." dedi.
Asena kalktı ve kapıya doğru yavaşça yürüdü. İşte tam o anda Asena'nın anlamı aklıma geldi: Dişi kurt. Dragon'a dönerek:
"WSSU'a hayvan sokmak yasak diye biliyordum." dedim.
Asena durdu. Eldivenlerinin parmak kısımlarından bıçaklar çıktı. Birer pençe olmuşlardı. Bu kız cidden bir kurttu sanırım!
Arkasını döndü ve bana doğru ilk önce yürüdü ve yavaşça hızlandı. Hızlı düşünüp tüm gücümü kullanarak manyetik kelepçeleri yüzümün önüne kaldırdım. Asena bir savaş narası atarak masanın üstünden atlayarak pençelerini yüzüme doğru salladı ve kelepçeleri kırdı. Ayağa kalktım ama ayaklarımda da kelepçeler olduğu için zıplayarak Asena'ya döndüm. Döndüğüm anda gırtlağımda sivri bir metal hissettim.
Dragon ile bir süre tartışıp beni tek ışık kaynağı parlak ve sıcak lazerler olan bir zindana kapattılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2049 NINJA: Katana [TAMAMLANDI]
FantasyPeter Hunter adında bir yetim ona mutluluk veren ve hayatına anlam katan tek şey olan sevgilisinin ölümünden sonra masumları korumak için Ninja olur. Ama o bir kahraman değildir, o halkın gözünde bir suçludur... .......... Adam çığlık atmaya başlayı...