Zaman Eylülün istediğinin aksine hızlı ilerliyordu. Artık aylık olarak gittikleri doktor kontrolleri haftalık olarak değişmişti. Ama içaçıcı bir durum yoktu. Kesin çözüm ise yurtdışındaydı. Burada kalp bağışı az yapılırdı. Aynı zamanda yıllardır sıra bekleğen insanlar vardı.Eylül işe gitmek için kalktığında her zamanki gibi ilk olarak annesini kontrol etmek istedi. Odaya girdiğinde yine annesinin öksürük sesini duydu. Son zamanlar tırnaklarının morarması, sıklaşan öksürükleri, nefes daralmaları onu artık tedirgin ediyordu. Bu yüzden odaya girdiği gibi geri çıktı. Telefonu eline aldı. Murat beyin 5:30 uyandığını bildiği için hiç tereddüt etmeden aradı ve izin aldı. Annesinin yanına geri döndüğünde annesi itiraz etmesin diğe "Murat beyin bir kaç günlük yurtdışına çıktığını ve onluk bir iş olmadığı için şirkete gelmesine gerek kalmadığı" yalanına el atmışdı.
İlk önce güzel bir kahvaltı yaptılar sonra Eylül etrafı toparladı. Mayıs ayının son günleri yaşanılıyordu. Bazen aniden sıcak bunaltıyordu. Bu da kalp hastası biri için hiçte iyi bir şey değildi. Ehlül ev serin olsun diğe yerleri bir güzel sildi en sonunda.
Salona geçtiği zaman en sevdiyi manzarayla karşılaştı. Annesi tekli koltukta oturmuş, kitabını okuyordu. Çocukluğundan bu yana ne zaman annesini böyle görse içinde bir huzur hisederdi. Zaten onun sayesinde "kitab kurdu" olmuştuya.
Öğle yemeğe bir şeyler hazırlamak için muftağa geçti. Akşamdan hazır yemek vardı, bu yüzden sadece salata yeter diğe düşündü. Yine Gülşen hanım öksürük krizi geçirince hemen yanına koştu, ilacını verdi. Ne kadar doktor çağırmak istesede annesi izin vermedi. Doktor bu gibi şeylerin olacağını haber vermişti.
Yemekten sonra Yakut hanım uyumak istediğini söğleyip odasına geçti. Biraz sonra Eylülde arkasından odaya girdi. Ses çıkarmamaya özen göstererek yatağa yaklaştı. Elini annrsinin burnuna yaklaştırdı. Uyurkan aniden nefes alamaz diğe çok korkuyordu. Bu nasıl acı bir şeydir böyle? Her böyle yaptığı zaman öğle hisler geçiriyorduku tarifi imkansızdı.
Hep Allaha yalvarırdı ki, düşmanı bile olsa böyle hastalıkla imtahan etmesin. Düşünüyordu ya bir şey olursa ne yaparım bem? Annesi ile yalnız yaşıyordular. Bir şey olursa çağıracağı bir tek komşuları Leylanın ailesi vardı.
Leyla, çocukluğu, can dostu, birlikrəte büğümüştüler. Aynı okula gitmiştiler, sınıf arkadaşı olmuştular. Anneleride bir birilerine kardeş kadar yakındılar. Ne zaman bir sıkıntıları olsa Yaseminin annesi, babası, abileri yardımcı olurdular. Kendi akrabalarından görmediği yakınlığı onlardan görüyordu.
Akşam üzeri Leyla ve ailesi gelmiş, birlikte bahçede oturuyorlardı. Eskiler, yeniler derken saatler nasıl geçiyordu anlamadılar. Gülşen hanım müsade isteğip eve girdi. İlaçlarını alması lazımdı.
Bir kaç dakika geçmesine rağmen annesi geri gelmeğince Eylülde içeri girdi. Ama en son karşılaşmayı isteğeyeği şey annesinin yerde haraketsiz yatan vücudu idi.
Bahçedekileri nasıl sesledi, ne zaman hastahaneye geldiler hatırlamıyordu. Beyni, vücudu uyuşmuş gibiydi. Etrafta kim var, kim ne söğlüyor duymuyordu. Gözleri kapıda tutuklu kalmıştı. Doktorun çıkmasını ve azacıkta olsa olumlu bir şey söylemesi için yalvarıyordu kalbi.
Gözlerini diktiği kapının açılmasıyla yerinde fırladı.
"Orhan amca annem nasıl? İyimi?" Diye gözlüklerini çıkaran doktora sordu. Yıllardır annesinin doktoruydu kendisi. Alanında uzman birisiydi. Ama onun bile bazı durumlarda elinden bir şey gelmiyordu. Orhan beyin içi acıyordu karşısındakı kıza. Gün geçtikce oda annesi ile birlikte eriyordu. Orhan bey sözlerini özenle seçerek konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaştık mı?
Genç Kız EdebiyatıBir kız düşünün annesini her şeyden çok seven, onun için her şeyi yapmaya hazır olan, babasının dönmesini umutla bekleyen biri. Bir adam düşünün sert, katı biri gibi görünen ama sıcak kalbi olan, sevdikleri için yapamayacağı şey olmayan biri. Belk...