2

835 100 57
                                    

Harry ile tanışmamın üzerinden tam bir gün geçmişti. Açıkcası bu süreçte onu düşünmemek imkansız gibi bir şeydi. Özellikle de Carla'nın ortaya atmış olduğu fikir, şu ana kadar umursamadığım o Cadılar Bayramı partisini bir anda gözümde önemli bir olay haline getirmişti. Oysaki bu tür kalabalık ev partilerinden hoşlanmadığımı da belirtmeden geçmeyecektim.

Evet, partiye Harry ile gidecektik. Zaten tam olarak Carla'nın da dediği gibi Harry burada yeniydi ve henüz kimseyle tanışmadığı gerçeğini de hesaba kattığımız zaman o partiye birlikte gidebileceği tek seçeneği bendim.

Bir yanım ilginç bir şekilde ondan çekinirken diğer yanım ona karşı yoğun bir merak besliyordu. Onu tanımak, onu bilmek istiyordum. Oysaki alışkın olduğum insanlardan daha rahat bir yapısı olduğunu görmemek imkansız gibiydi. Verdiği ani cevaplarla beni utandırabiliyor ve tüm buna rağmen umursamaz halleriyle de beni kendine çekiyordu.

Beni onu daha çok merak etmeye iten gizemli bir yanı da vardı. Ona dair çözülmesi gereken bir şeyler olduğunu hissediyordum. Gruplarının dağılma nedenini sorduğum zaman büründüğü sessizlik bunu kanıtlar gibiydi. Tıpkı onun gibi Carla da sessiz kalmayı tercih etmişti ki normalde her şeye yorum yapmayı ne kadar sevdiğini çok iyi biliyordum.

Ayrıca Carla, Harry ve babasının buraya taşınma nedenini anlatırken, işlerin Manchester'da yolunda gitmediği ile ilgili bir şeyler söylemişti. Gruplarının dağılması ile bu durumun bir bağlantısı olduğunu tahmin ediyordum. Gerçekten de kim Manchester'ı bırakarak böyle bir kasabaya taşınmak isterdi ki? En azından benim istemeyeceğimi söyleyebilirim.

"Kırmızı olan mı beyaz olan mı?" Carla telefonunu önüme atarak ekran resimlerini aldığı iki elbiseyi sırayla gösterdi ve beni kuzeniyle ilgili düşüncelerimden sıyırmış oldu. İkisi de birbirinden şık olan bu iki elbiseye parti için baktığını tahmin ediyordum.

"Kırmızı" diye cevapladım.

"Öyleyse beyaz"

Verdiği cevap karşısında gözlerimi devirdiğimi farkettiği zaman kıkırdamaya başladı "Tamam, sadece şakaydı. Sen ne giyeceksin?"

"Bilmiyorum" Omuz silktim.

"Çıkışta alışverişe gidiyoruz, değil mi?"

Onu başımla onaylarken bir yandan da önümdeki kağıtlarda işaretlemeler yapıyor ve yarının haberlerini belirlemeye çalışıyordum.

Açıkcası partinin kostümlü değil, yalnızca maskeli bir parti olmasına seviniyordum. Çünkü Cadılar Bayramı kostümlerinde güzel veya çekici olmak yerine daime bir ucube gibi görünüyordum. Elbette bunun nedeni yanlış kostüm seçimlerim de olabilirdi ama sonuç olarak kostümlü partilerden gerçekten de hoşlanmıyordum.

"Aksel ve Harry'de bizimle gelecek, senin için sorun olur mu?" Bana tereddütlü bir şekilde baktı. Bu duyduğum şey karşısında anlık bir bocalama yaşasam da kendimi toplamam uzun sürmemişti

"Hayır, niye olsun ki?"

Sonuç olarak ikisinin de neden geldiğini anlayabiliyordum, Aksel Carla'nın sevgilisiydi ve doğal olarak yanında olmasını istiyordu. Harry ise şu an kasabada Carla'dan başka tanıdığı kimse olmayan kuzeniydi ve onun da yalnız kalmasını istemiyordu.

"Güzel" mırıldanırken elinde kırıştırıp durduğu kağıtlara geri döndü.

Her ne kadar bunu Carla'dan gizlemek için üstün bir çaba sarf etsem de Harry'nin oraya gelecek olmasına içten içe seviniyordum. Bu sevincim beni bir yandan korkuturken, uzun zamandır hiç bir erkeğe karşı duymadığım bu ilgiye sahip olmak hoşuma da gidiyordu.

Murder SquadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin