Bölüm 2 🐅

48 6 0
                                    



Bölüm şarkısı: Coldplay Paradise

İyi okumalar dilerim.

Akrebin zehri kanıma karışırken, yelkovanın psikolojik baskısı mütemadiyen sürüyordu.

Taylan'ın söyledikleriyle irkilip kendini bir köşeye çekip, cenin pozisyonuna geçen içimdeki kız çoçuğunun aksine; bakışlarım dik, alnım açıktı.

Bana yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Bunu zihnime hummalı bir işçilikle kazıyıp, Mehmet'in elindekilere odaklanmıştım. Tirbuşon kullanmayı öğretmeye çalışıyordu.

Mehmet, tam da göründüğü gibi bir çocuktu. Mesafeli tavrı, konuşmalarına pek yansımasada koruduğu çizgisine hayran kalmıştım.

"Ne zamandır buradasın?" diye bir soru sordum, sırf sessizlik dağılsın diye.

"Fazla değil, altı ay kadar." dediğinde başımı salladım.

Onunla muhabbet etmek istesemde açacak konu bulamıyordum. O da ne yazık ki iş dışında pek bir şey konuşmuyordu.

"Ha bu arada..." dediğinde kaşlarını çatmıştı.

"Alp'i takma. İyi çocuktur,"
Mehmet'le aynı fikirde olamıyordum maalesef, henüz tanıdığım birine kötü demek haddim değildi ama tavrı rahatsız etmişti beni gayriihtiyari.

Cevap olarak omuz silktim belli belirsiz.

"Aslında, tek sorun Alp değil. Taylan'ın böyle konuşması da düşündürüyor beni,"

Mehmet kısa bir an gülümsedi, yüzünde samimi bir ifade oluştuğunda, içimde ona karşı tuhaf bir sempati oluşuvermişti.

"Kendimi tekrar gibi olacak ama Taylan'da iyi adamdır,"
Az önceden farklı bir sıfat kullanmıştı Mehmet. Belki bilerek, belki bilmeden yapmıştı ama orada çakılı kalmıştı zihnim.

"Alp, çoğu zaman duygusal davranır. Taylan ise tam tersi mantığıyla hareket eder. Sorun çözmede üzerine yoktur. Bundan dolayı biri çocuk, diğeri adam."

Mehmet, zeki bir çocuktu doğrusu. Sanki zihnimi okumuş gibi çakılı kaldığım yerden çekip çıkartmıştı beni.

Düşünceleri ise...

Bu insanlarla, onun kadar vakit geçirmediğim için, söylediklerine inanmaktan başka bir yol uzanmıyordu önümde şimdilik.

Tirbuşonu, eliyle kavrayıp şişenin tıpasını çekeceği sırada onu durdurmak istemiştim.

"Ben yapabilir miyim?"

Gülümseyerek elindekileri bana uzatırken, onun tutuşunu taklit etmeye çalışmıştım.

Dakikalar bir araya gelip, saatleri kovaladığında işimizin bittiğini Selin söylediğinde anlamıştım. Mehmet'le çalışmamın pek bir mahsuru yoktu, ona fazlaca mahcup olmam dışında.

Mehmet'in çoğu çabası, boşuna gitmişti çünkü bendeniz tirbuşonu ilk kez kullanmamdan kaynaklı, parmağımı sıkıştırmıştım. Altıncı denememde ancak kavrayabilmiştim mantığını.

Taylan'la gün boyu pek karşılaşmamaya çalışmıştım, ki bu çabam başarılı olmuş, kendisini sadece Mehmet'in anlattığı bir fıkraya gülerken görmüştüm.

Garip bir adamdı; bizi görmüş, kısa bir an duraksayıp yoluna devam etmişti.

Gece, soğuk ceketini üzerine giyindiğinde, Selin'le beraber ayaküstü çocukların yanına kafeye uğramıştık.

Dil-HunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin