12

605 72 64
                                    

"Nereye gidiyoruz?" Harry az önce çıkarmış olduğum maskeyi takmam için bana tekrar uzatırken onu dikkatle inceledim.

"Sakin bir yerlere, konuşabileceğimiz bir yer"

Kırmızı mor renkli ışıklar odanın içinde gezinerek insanları saniyelik aydınlatıyor ve ardından tekrar karanlığa bürünüyordu. Bu kalabalık ortamda birini ayırt edebilmek kesinlikle çok zordu.

Harry birbirimizi kaybetmememiz için olacak ki bileğimden tutarak önden ilerlemeye devam ediyordu. Uzun boyu ve iri sayılabilecek yapısıyla bize ilerleyebileceğimiz bir yol açmak konusunda bir sorun yaşamıyordu. Ben ise onu, açtığı yoldan takip ediyordum.

Merdivenlere doğru yürürken bana döndü ve göz kırptı "Hadi gel"

Adeta dilim tutulduğu için ona bir cevap vermemeyi tercih ettim. Parti alt kattayken, üst kata çıkmamız doğru muydu bundan emin değildim. Merdivenlerin süslenmemiş olmasından gayet rahat anlaşılıyordu ki ev sahipleri üst katı partiye dahil etmek istememişlerdi "Bunun iyi bir fikir olduğuna emin misin?" Diye sordum Harry yanımızdaki ilk kapıyı açmaya çalışırken

"Harika, kilitlemişler" diye cevap verdi.

"Burada olmamızı istemedikleri için olabilir mi?"

"Bir evi partiye açtığın zaman herhangi bir bölgesini kapatamazsın" Omuz silkti ve hemen yanındaki diğer kapı ile şansını denedi. Beni şaşırtmayacak bir şekilde o da kilitliydi

"Hadi ama, ne biçim bir parti anlayışı var bu kasabanın?" Harry başını geriye atarak yakındı

"Ya da konuşmak için başka bir yer seçebiliriz, mesela dışarı çıkabiliriz"

"Hayır, orası fazlasıyla kalabalık" Elini saçlarının arasına daldırarak rastgele bir şekilde dağıttıktan sonra etrafa bakınmaya başladı.

Koridor fazlasıyla karanlıktı. Bunun nedeni Cadılar Bayramı konsepti olabileceği gibi insanların buraya gelmesinin istenmemesi de olabilirdi. Kim bilir?

Yan yana ve karşılıklı olarak odaların dizili olduğu koridorun ilerisinde bir kapının açık olduğu o sırada ikimizin de dikkatini çekmişti.

"Sana dedim" Harry güldü "Daima açık bir tane oda olur. Kuralı böyle"

Bahsettiği kuralın ne olduğuna dair hiç fikrim yoktu. Tıpkı partilerle aram olmadığı gibi. Açık konuşmak gerekirse bu kasabada çoğu kişinin benim gibi olduğuna emindim.

Açık kapı, fazlasıyla büyük ama neredeyse boş sayılabilecek bir odaya aitti. Odanın ortasında iki kişilik, eski moda ve bakımsız bir yatak duruyordu. Hemen karşısında ahşap bir gardırop vardı. Kapının tam karşısında fazlasıyla büyük bir pencere vardı ancak bir perdesi yoktu. Böylelikle ayın ışığı odaya dolarak yatağa kadar aydınlatıyordu. Camın hemen yanındaki metal kıyafet askısının üzerine eski bir palto asılmıştı. Ama gördüm kadarıyla o kadar eskiydi ki birine ait olduğunu sanmıyordum. Odada bunlar haricinde başka bir eşya yoktu. Ama gardropun üzerinde bir kaç adet biblo duruyordu. Oda fazlasıyla karanlık olduğu için bibloların şekillerini seçemiyordum.

Harry de benim gibi etrafı dikkatle incelemeye başladı. Ben cama doğru ilerlerken o ise olduğu yerde öylece bekliyordu. Yabancı bir ortamda olduğum için ve Harry ile tam olarak ne yapmam gerektiğini bilmediğim için tedirgin olduğum gerçeğini inkar etmeyecektim. Temkinli adımlarla odada ilerlerken kapının aniden kapanmasıyla irkilerek arkamı döndüm. Onu kapatan elbette Harry'di.

"Hayalet görmüş gibi bakıyorsun" dedi kıkırdayarak "Benimle bir odada kapalı olmaktan korktuğunu söylemeyeceksin değil mi?"

"Harry, ne saçmalıyorsun?" Göz devirerek onu cevaplarken derin bir iç çektim. Kim bilir, belki de bu durumdan gerçekten korkuyordum.

Murder SquadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin