15

454 67 80
                                    

Harry'nin Babasının Ağzından

Beklediğimden daha erken bir saatte kapı açılmış ve yine hızla çarpılarak kapatılmıştı. Harry'nin partide çok içtiğini tahmin ediyordum. Ama yine de saat henüz 10'a bile gelmiyordu ve bu kadar erken bir saatte eve dönmesine fazlasıyla şaşırmıştım. Bu hiç de ona uygun bir hareket değildi.

"Harry?"

"Ne var?" Ses tonu son derece kendinde ve bir o kadar da ciddiydi. Bu da partide fazla kaçırmış olacağı teorimi yalanlamaya yetiyordu.

"Sorun ne?" Kumandayı koltuğa doğru bırakarak ona doğru yürüdüm. Her zaman alaycı ve umursamaz olan oğlum şu an neredeyse sinirliydi.

"Hangi sorun?" Histerik bir şekilde güldü ve üzerindeki gömleği düğmelerini bile açmadan kafasından çıkararak elinde buruşturdu.

"Her şey yolunda mı evlat?"

"Saçma sorularına ne zaman son vereceksin baba?"

"Harry"  Ona seslenmiş olmama rağmen söylediklerimi dinlemeye tenezzül bile etmeden arkasını dönerek yürümeye başladı. Odasına gitmeye çalışıyordu. Onu böyle sinirlendiren şeyin ne olduğunu merak ettiğim için bu konuşmanın böyle kolay bir şekilde bitmesine izin vermeyecektim, kolundan tutarak onu durdurdum. Bu hareketim karşısında hızlı bir nefes verdi ve bana çatık kaşlarla baktı

"Ne var?!"

"Her şeyin yolunda olduğuna emin misin?"

Harry derin bir iç çektikten sonra kolunu parmaklarımın arasından kurtardı "Ne zaman bana hastalıklıymışım gibi davranmaktan vazgeçeceksin?"

"Yalnızca senin iyi olduğundan emin olmaya çalışıyorum" diyerek sesimi yükselttim

"Aptal kasabada ilgimi çeken tek insana beni bir katil olarak tanıtarak mı bunu yapıyorsun?" Çatık kaşları ile bana baktıktan sonra arkasına dönerek odasına ilerlemeye devam etti. Yürürken bana bakma gereği duymadan bağırmıştı "Eğer öyleyse lütfen iyi olduğumdan emin olma!"

Harry Aria'ya onun hastalığından bahsettiğim için fazlasıyla kızgındı. Akşam eve geldiğinden beri bu konuda kavga edip duruyorduk, evet bu yaptığımın onun açısından hiç iyi olmadığını biliyordum. Ama kızı uyarmak ve çok daha önemlisi yardım istemek zorunda hissetmiştim. Benim bir baba olarak yapamadığımı yapıyor ve oğluma ulaşmayı başarıyordu. Ona çok uzun yıllardır ulaşabilen tek insan Aria olmuştu.

Odasının kapısını çarparak kapattı, ben ise ne yapmam veya nasıl davranmam gerektiğini bilmeden o kapının önüne doğru ilerledim. Belki onu sakinleşmesi için bir süreliğine bırakmak en iyisiydi, belki de doğruca yanına gitmeli ve benimle konuşmasını istemeliydim.

Bir ebeveyn olmak dünya üzerindeki en zor iş olmalıydı, özellikle de benim durumumda.

O partide en fazla ne olmuş olabilirdi ki? Aria'nın ona kötü davranacağını sanmıyordum, bunun için fazla kibar bir kıza benziyordu. En kötü ihtimalle Harry'den çekinmiş olabilirdi -ki bu konuda onu suçlayamazdım- bu durumda da Harry'nin bu kadar sinirlenmesine mantıklı bir açıklama bulamıyordum. Elbette partiye gitmek için evden çıkarken de bana sinirliydi, Aria'ya söylediğim için -küçük- bir tartışma yaşamıştık. Bunun için benden nefret ediyordu. Ama o anki siniri şu an karşımda olan çocuk ile kıyaslayamazdı. Bu gece orada benim bilmediğim bir şeyler dönmüş olmalıydı.

İçeriden herhangi bir ses gelmesini bekleyerek kapının önünde öylece dikildim, oysaki büyük bir sessizlikten başka bir şey yoktu. Bu durum bir müddet böyle devam etti. En sonunda elim kolum bağlı beklemenin bir faydası olmayacağını düşünerek kapıyı temkinli bir hareketle açtım.

Murder SquadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin