Louis hayatındaki en huzurlu sabahlardan birine gözlerini açtı.
Birden gözlerine hücum eden güneş ışığıyla birkaç kez gözlerini kırpıştırmak zorunda kalmıştı.
Gözleri güneş ışığına alışınca yanında yatan asıl güneşe baktı ve bu sefer de gözlerinin böyle bir güzelliğe alışması için birkaç kez kapatıp açmak zorunda kalmıştı.
Başını hafifçe kaldırdı ve bir elinin üstüne koyup Harry'ye döndü ve hayranlıkla onu izlemeye başladı.
Önce saçlarından başladı incelemesine. Her daim yumuşacık görünen ve zamanlarının anlayışlarına tamamen zıt olmasına rağmen uzun olan saçları asiliğini belli ediyordu. Harry kuralları takip etmeyi değil, onları yaratmayı severdi.
Pürüzsüz alnına baktı. Çok kaşlarını çatmaktan oluşmuş kırışıklıklar olmasını beklerdiniz, ama kusursuzdu.
Louis belki de en sevdiği kısım olan gözlerinde gezdirdi bakışlarını. Yeşilleri birer mücevher gibi parlardı, ama şuan yeşilleri görülmese bile çok güzeldi. 'Tanrı kirpiklerini teker teker, özenle dizmiş olmalı.' diye düşündü Louis, 'başka açıklaması olamaz bu mükemmelliğin.'
Normalden biraz daha büyük olmasına rağmen kusursuzluğuna biraz daha kusurzuluk katan burnunda gözlerini gezdirdi.
Ve dudakları... O dudaklar dün gece onunkilerle mi birleşmişti? 'Gerçek olmak için çok güzel.' diye düşündü Louis. Saçları gibi yine yumuşacık görünen dudaklarına uzun süre baktı.
Ardından gözlerini yeniden kapalı olan gözlere çıkardı ve ne zamandır orada olduğunu bilmediği gülümsemesiyle saçlarını okşamak için uzandı.
Duraksadı. Her ne kadar artık evli sayılsalar da, karşısındakinin Harry Styles olduğunu unutmaması gerekirdi.
Yüzündeki gülümseme hafifçe silinirken elini kendine çekti.
O teklifi hangi cesaretle kabul etmişti?
Bu eve ne halt etmeye gelmişti?
Harry onu burada öldürse, kimse bilmez, bilenler de sesini çıkaramazdı.
O bile buna karşı koyamazdı.
Unutulup giderdi.
Louis derin bir nefes alıp tekrar sırt üstü yattı.
Böyle şeyler düşünmemesi gerektiğini ve çok saçma olduğunu bilse de aklından atamıyordu.
Tekrar sağ tarafına döndü ve yüzüne ufak bir gülümsemenin yayılmasına engel olamadı.
Tıpkı bir melek gibi uyuyan Harry'ye bakınca tüm kötü düşünceler aklından uçuvermişti.
Harry yerinde kıpırdanınca dakikalardır onu izleyen Louis hızla gözlerini kapattı.
Uyuyormuş gibi yaparken yanağında hafif bir dokunuş hissetti ancak o kadar hafifti ki hayal görmüş olabileceğinden şüphe duydu.
Yatakta bir sarsıntı hissedince Harry'nin kalkmış olduğunu anladı ve ardından kapının açılıp kapanma sesi gelince gittiğine emin olup gözlerini açtı.
Öylece tavana bakarken birkaç dakika sonra kapı tekrar açıldı ve içeri girenle kocaman gülümsedi Louis.
"Günaydın." dedi Harry.
Louis'nin gözleri Harry'nin elindeki tepsiye takıldı, o ona...kahvaltı mı hazırlamıştı?
"Bakma öyle şaşkın şaşkın." dedi Harry tepsiyi yatağa koyarken. "Ben yapmadım, yemek yapmasını bilmem de zaten." Tepsinin diğer tarafına oturarak ortalarında kalmasını sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Last Duchess |l.s|
FanfictionHarry bir Dük, ve Düşes'i Louis'ye çok bağımlı. //Robert Browning'in 'My Last Duchess' adlı şiirinden esinlenilmiştir.// 26.11.18 / 07.03.19 directioner #1 topstyles #1 louis #2 bottomlinson #5 larry #2 louistomlinson #2