Olduğum yerde kaldım. Emily dışında hiçbir şey düşünemiyordum. Kımıldayamıyordum. Sanki zaman donmuştu.
Aklımdan binlerce soru geçiyordu:
"Emily'ye bir şey olursa ben ne yaparım?" "O samuray kılıklı herif de kim?" "Bu bir tuzak mıydı?" bu sorular, aklımdan geçenlerden sadece bir kaç tanesiydi. Ama hiçbirine cevap bulamıyordum. O anda gerçek kafama dank etti: Ben Emily'siz, Maria'sız olduğum kadar bir hiçim. Beni 11. yüzyılda eğitim almaya yönlendiren şey insanları korumak değildi, kalan tek ailem olan ablamı korumaktı.Asena zamanı tekrar başlattı:
"Peter, sakin ol. Emily'yi birlikte kurtaracağız." dedi omzuna dokunarak.
"Helios, hemen bir portal aç!" dedim.
Hiç tereddüt etmeden ellerini yere paralel olacak şekilde tuttu ve iki elini aynı anda saat yönünde çevirerek bazı karmaşık sözler söyledi. Tam önünde sarı bir portal açıldı. Bayılmadan önce içine atlamayı başardı. Asena ile ben de onu takip ettim.
Tam karşımızfa duran samuray ablamın boynundaki kılıcı çekip onu yere fırlattı. Arkamda duran Asena'ya fısıldadım:
"Herkese güvenli bir yere götür. Burası biraz sonra fena halde karışacak."
Asena, hemen Emily'yi, Dragon'u ve Helios'u güvenli bir yere götürdü.
"Peter Hunter! Katanalarıyla dünyayı kesen adam!" dedi samuray pis pis gülerek.
"Seni geberteceğim göt herif!" diye bağırdım samuraya.
"Ah! Buraya gelme amacım daha farklıydı ama küçük bir dansa da hayır demem."
"Bu dansın sonunda öleceksin!" dedim.
"Hiç sanmıyorum." dedi ve sırtından diğer katanasını çekti.
Ona doğru hızla koşarken katanalarımla göğsüne doğru bir hamle yaptım. Sol tarafa kaydı ve bacağımda derin bir yara açtı. Acıyla çığlık atıp yana kaydım.
Kafasına doğru hamle yaptım. Bu sefer sağ tarafa doğru kaydı. Ama bu sefer hazırlıklıydım. Ayağım yere değdiği anda sol elimdeki katanayı ona doğru savurdum ve maskesini kesip yere düşürdüm.
Karşıma tanıdık bir yüz çıkmıştı: Emily Hunter! Şaşkınlıktan donup kaldım. Bu fırsattan yararlanıp göğsüme bir tekme attı. Zemine sertçe çarptım. Hemen ayağa kalkıp ona doğru koşarak bir savaş narası attım ve onu yere devirdim.
İçimden bir ses onu öldürmememi söylüyordu. Ne de olsa ablamdı. Tahminimce bu ses körelen sevgi ve merhamet duygularımdan dolayıydı. Çünkü daha baskın bir ses bunun Emily'nin bir tür kopyası olduğunu söyleyip onu öldürmemi istiyordu. Tahminimce bu da mantığımın sesiydi.
Tam kılıcı göğsüne saplayacaktım ki Asena beni durdurdu:
"Peter, Onu öldürmek zorunda değilsin! Değişmek için geç değil. Maria bunu ister miydi?" dedi bana.
"Onun ne isteyeceğini bilmiyorsun!" diye bağırdım.
"Peter..." dedi bir ses arkamdan.
Sese doğru yavaşça döndüm. Ve Maria'yı gördüm.
"Bu sen misin?" dedi bana doğru yaklaşarak.
Dilim tutulmuştu. Hiçbir şey söz çıkmıyordu ağzımdan. Kılıçları elimden düşürdüm ve ben de ona doğru yürüdüm.
Maskemi çıkardı ve bir süre baktıktan sonra uzunca bir süre öptü.
Kekelemeye balşladım:
"Na-na-nasıl olur? S-sen ö-ölmüştün!"
Dragon arkasından sendeleyerek geldi:
"Basit bir zaman büyüsü..." dedi bana.
"Biliyor musun, umrumda değil! Sadece seninle zaman geçirmek istiyorum." dedim Maria'ya ve oradan sessizce çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2049 NINJA: Katana [TAMAMLANDI]
FantasyPeter Hunter adında bir yetim ona mutluluk veren ve hayatına anlam katan tek şey olan sevgilisinin ölümünden sonra masumları korumak için Ninja olur. Ama o bir kahraman değildir, o halkın gözünde bir suçludur... .......... Adam çığlık atmaya başlayı...