2. BÖLÜM

22 3 0
                                    

Zeus kabadayı - diyemedim

Sınıfa girip sıramıza ilerlerken egemen esnemeye başladı.
Bu demek oluyor ki tüm gün derste uyuyacak.
Cam kenarı en arka sıraya ilerledik ve oturduk. Egemen montunu çıkarıp başının üstüne koydu ve bana döndü uykulu gözler ile.

...Bana bak gardaşım ben uyuyorum hoca gelip uyandırmaya çalışırsa izin verme.. Niye diye sorarsa dün gece amcası doğurdu onun başında bekledi dersin...

Dedi tek eli ile gözünü ovalarken. Ona bakışlarımı devirdim... Bu sefer hangi amcan doğum yaptı ege.. Hani şu olmayan amcan mı?...

Kesinlikle egemenin amcası yok.
Babası Salih abi tek kardeş.
Annesi saadet abla da tek kardeş.

Egemen düşünür gibi yaparak başını sıraya koydu ve montu kafasına kadar çekip kendini montu ile kamufle etti. Derin bir nefes alıp sesli şekilde verdim. 
Kafamı cama çevirdim ve üstümdeki kabanımı çıkardım.
Dışarıda yağmur yağmaya başlamıştı. Sağanak ile birlikte gök gürültüsü ve şimşek eşlik ediyordu.
Tekrar önüme dönüp elimdeki kabanımı egemenin üstüne örttüm.
Ne yapayım kıyamıyorum kardeşime üşümesini istemem sonuçta. Eğer hasta olursa ona ben bakmak zorundayım.
Annesi ve babası iş seyahatine çıkınca el mahkum bana kalıyordu.

Egemen bu dünyada görebileceğiniz en iyi dost ve kardeştir.
Onunla aynı gün aynı hastanede doğduk. Annelerimiz ve babalarımız arkadaşlardı. Hemde çocukluk. Tıpkı bizim gibi. Egemen ile aramızda sadece 3 saat var ve bunu her defasında kullanıp bana abilik taslıyor du.

Açılan kapı ile kafamı oraya çevirdim . İçeri arkası kapıyı kapatmak için dönük bir beyefendi girdi. Üstünde siyah kabanı ıslanmış ve su lekeleri oluşturmuştur. Saçları arkasına dönük olmasına rağmen şekli belli oluyordu. Önden arkaya kısalıyor du. Nihayet kapıyı kapatınca önünü döndü ve yüzünü gördük. Yüzünde fazlada uzun sayılmayacak siyah kirli sakalı ve ön tarafı tamamen uzun saçları kadrajıma girdi.

Ve işte yüzünü tamamen gördüğüm an anlamsızca hızlanan kalbim.

Sınıftakiler egemen ve onun gibi bir kaç uyuyan hariç ayağa kalktı. Gözlerimi hala beyefendiden çekmeden yavaş yavaş ayağa kalktım. Eli ile bize bakmadan oturun işareti yaptı. Yüzü bir hayli solgun ve soluktu.
Tekrar yerimize oturduğumuz da o da elindeki bilgisayar çantasını masaya bırakıp üstündeki siyah kabanı çıkardı.
Onu hemen arkasındaki tahtanın yanında duran öğretmenler için olan  askıya astı. Önünü tamamen bize döndüğünde üstünde üstüne tamamen oturan siyah bir gömlek siyah bir pantolon vardı. Gözünün önüne gelen uzun saçlarını arkaya doğru tarayıp nihayet kollarını bağladı.

Bir kaçımızın yüzüne bakarak konuşmaya başladı.

... Merhaba ben Mirza Karacabey .. Yeni edebiyat öğretmeninizim...

Sesi yeni uykudan kalkmış geceden kalma gibiydi. Ve bu bu çok çok hoştu. Elimi istemsizce çenemin altına koyup biraz daha onu izledim.
Ne konuşmak ister gibi bir hali vardı ne de acelesi.

Gözlerimi sınıfa çevirdiğimde bir kaç kızın ona hayran hayran baktığını fark ettim. Tekrar yeni hocaya döndüğümde ön tarafta oturan bir kıza söz hakkı verdi.

BİR AŞK VE BİR KAÇ BEDEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin