VI

1.6K 212 141
                                    

Louis öylece kalakalmıştı.

Dük önünde başını eğmişken kaskatı kesilmişti.

Sadece o değil, salondaki herkes ve her şey donmuştu.

Harry birkaç saniye sonra başını kaldırdı ve tekrardan Louis'nin gözlerinin içine baktı, ta en derinine. Sanki kalbinin içini görüyormuş gibi.

Louis o sırada reverans yapması gerektiğini hatırladı. Telaşla bugüne kadar yapmadığı kadar çok eğildi.

Kalbi atıyordu Louis'nin.

Sanki bundan önceki hayatında atmamış, ve şimdi atmaya başlamıştı.

Yavaşça doğruldu ve Harry'nin gözlerinin içine baktı.

Sanki birbirlerinin ruhlarını görüyormuş ve bundan zevk alıyormuşçasına saniyeler boyunca birbirlerine baktılar.

Salondaki herkes onlara bakarken, Louis ve Harry'nin tek gördükleri şey birbirleriydi.

Sonsuzluk gibi gelen bir süre sonra sonunda biri bu olayın etkisinden çıkmayı başarmış olmalı ki salonda bir alkış sesi yankılandı.

Bu alkış sesini diğerleri takip etti.

Ve saniyeler sonra herkes onları alkışlıyordu.

Louis şok etkisinden yeni çıkıp gözlerini kırpıştırarak etrafına baktı.

Az önce neler olmuştu?

Acaba bir rüyada mıydı?

Louis safça etrafına bakınırken Harry bir saniye olsun gözlerini ondan ayırmamıştı.

Yavaşça karşısındaki muhteşem varlığın elini kavradı.

"Benimle gelir misin?" diye fısıldadı biraz yaklaşıp.

Louis büyük bir gülümsemeyle ona bakıp başını salladı.

"Nereye gidiyoruz ki?" diye kıkırdayarak sordu Louis, Harry onu heyecanla merdivenlerden aşağı doğru çekerken.

Harry cevap vermeyip geldiği at arabasının kapısını açtı. "Hadi, biri bizi engellemeden gidelim."dedi aceleyle.

Louis kahkaha atarak at arabasına bindi. "O biri babam sanırım."

Harry yüzünde bir sırıtmayla arkasından bindi. "Belki."

Louis'nin nereye gittikleri hakkında hiçbir fikri yoktu.

Evet, bu şehirde yaşıyordu ama babası evden çıkmasına pek izin vermezdi.

Louis kolay bir çocukluk geçirmemişti.

At arabası durduğunda Harry gülümseyerek ona baktı.

Harry bu aralar çok fazla gülümsediğini fark etmişti. Ve bu...güzel bir duyguydu. Yani mutlu olmak.

Harry önden inip Louis'nin inmesine yardım etmek için elini uzattı.

Louis...çok narin gözüküyordu Harry için.

Sanki dokunsa kırılacakmış gibi.

İndiklerinde Louis hayranlıkla etrafına baktı.

Burası bir göldü, ve ay ışığıyla çok güzel görünüyordu.

Ama Louis'nin nefesini kesen asıl şey gölün önündeki çardaktı.

Üstü kapalı olan yerin tavanında ışıklar vardı ve birazı aşağı doğru sarkmıştı.

İçerisi de küçük ışıklarla kaplanmıştı.

Louis'nin gözleri hayranlıkla büyüdü.

Bu küçük ışıklardan daha önce hiç görmemişti.

Harry çardağın içine doğru yürüdü ve elini bırakmadığı Louis de böylece peşinden gelmiş oldu.

"Bunların hepsini sen mi yaptın?" diye sordu Louis kısık çıkan sesiyle.

"Evet," biraz duraksadı.

"Louis ben...nasıl yapacağımı bilemedim. Bu günlerde işlerin böyle yürümediğini ve babandan seni istemem gerektiğini biliyorum, ama-"

"Ne?" diye bağırdı Louis.

"Şşşş sözümü kesme." dedi Harry. "Seni satın alıyormuş gibi olmak istemedim Louis. Babandan seni istersem para vermem gerekecek, ve istediği kadar veririm bu sorun değil. Sadece düşündüm ki sen paha biçilemezsin. Çok güzelsin Louis. Senin yanındayken hayatımda gülümsemediğim kadar çok gülümsüyorum. Bu yüzden," yanlarında duran masadaki gülü aldı ve Louis'ye nefes kesici bir gülümsemeyle baktı.

"Benimle evlenir misin diye soracaktım." dedi masumca.

Louis'nin gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı bile.

Daha birbirlerini tanımadıklarının farkındaydı, ama Harry'nin yanında kendini...

Tamamlanmış hissediyordu.

Evet, doğru kelime buydu.

Tamamlanmış.

Sanki doğduğundan beri bir parçası eksikti, ve Harry yanındayken o parçanın eksikliğini hissetmiyordu.

Titreyen elleriyle uzanıp Harry'nin elindeki gülü aldı.

"Evet, Harry. Seninle evlenirim." dedi gözlerindeki yaşlarla ve kocaman bir gülümsemeyle.

Harry daha önce hiç mutlu hissetmediğine emin oldu.

Çünkü daha önce mutluluk hissettiyse, şuan hissettiği bu yüce duyguya ne ad verilebilirdi, bilmiyordu.

Harry yavaşça Louis'ye yaklaştı ve onun canını yakmaya korkarak nazikçe dudaklarını birleştirdi.

Çardağın tavanından bir kelebek havalandı.

not not not: şimdi eşcinsel evlililiği o yıllarda kesinlikle yasaktı ama bunu görmezden geliyoruz şimdilik.

Ve şöyle bir şey var ki o yıllarda led ışık olduğunu düşünmüyorum ama böyle daha güzel olacağı için sanki yeni çıkmış da Louis yeni görmüş falan filan gibi davranıyoruz.

Evliliğin çok çabuk olduğunun farkındayım ama o yılları düşünürsek geç bile kaldılar, mesela çoğu zaman erkekler daha kadını görmeden direk babasından istiyordu yani grç bile yaptım dndnxjdjmx.

VE OF BÖLÜME FİNALLE İLGİLİ BİR İPUCU SAKLADIM BULAMAZSINIZ AMA ÇOK GÜZEL İPUCU OH.

My Last Duchess |l.s|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin