13

468 58 47
                                    

Kız yüzündeki dehşet dolu ifadeyle bana bakarken hıçkırarak bir şeyler söyledi. Başta söylediklerini anlamam zor olsa da ne duyduğumdan fazlasıyla emindim.

"Biri. Yukarıda" hıçkırdı "Ölmüş"

Carla'nın Ağzından

"Dalga mı geçiyorsun?" Ağzımdan yanlışlıkla çıkan bu cümleden sonra pişman olmam yalnızca birkaç saniyemi almıştı, elbette birinin ölmesi hakkında dalga geçeceğini sanmıyordum.

"Tabiki hayır, biri derhal polisi arasın" Kızın sevgilisi, onu sıkıca tutarken bağırmaya başladı

"Yanlış anlamadığına emin misin?" sesim kontrolüm dışında titreyerek çıkarken bunun bir yanlış anlaşılmadan başka bir şey olmaması için dua ediyordum.

"Elbette yanlış anlamadım, yukarıdaki odada öylece yatıyordu. Sana ölüydü diyorum!"

"Belki de yalnızca fazla içtiği için sızmıştır" diye direttim. Söylediği şeye inanmama konusunda bir hayli ısrarcı olduğumu düşünebilirdiniz ancak bu kasabada böyle olaylar olmayalı çok uzun yıllar oluyordu. Herkes öylesine kendi halindeydi ki sanırım polis merkezini meşgul eden tek şey trafik cezaları falandı, o da fazlasıyla nadir olarak. Bunu elbette en iyi ben biliyordum çünkü yerel haberler için çalışıyordum, kesinlikle bir yanlış anlaşılma olmalıydı.

"Başından kanlar akıyordu" Çocuk gittikçe agresifleşiyordu, ona inanmamış olmamın onu kızdırdığını söyleyebilirdim

"Belki de düşmüştür, ona yardım etmeyi denediniz mi?"

"Sana ölüydü diyorum! Nabzı atmıyordu, şu lanet polisi ara!" Çocuk gittikçe kızaran yüzü ile bağırmaya başlarken, göğsümden başlayarak bütün vücudum karıncalanmaya başlamıştı. Çocuğun ve kızın doğru söyleme ihtimali beni fazlasıyla rahatsız ediyordu.

Eğer olduğumu sandığım kadar cesur olabilseydim yukarıya çıkar ve orada ne olduğunu kontrol etmeyi seçerdim, hatta bir haberci olarak bunu yapmalıydım da. Oysaki bunun yerine orada göreceklerimden korkmuş ve çocuğu başımla onaylayarak hızla 911'i aramayı tercih etmiştim.

Sonrasında ise kendimi hızla açık havaya atmış ve gerizekalı sevgilim, bir o kadar gerizekalı arkadaşım ve son olarak hepsinden daha da gerizekalı olan kuzenimi beklemeye başlamıştım.  Onlara ulaşamıyor olmak şu durumda beni delirtiyordu. Aria ve Harry'nin muhtemelen partiden gittiklerini tahmin ediyordum, ne de olsa en yakın arkadaşımı kaçırmak konusunda Harry çok kez yeteneklerini göstermişti. Aksel ise beni böylece bekletmenin bedelini ağır ödeyecekti, eminim ki fazlasıyla içmiş ve bir yerlerde birileriyle aptalca muhabbetlere girmekle meşguldü.

Bir yandan bacağımı sallarken bir yandan dudağımı koparmak istercesine çekiştirip duruyordum. Kendimi parti evinin önündeki merdivenlere bırakmıştım, yanımda az önceki iki sevgili oturuyordu.

"Oraya gidip bakmalı mıyız?" Diye sordum endişeyle, belki de sandıkları gibi orada biri ölmemişti ve yardımımıza ihtiyacı vardı.

"Hayır" kız hıçkırarak cevapladı "Orada her ne olduysa iyi şeyler olmamış. O odaya girmemeliyiz"

"Yardıma ihtiyacı olabilir" diye direttim, evet oraya gitmemiz gerektiğini söylüyor olsam da buna cesaret edemeyeceğimi son derece iyi biliyordum. Oraya onların gitmesini ya da en azından yanımda gelmelerini istiyordum. Nabzım bir hayli yüksekti, avuçlarımın içi titriyordu. Boğazımla göğüs kafesim arasında bir şeyler pırpır edip duruyordu.

"Onun ölmüş olduğunu söylüyorum. İnanmıyor musun?" Çocuk aniden çıkıştı "Öyleyse o lanet odaya git ve bak! Bir cinayet mahaline gir ve kendini şüpheli konumuna düşür, ne dersin?"

Murder SquadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin