4

635 75 20
                                    

CARLA'NIN AĞZINDAN

"Belki de yarın pikniğe gitmeliyiz?"

Kolunu makyaj masama dayamış bir şekilde beni izliyordu. Dünyanın parasını verdiğim fondötenimin parmaklarının arasında güvensiz duruşunu gördüğüm anda onu ellerinin arasından çektim. O ise bunun karşısında gözlerini devirerek masada duran makyaj süngerini aldı ve onu avcunun arasında sıkmaya başladı.

"Şunları bırakır mısın?"

"Yalnızca oynuyorum" Omuz silkti "Yarın. Piknik"

"Bilmiyorum, diğerleri ile konuşmam lazım"

Annemlerin alt katta izledikleri televizyonun sesi buraya kadar gelirken biz de Harry ile odamda sohbet ediyorduk. Alışveriş merkezinde bizden ayrılarak Aria ile kahve içmeye gitmelerinin ardından Harry onu eve bırakmıştı. Biz ise bu esnada hala alışveriş merkezindeydik, Aksel ile haftasonundan beri vakit geçiremediğimiz için bu fırsatı değerlendirmek istemiştik. Elbette benim dünyalar tatlısı kuzenim bunu bozmaya fazlasıyla niyetliydi, bu nedenle Aria'yı bıraktıktan sonra beni aramış ve evde babasıyla scrabble oynamak istemediğini söyleyerek bize gelmek istemişti.

Bu Aksel ile bize ayrılan sürenin sonu anlamına geliyordu.

"Kabul edeceklerini düşünüyorum" Makyaj malzemelerimi rahat bırakarak yatağımın üzerine uzandı ve kollarını ensesinde birleştirdi "Burada tanıdığım kimse yok ve gündüzleri canım çok sıkılıyor"

"Neden kendine gerçek bir iş bulmayı denemiyorsun, emin ol ki sıkılmaya vaktin kalmayacak"

"Bulacağım" dedi "Henüz kasabaya alışmaya çalışıyorum. Belki de bana buraları gezdirebilirsiniz" Konuyu değiştirmişti

"Eğer isteklerini bir liste haline getirirsen onlarla başa çıkmak daha kolay olur" Bir göz devirme eşliğinde ona gülümsedim, asla değişmemişti. Manchester'da bıraktığım ukala ve şımarık çocuk hala 24 yaşındaki bedeniyle karşımda duruyordu.

"Beni özlediğini sanıyordum" Dudaklarını büzerek yüzüne yapmacık bir üzüntü ifadesi yerleştirdi. Bu hareketi karşısında ben de kendimi tutamayarak kahkaha atmıştım, her zaman sevimli olmayı başarıyordu.

"Harry, tam bir gerizekalısın"

"Bana hakaret etmeyi kes"

"Kendine bir iş bul, can sıkıntını gidermek için tam zamanlı asistanın olamam"

Bana bakarken ukala bir ifadesi vardı, ayrıca son derece kendinden emindi. Gözü kırptıktan sonra cevapladı "Bu asistanlık işini Aria'ya teklif etmeliyim"

"Onu sevmiş gibi görünüyorsun" Konuyu açmış olmasına sevinmiştim çünkü onunla Aria hakkında konuşmak istiyordum.

"Evet, ilginç bir kız. Çok utangaç ve aynı anda çok küstah. Ne zaman ona bir şey desem yüzündeki ani kızarmayı fark ettin mi hiç? Bu kesinlikle çok eğlenceli" Sırıtıyordu

"Aria benim en yakın arkadaşım, bunu biliyorsun değil mi?"

"Mmh" başıyla onayladı.

"Ona değer veriyorum"

Yüzündeki ifadeden sözlerimi anlamlandırmaya çalıştığını görüyordum. Aynı zamanda da yarım bir gülümsemesi vardı

"Demek istediğim, onun üzülmesini istemiyorum"

"Ne demeye çalışıyorsun?" Kaşlarını çatmıştı, üzerinde uzanmakta olduğu yatağımda doğrularak rahatsızca kıpırdandı.

"Dikkatli ol Harry"

Murder SquadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin