●10●

2.8K 289 61
                                        

İyi okumalar❣

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İyi okumalar❣

mor kelebekler, tecrübe, yaşamakla alışmak...

Tecrübeyi kazanmak için, yaşamak gerekir. Gördüğünüzden ya da dinlediğiniz nasihatten elbette ki ders alabilirsiniz. Fakat yaşamanın size daha çok şey katacağını bilmelisiniz.

Bir kere düştüyseniz, yandıysa tatlı canınız göze alamazsınız belki de.. ya da daha korkak, ürkek adımlarla yanaşırsınız.

Elimde gitarım, bitmiş günün yorgunluğunu yatağımın üzerine uzanmış atarken bunları düşünmemin sebebi, kısa zaman önce edindiğim ev arkadaşımdı.

O kadar çok düşmüştü ki Taehyung... Çoğu zaman gülse hayatından bazı parçaları buruk gülümsemesi ile anlatırdı.

Küçükken okula gitmeyi sevmezmiş mesela. Şaşkın şaşkın etrafa baktığından çoğu zaman alay konusu olurmuş.

Resim çizerken güneşi mor yaptığında gülen öğretmenini anlatmıştı bir kere de. Öğretmeni sınıfta öyle gülünce çok utanmış. Kitaplarının birinin arasına saklamış mor güneşini.

O bunları yaşadığından, bir daha yapmayacağı çok şey var. Aynı yaşta olsak da Taehyung daha çok tecrübeli benden. Daha iyi görüyor, daha iyi duyuyor sanki etrafı.

Telleri bir iki kere daha titreştirip kağıdın başına geçtim. Bir beste için hevesliydim. Fakat sanırım azmim yoktu. Odamın karanlık olduğu kanısına varıp perdeleri sonuna kadar açık salona geçtim. Yeni duş aldığımdan nemli saçlarım ısıtıcıyı açıp karşısına geçtim. Nelerin çıkacağını merak ediyordum benden.

Taehyung geldiğinden bu yana sesi neredeyse duyulmayan televizyonumuz gözüme takıldığında gülümsedim. Biçarenin ömrü bitmişti neredeyse. Kalemi kağıdı bir yere bırakıp, en çok oynadığım oyunlardan birini ayarlayıp karşısına geçtim.

Gözüme garip gelişi muhtemelen iki haftayı geçkindir izlemememdi. O çok sevdiğim oyundan başlar başlamaz zevk alacağımı düşünüyordum ama kaşlarım çatılmış bir şekilde ekrana bakar bulmuştum kendimi. Sanki bir yerlerde, eksik vardı. Yapacağınız bir işi yapmadığınız an içinizi kaplayan o his kaplamıştı içimi.

Açtığım gibi kapattığım televizyonu tek başına bırakıp pencerenin önüne geldim. Güneş batıyordu. Taehyung birazdan işten gelecekti. Bugün dersi de olduğundan yorgun olacaktı muhtemelen. Perdenin üzerine iliştirilmiş kağıttan, küçük mor kelebekler dikkattimi çektiğinde gülümsedim. Takıntısı vardı. Kesinlikle mor rengine takıntısı vardı.
Balkonun perdesine ilerleyip mor kelebekleri takip ederken gülümsediğimin farkında değildim.

Güzel duruyordu. Bunları ne zaman yapmıştı bilmiyordum ama renk katmıştı sanki.

Masanın yanına geçip son aldığım puzzle kutusunu dökerken, minderin üzerine oturup rahat bir pozisyon aldım. Beste yapma işini ilhamım gelince yapabilirdim.

Elime aldığım bir kaç parçayı yerleştirip onlara göre diğerlerini de yerleştirirken telefonumdan yavaş ritimli bir şarkı açıp, yanıma koydum.

Sadece sağ tarafını yerleştirebildiğim puzzle masada beklerken geriye yaslandım. Koltuğun önünde oturduğumdan rahattım.

Anahtar sesi duyunca doğrulup, oturduğum yerden kapıya yönelttim bakışlarımı. Taehyung içeri girip sesini çıkarmadan bana el sallayıp, lacivert montunu çıkararak astı.

- Ne yapıyorsun?

Önümdeki puzzle kutusunu görüce cevap vermemi umursamadan tekrar konuştu. " Duş alacağım."

Odasına ilerlerken ben de işime geri döndüm. Hava kararmıştı, ve ısıtıcı evi ısıttığından rahattım. Beyaz tişörtümün üzerine giydiğim kapşonlu eşofmanımın kaymış yakasını düzeltip elimdeki parçayı yanlış yerleştirmiş olduğum bir parçayı kaldırıp yerine koydum.

Yarım saat kadar sonra yanıma çöken bir bedenle, o tarafa döndüm. Yorgun gözleri beni bulup gülümsediğinde kapanınca ben de gülümsedim.

- Çok yoruldun değil mi?

Kafasını omzuma yerleştirmeden hemen önce sallayarak onayladı. Arkamızda kalan koltuğa yaslanarak, ben de ona yaslandım.

- Hye Sung bugün çalıştığım yere geldi.

Sakin ve oldukça sessiz sesiyle konuştuğunda olağan bir şey olduğundan şaşırmamıştım.

- Bir kaç kitap aldı, sonra bana seni sordu. Evde olduğunu söyledim, uğradı mı? Gerçekten bir an boşluğuma geldi Jungkook.

- Uğramadı sorun yok. Hem uğrasaydı da sorun olmazdı, alışkınım.

Kıkırdayıp omzuma daha da yerleştiğinde kolumu sırtına atıp rahatça yaslanmasını sağladım. Elini karnıma getirip gözlerini kapattığında saçları çeneme sürtündü. Üzerindeki beyaz eşofman üstü benimkine sürtünüp, sıcak odada daha da ısınmamızı sağladı.

Hayatımın bir köşesine, belki de bir tecrübe olarak yerleşecekti Taehyung.

Bana ne yaptığını, asla bilmeyecektim belki de. İstemsizce ona ayak uyduracaktım ve böyle de devam edecekti. Asla beni kendine nasıl bağladığını, kendine alıştırdığını bilmeyecektim.

Yaşadıklarımı, onunla paylaştıklarımı seviyordum. Evimin bir köşesinde, mor renk kağıt kelebeklerinin olmasını seviyordum. Aklına estiğinde benimle yatmasını da, yorulduğunda omzumda uyumasını da sevmiştim bir şekilde.

Bir şekilde, sevmiştim. Tüm açıklamam buydu onun hakkında ki çoğu şeye.

Onca şeyi açıklamama rağmen, bir kaç saat önce yalnız başıma beni bırakan ilhamımın, parmak uçlarıma tutunmasına açıklamam yoktu.

Göğsümde uyurken, titreşen kirpiklerine bakarken, sokak lambasının ışığında perdeden yansıyan kelebek gölgeleri yanağında gezerken, zihnimi işgal eden sözcükler parmak uçlarımı harekete geçirmişti.

Sevmiştim bu duyguyu da...

Bir şekilde...

Umarım beğenmişsinizdir.

Umarım beğenmişsinizdir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sizi seviyorum💜💚🎈

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sizi seviyorum💜💚🎈

Beauty Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin